SİYASET BABADAN OĞULA GEÇMEZ

Adnan Bahadır

Siyaset  bir meslek olmayıp, ülkeye  hizmet etmek için yapılan bir sanattır. Sanattır deme nedenim,  sanatın icrasında farklılıklar arzettiği gibi siyaseti yapanlar açısından da becerileri orantısında farklılıklar arz eder.  Toplumun nabzını  iyi tutabilen siyasetçiler başarılı oluyorlarsa siyaset alanında usta olduklarını ispat ettiklerinden iktidar  dönemlerini acemilik, kalfalık ve ustalık dönemleri olarak adlandırırlar. İyi siyasetçiler devraldıkları bayrağı daha ileriye getiririler. Kötü siyasetçiler ise devraldıkları bayrağı daha kötüye getirerek halkın teveccühüne mazhar olamazlar ve yok olup giderler.

Cumhuriyet döneminin en başarılı siyaset ustaları Merhum Menderes, Merhum Özal ve Recep Tayyip Erdoğandır. Bu ustalardan Recep Tayyip Erdoğan, Merhum Erbakan Hoca'nın başlattığı mücadeleyi daha ileriye getirerek sonuç almasını bilmiş bir liderdir. Merhum Erbakan'ı, Türkeş'i  en çok eleştirdiğimiz konulardan birisi siyaseti varislerine bırakma çabalarıdır. Tarihin hiç bir döneminde padişahlık ve krallıklar dışında halkın teveccühü ile iktidar olan siyasal iktidarlarda liderlik  babadan oğula geçmemiştir.  Geçmiş olanlar ise başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkum olmuştur.

                Yerel seçimlere beş ay gibi kısa bir zaman kala bazı insanların babadan oğula siyasete merak saldıklarını görünce üzüldüm. Siyaset topluma hizmet etmek için, karşılık beklemeden yapılırsa sonuç alınacak bir sanattır. Babadan kalan miras gibi veya  lokal ırkçılığa dayalı olarak yapılan siyasi yapılanmalar adeta toplumla dalga geçmek gibidir. Bir insan eğitim sahibi olurken ileride siyasette kullanmak adına eğitim alıyorsa bu insandan ne ülkeye ne de topluma fayda gelir. Eğitim kişinin başta kendisine olan saygısı, ardından ülkesine milletine hizmet etmek için elde edeceği birikimler olarak yapılmalıdır. Üniversitede doktora yapmak, yüksek lisans yapmak siyasette işe yaramış olsaydı Üniversite hocaları siyaset yapmaktan ders vermeye zaman bulamazlardı. İşin daha da enteresan tarafı siyaset  yapan insanlar genel anlamda teşkilatlardan gelmezlerse başarılı olma şansları yoktur.  Babalarının yaptığı siyasetle yola çıkanlar veya lokal ırçılık temeli  esas alınarak yapılan siyasetten belki kısa sürede sonuç alınabilir ancak uzun vadede sonuç alınması mümkün değildir.

                Yine üzülerek ifade etmek gerekirse şehrimizde son zamanlarda depreşen yaralardan birisi de lokal ırkçılık siyasetidir. Bu konuda geçmişte yaşanan olaylardan da ders alınmamış olması üzücü bir durumdur. Ben ömrü hayatımda ırkçılık yapmadım. İnancım gereği yapanların karşısında oldum. Ancak insan, başkalarının hatalarında ısrar ettiklerini görünce bir hayli üzülüyor. 1998 yılında İlkadım İlçesinde Kavaklılar  farklı partilerden birden çok aday gösterince Necmi Akkoyunlu seçilmişti. O günlerde ben Kavaklılara  yaptıklarının fevkalade yanlış olduğunu, bölünmeleri halinde seçimleri kaybedeceklerini söylememe rağmen her parti Kavaklı aday koyunca seçimi kaymetmeleri  mutlak olmuştu. Aynı Kavaklılar daha sonraki dönemlerde de aynı hataları yaptılar ve seçimi ilkadımda  alamadılar. Ne zaman ki akılları başlarına geldi ve geçen dönem tek aday çıkardılar hiç kazanamayacakları  bir parti ile seçimi aldılar.

                Aynı Kavaklılar şimdi yine eski hatalarını yapmaya başladılar. Bir yandan Dernek Başkanı, diğer yandan esi vekilin oğlu, başka taraftan birileri yine aday olmaya çalışmaktalar. Kadef seçimlerinde seçilmesi mümkün olmayan Yılmaz Karagöz'ün, Başkan Necattin Demirtaş'ın desteği ile ve İlkadım Belediyesi'nde çalışan dernek üyelerinin desteği ile seçimi almışken, aynı Karagöz'ün  şimdi siyasete yeşil yakması  hiç ama hiç doğru bir yaklaşım biçimi değildir. Öte yandan eski vekilin oğlu olan arkadaş geçenlerde ziyaretime geldiğinde kendisine,”AK Parti'nin, İlkadım'daki adayı üç aşağı beş yukarı belli. Sen şimdi niye bu işe soyundun?” Bana başladı özgeçmişini anlatmaya. Neymiş efendim arkadaşımız  yüksek lisans yapmış, doktora yapmış, AK Parti İstanbul  Gençlik teşkilatında görev yapmış, şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı bir şirkette müdür olarak çalışıyormuş. Yaptığı iş sosyal hizmet işi olduğundan toplumu iyi tanımaktaymış, filan falan. İyi güzel de kardeşim madem ki bu kadar başarılısın o zaman İstanbul'da yaşayan beşyüz bine yakın Samsunlu var. Onları temsilen bir ilçe Belediye Başkanlığına aday olsana. Gelmişsin buraya Kavak nüfusunun en çok olduğu bölge olan İlkadım ilçesinde aday oluyorsun.  Bunun neresinde doğru siyaset anlayışı ve etik değerler var anlatır mısın bana? Kaldı ki madem şehrine hizmet etmek istiyorsun ve deneyimlisin ilçen olan Kavak ilçesine gidip oradan aday olsana. Oradaki adayların en şanslısı lise mezunu, git birikimlerini ilçende değerlendir.

                Konuşmaya sıra gelince kimse mangalda kül bırakmıyor.  Trabzonluların her yerde siyasette önde olduklarından dem vuruyorlar. Bir şeyi eleştirmek için önce eleştirdiğiniz konuda siz başarılı olacaksınız.Trabzonlular bu ülkenin her köşesine gidip milletten oy alarak seçiliyorlar. Parlamentoda 60'ın üzerinde Trabzonlu Vekil var. Siz de kendinize güveniyorsanız bırakın ilinizi ilçenizi gidin Büyükşehirlerde siyaset yapın. Başarılı olup seçilin de ondan sonra başkalarının aleyhinde yorum yapın. Bu işler öyle konuşma ile olmuyor. Normal zamanda paranız, malınız, zamanınız ve eforunuzla bedel öderseniz  sonuç alırsınız.  Gidip bir yerlerde çalışıp para kazanıp, bedel ödemeksizin seçilmeye kalkarsanız bunu kimse kabul etmez haberiniz ola. Bunu ben demiyorum gelen yorumlara bakın orada her şey açık ve net ortada. Kalın sağlıcakla 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.