Urfa'nın kavurucu Ağustos sıcağında gün batmak üzeri, hakim bir tepeden kendi karakolunu seyrediyorsun. Kafandaki soru eğer ben terörist olsam bu karakolu nasıl baskın yaparım ? karakolda gece için hazırlıklar devam etmekte, çevre aydınlatma ışıkları yandı, ardından sınır hattındaki aydınlatmalar ve siyah perdeler tek tek indirilmeye başlandı. Gazino, koğuşlar,tuvalet, banyo. Bulunduğum kayalığı iki güçlü projektör aydınlatmakta ve biliyorum ki bu hatta iki ağır silah namlusu çevrilmiş hazır bekletilmekte.Hava karardıkça aydınlatma sistemi etkisi artırmakta.
Karakolda nöbet sistemi , dört saat uyuyan unsur sınıra iniyor, sınırdaki unsur karakolun etrafına , çevre emniyetini sağlamak üzere geliyor, karakol çevre emniyetçisi olan unsursa istirhata geçiyor. Dışarda sekiz saat nöbet tutan, dört saat uyumakta. Peki olayın aslı böylemi, tabiki değil. Uykuya geçecek olan unsur sınıra giden ve oradan dönenleri bekler, temizliğini yapar silah ve techizatı yatağının başına koyarak uyumaya başlar. Tekrar nöbete çıkacağı zaman yarım saat önce kaldırılır,hazırlık yapılır ve nöbete geçilir, uyku süresi hemen uyuyanlar için üç saat. Bu sistemde üç günde bir kesintisiz sekiz saat uyku uyunmakta.
Karaperdelerin ardında, hem gazino hem yemekhane olarak kullanılan beton masa ve beton oturaklar, duvarlarda talimatlar ve büyük bir sessizlik. Karakolda televizyon kullanılmadığı için dünyada olup bitenden kimsenin haberi olmaz. Eğer bir gazete karakola gelmişse masanın üzerinde yerini alır ve kaç hafta önceye ait olursa olsun tekrar tekrar okunur. El radyoları yasaklanmış, sadece bir kaset çalar mevcut, onda da maalesef kırka yaklaşan mevcudun büyük çoğunluğu müzik dinlemekte, gece ise sessizlik önem kazanmakta o nedenle teyp kapalı durur. Haftada bir kez mobil araç telefonu karakola gelir ve askerlerin aileleri ile görüşmesi sağlanır. Telefon her evde olmadığı için komşuya haber bırakılır aile telefonun başına çağrılır, ikinci kez sıra gelindiğinde aile oradaysa hasret giderilir. Eğer araç geldiğinde nöbetçi isen bir sonraki haftayı beklemek zorundasın.
Çocukların hepsi birbirine tutkundur. Türkiye'nin her yerinden karakolda asker vardır.Koli ve posta dağıtım günlerinde çocukların heyecanı bir kat daha artar. Kimin evinden bir koli ile yiyecek yollanmışsa, o gece tüm askerler ondan mutlak suretle haklarına düşen payı alır, kimse bir sonrakinin hakkına tecavüz etmez. Anadolu'nun neresinden gelirse gelsin o koli, karakol için birleştirici özelliğe sahiptir. Koli içinde çıkan malzeme karakol içinde paylaşıldıktan sonra orada olmayanlar nöbet dönüşünde yemek masalarının üzerinde bunları bulurlar.
Evden karakola gönderilen kolinin içinden çıkan yiyecekler paylaşılırken, hiç bir asker farklılığının farkında olmaz. Ne Kürt ezilmişlikten bahseder, ne alevi eşit vatandaşlıktan sözeder. Ortak bir amaçları vardır ,vatandaşlık görevi olan askerliği en iyi şekilde yapmak. Birinin ailesi ile ilgili sorunu olursa diğeri mutlaka onun derdini paylaşır.
Bugünkü zamana geldiğimizde hem o bölgedeki ,hemde ülkenin diğer bölgelerindeki karakollar ve sistemlerindeki aksaklıklar çözülmüş, daha olumlu bir düzen kurulmuş fakat değişmeyen tek şey ne tür zorluk olursa olsun birbirlerine olan bağlılıkları.
Ülke içinde yüzyıllarca bir arada yaşamış insanların farklılıklarını farketmeleri sizce garip değilmi. Sağ-sol anarşizminden sonra Kürtlerin , Kürt olduklarının farkına varması , bu meselenin bitme eğilimine girmesi üzerine, Alevi vatandaşlarımızın inançlarının farkına varıp eşit vatandaşlık isteklerinin başlaması sizce oynana oyunun bir parcası değilmi? Gezi eylemleri, Odtü olayları, Hatayda'ki gelişmeler bir oyundan başka ne idi sizce? Demokratik hak arayışımı dediniz ? Taşlı sopalı yüzleri maskeli yakap yıkanların haklılık payları oldukca yüksek, doğru dürüst direnemeyen polis suçlu.