SİYASETİ OKUMAK, HERKESİN İŞİ OLMASA GEREK
Gazetecilik mesleği, Dünyanın en zor mesleklerinden biridir. Bu mesleğin içerisinde aklınıza gelen her işten kişiler vardır. Sanayicilikten dağıtıma, reklamcılıktan muhasebeye, muhabirlikten sayfa yapmaya, köşe yazarlığından siyaset bilimine varıncaya dek her meslekten oluşan komplike bir meslektir bu meslek. Şayet gecenin bir yarısında arıza yapan Matbaanıza gidip ilgilenmez iseniz, ertesi gün gazeteniz okuyucusuyla buluşamaz. Gazeteyi zamanında okuruna ulaştırmaz iseniz okuyucu bulamazsınız. Şayet belgeye ve sağlam bilgiye dayalı haber yapmaz iseniz, sizi kimse ciddiye almaz. Şayet yazdığınız köşe yazısında işkembei kübradan atarak yazarsanız ciddiyetinizi kaybedersiniz. Sizin anlayacağınız bu işi adam gibi yapacak iseniz, gerek bilgi birikimi gerek çalışkanlık, gerekse kişilik olarak düzgün bir yapıya sahip değilseniz başarılı olma şansınız yoktur. Bu nedenledir ki geçmişte gazete sahibi olup da bugün ellerindeki gazeteleri kaybedip, başkalarının yanlarında çalışmak zorunda kalan gazetecilerden geçilmiyor.
Bu meslekte ayakta kalanların bir kısmı da anında kıvırmayı beceren gazetecilerdir. Onlar için Dün Dündür, Bugün bu gündür. Dün yazdıklarını çok rahat unutup, bugünkü konjonktüre göre, biz de öyle söylemiştik diyecek kadar pişkin davranmayı beceren tiplerdir. Bunun örneğini her an çok rahat bir biçimde görebiliyoruz. Adam daha düne kadar KERTEL kafalılardan falanca İl Başkanı olacak derken, daha sonra biz de Muharrem Göksel olacak demiştik diyebiliyorsa bu adama şapka çıkarmak lazım! Çünkü aradan henüz ay dahi geçmeden, bu kadar rahat dünü inkar edebiliyorsa, buna yapabilecek hiç bir şey yoktur. Ama bu arkadaşlara da hak vermek lazım. Zira onlar aldıkları talimatları uyguladıklarından talimat gereği, yazı yazmanın gereğini yapmışlardır. Yeni arkadaşlar şimdi de yeni siyasi Konjonktürü okumaya çalışmaları da bu minvalde olduğu, açıkça ortada.
Dilerseniz önümüzdeki süreçte, siyasi gelişmelerle ilgili biraz fikir jimnastiği yapalım. Hani şu çok siyaset bilen bazı meslektaşlarımız AK Parti’nin ve siyasetin geleceği ile ilgili çizdikleri pembe tablo var ya, işte o tablo bana göre onların çizdiğinden çok farklı olacağı kanaatindeyim. Nasıl mı? İzin verin nasıl olacağını açıklayayım. 2011 Genel seçimlerinde AK Parti’nin Ülke genelinde aldığı oy oranı yüzde 48 ve bunun karşılığında da 326 milletvekili kazandı, öyle değil mi? 2014 Yerel seçimlerinde ise aldığı oy yüzde 43, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aldığı oy oranı yüzde 51, bunların tamamını Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde aldığı da açıkça ortada. Hal böyle olmasına karşın, önümüzdeki Genel seçimlerde Davutoğlu’nun Genel Başkanlığı’nda girilecek seçimlerde bu oranları yakalamak mümkün mü? Bana göre asla mümkün gözükmüyor. Zaten Cumhurbaşkanı da bunun farkına varmış olmalı ki, sahalara indi ama bu iniş çok tehlikeli bir iniş. Anayasa gereği Cumhurbaşkanı Devletin başıdır ve asla siyaset yapamaz. Hani ‘teşekkür mitingleri’ adı altında yapılmaya çalışılıyor ya, onu da kimse yemez. Bu tamamen AK Parti’nin oy oranlarındaki düşüşün önüne geçilme operasyonu olarak, kamuoyu tarafından algılanır.
Şayet muhalefet partileri, biraz toparlanabilir iseler önümüzdeki süreç AK Parti için çok çetin bir süreç olacaktır. AK Parti yönetimi bunun farkına vardığından, teşkilat kavgalarının önüne geçmek adına, tüm illerde tek listeyle kongreye gitmek istemekte ama yapılan uygulamalar avantajdan çok dezavantaj getirmekte. Siyaset Demokrasinin işlemesiyle olur. Siz kalkıp despotça, tek liste dayatması yaparsanız bu toplum bunun karşılığını bir gün mutlaka verir. Aldığım bilgilere göre, bir İlde, ikinci liste çıkarmak isteyen bir Muhasebeciyi bir Genel Başkan yardımcısı arayıp, ikinci listeyi çıkarması halinde, elinde bulunan defterlerin tamamının incelemeye alınacağını söyleyerek tehditte bulunmuş. Muhasebeci de soluğu Hastahanede almış. Bu insanlar şimdilik sessiz kalabilir ama zamanı gelince mutlaka karşılığını vereceklerinden hiç şüphem yok.
2011 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan ile 326 Milletvekili alan AK Parti 2015 Seçimlerinde Davutoğlu ile bu rakamı yakalar mı derseniz, bence mümkün gözükmüyor. Alsa alsa 300 civarında Vekil alır. Bu sayı da çok tehlikeli bir sayıdır. Zira 24 tane Milletvekili iktidara oy vermezse, Hükümet düşer. Bunu geçmişte çok yaşadık. Önümüzdeki günlerde de yaşama ihtimalimiz olursa şaşırmam. Sizin anlayacağınız önümüzdeki günlerde siyaset öyle sanıldığı gibi toz pembe olmayacak. Çok zorlu bir seçimin bizi beklediğini unutmayalım. Şayet siyasi aktörler bu tabloyu öngörmez iseler, ülkede çok şeyin değişeceğini unutmasınlar. Kalın sağlıcakla.