Siyaset “babayiğitlerini” arıyor… (2)

Hamit Seven

Ama asıl diğer bir konu var ki, içinde samimiyetin, inancın, itimatın, vefanın her dem toplum tarafından sorgulandığı ve vicdanlarda yargılanıp “mahkum” edildiği bir konu bu…
 
Adı ne olursa olsun bir makama, bir mevkiye gelenlerin ne yazıktır ki, “davranışlarının” adeta bir kısır döngü içinde acımasızca “eleştirdikleri” bir öncekilerin “tekrarı” olduğunu görmekte gecikmezsiniz…

Adam, bırakın oylarıyla güvenleriyle göreve geldiği halkına sırtını çevirmeyi, başından bu yana birlikte yürüdüğü “yol”da, hiç yanında görmediği, bilmediği hatta “karşı kulvardaki” insanlara “ram” olmuş da, kader birliği yapıp birlikte adım attığı, siyaset hayatında omuzlarında yükseldiği arkadaşlarının, dostlarının “uzaklarına” düşmüş…Etrafınızda bunun sayısız örneklerini görürsünüz…

Geçtiğimiz günlerde geldiğim Samsun"da, bir dostumun dükkanında sohbet ederken yoldan eski bir belediye başkanı geçiyordu…Yol üzerinde çay ocağı var… Bu çay ocağı,hemen hemen her partiden insanların uğrak yeri, insanlarının Samsun"da siyaset yapan “simalara” yabancı olmadığı, politikanın fazlasıyla konuşulduğu, bildiğim  bir yer…O belediye başkanını herkes gördü ama biri kalkıp ta “Sayın başkanım buyurun bir çayımızı için” demedi!..Üstelik gördükleri halde, gözlerini başka tarafa kaçırmalarını görmek içimi burktu…İnsan kazanamamanın dışında her şeyi kazanmış olsa da, belediye başkanlığı yapmış birinin koca bir hizmet dönemini beyhude geçirmiş olduğunu görmek beni daha da üzdü…Ne acı değil mi?..

İnanın, döneminde “benzer yolu izlemiş-yahut izleyen” eski,yeni milletvekilleri için de, siyasetin değişik kademlerinde görev yapmış olanlar için de durum bundan farklı değil…

Hassasiyetlerinin içinden savunarak geldiğiniz insanınızın değerlerini, değerlerinizle birlikte bir bir terk ederek, sonunda yine halkınızın “ayaklarının dibine” vurulmuş bir “güvercin” gibi çırpınarak düşmek, ne yaman bir çelişkinin içler acısı sonudur… 

Sorsak, isminden vefayla, övgüyle, “Bu insan,görevinin hakkını vermiştir arkadaş!” diyerek üzerinde “ittifak” edilen, siyasetin içinde olanların yada siyasete ilgi duyanların “idolü”, “ekolü” olmuş dünden bugüne kaç isim sayabilir yahut hatırlayabilirsiniz?..Saydıklarınız ve hatırladıklarınız bir elin parmaklarını geçer mi?...

Unutmamalı ki, dün elleri sıkılıp, yüzleri öpülerek “çıkılan”, bugün sırt çevirip burun kıvrılan, “gönül kazanmak” yerine, “tekme atmanın” yeğlenildiği “yerden” inildiğinde, o zaman da “sırt çevirip burun kıvırma” ve “tekme atma” sırası halka geliyor…Halkın tekmesi de “böyle” oluyor demek ki…

Tıpkı denizde ayağın altından kumların çekilmesi gibi, bir gün eldeki imkanları gidince yine eski dostlarının yanında teselli arayan çok insan gördü bu millet…

“Bugün canınızı yakan dikenler, dün ya temizlemedikleriniz, ya da ektiklerinizdir” sözü her şeyi anlatmaya yetiyor aslında…

Siz yeter ki, dikenleri temizleyin, ekmeyin de, yarın canınızı yakarsa da “Balık bilmezse, Halık bilir” der geçer, gam yemezsiniz…

Neticede, bir siyaset adamı için,“Besmeleyle” başladığı siyaset hayatını deyim yerindeyse “Şeytan ayetleriyle” bitirmiş olması kendi ve toplumu adına ne hazin bir “öykü”dür…

Siyaset; “niyetlerde” ve  “davranışlarda” bu “kısır döngü”yü, bu bir öncekilerin “tekrarlarını” “tersine” çevirecek…

Yarın, “Nasıl bilirdiniz?”sorusunu, halkının malını kendi malı, canını kendi canı gibi bilen, dürüstlüğüyle, aklıyla, sevgisiyle saygısıyla, hizmetleriyle, şefkatiyle, merhametiyle, kısacası “insanlığıyla” gönlünü fethettiği halkının, bir an bile tereddüt etmeden “gönülden” samimiyet içinde “İyi bilirdik” diye cevap vereceği…

“Cüzdanıyla-vicdanını” karıştırmayan…


Asli “mecrasına” dönerek, “kendini”, ciğerlerine doldurduğu “temiz” havayla “siyaset meydanında” “mertçe” “güreş tutacak” “babayiğitlerini” arıyor…

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.