Ak Parti"nin Siyaset Akademisi"ne Prof. Dr. Naci Bostancı konuşmacı olarak katıldı..
Bu ismi ilk kez 91-92"li yıllarda duymuştum.. Ordu"da Memleket Gazetesi"ni çıkaran rahmetli Cavit Kalpaklıoğlu"nun avukatlık "yazzanesi"ne çok sık uğrardım.. İlk "muharrirlik tecrübem" de (Nevzat Hoca"ya bir selam daha..) bu gazetede olmuştu.. Hatırlar gibi(mi)yim; Engin Ardıç ile Fehmi Koru"yu eleştiriyordum yazımda.. Rahmetli Cavit Abi, kırmızı kalemi eline alarak yazımı kuşa çevirmişti.. "Ne yaptın Hocam" diyecek oldum. Hop! itiraz yok, ben Babıali"de Nurettin Topçu"nun yazılarını bile tashih etmiş adamım. Daha ilk yazında böyle tepki vereceksen işimiz var seninle deyivermişti..
Çok muhterem bir insandı Cavit Abi.. Allah nur içinde yatırsın.. Ordu"nun düşünen ve sağa (doğru) yaslanan bütün fikir adamlarının uğrak yeriydi yazzanesi.. Çocuk şairi Gökhan Akçiçek bilmem beni hatırlar mı?
Türkiye Günlüğü Dergisi"ni ve hususiyetle Ahmet Turan Alkan ve Naci Bostancı"yı da böylelikle okuma ve takip etme fırsatını yakalamıştım...
Hatıralara daldım.. Yaklaşık 16 yıllık geçmişe.. Cavit Abi vefat edeli 3 yıl oldu galiba.. Tekrar Rahmet ve dua ile
Yönetim ahlakı ve sosyo-kültürel belediyecilik, konusunda konuştu Prof. Dr. Naci Bostancı. Siyaset en soylu sanattır diye başladı konuşmasına ve devam etti. Siyaset ikinci bir emre kadar yapılacak bir iş değildir"
Soyluların ve kutsallık atfedilenlerin yönetim ve siyaset ile çok yakın temaslarının demokrasi ile sonlandığını yönetme ve yönetilmenin anayasal bir hak haline geldiğini de söyledi. Ne ki, Siyasetin hanedana ait bir iş olduğu halen Türkiye siyasetinde önemli bir karakter olarak devam etmektedir. de dedi. Hanedan dışındaki siyasetçiler bu işi yaparken "Siyaset Meydanı"nı göze alarak yaptıklarını.. Nitekim Özal"ın siyasetçilerin iki gömleği vardır; biri bayramlık diğeri idamlık sözleri ile Başbakan Tayip Erdoğan"ın Biz beyaz elbiselerimizi giyerek bu yola çıktık sözlerinin bunun göstergesi olduğunu kaydetti. Bir kere bu işe girmişseniz artık geri dönüşünüz yoktur demek istedi dinleyenlerine..
Belki bunu derken AK Parti içinde siyaset yapmak gibi bir hevesle orada bulunan "çiçeği burnunda" siyaset heveslilerine sesleniyordu ama söyledikleri salonun dışına taşarak bir ömür siyaset veya bir dava üzerinde olmak gibi çok uzun soluklu ve çok meşakkatli bir hayat çizgisine işaret ediyordu..
Kendi hayatından bahsetti.. Ülkücü Hareket Davasından Mamak"ta "dam altında" mecburi ikametgâhını anlattı.
Türkiye"nin sancılı gelişen demokrasi serüveninin Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve Ak Parti ile tabana yani geniş kitlelere yayılma şansını yakaladığını belirtti.
Ne Yazık ki.. dedi. Bu seyir birkaç kez, aynı iki gerekçeli "emir" ile sekteye uğradı; terör ve ekonomik nedenler..
Siyasete atılacak kişinin kendisi ve dünya ile yüzleşmesinin gerektiğini söyledi Bostancı; Gerçek dünya ile yüzleşmeden siyaseti halledemeyiz.. Bir siyasetçi dünya ile ilişki kurarken kendisi ile yüzleşmeden başarılı olamaz.. Avrupa da 18 ile 19. yüzyıl yüzleşme tarihidir
Yüzleşme ve hesaplaşmaların tarihidir. Diyerek salondaki kalabalığı kendileri ile yüzleşmeye davet etti.