SİYASETİ TİCARETE ALET ETMEKLE DİNE ALET ETMEK ARASINDA NE FARK VAR
Eskiden herkesin ağzında moda haline gelmiş bir deyim vardı; siyaseti dine alet edenler, şöyle kötüdür, böyle fenadır v.s. bu çok doğru bir yaklaşım idi, ancak o gün siyaseti dine alet eden insanlar dinden nemalanıp, siyasette mesafe almaya çalışır iken, bu gün siyaseti ticaretlerine alet edip, hem siyasetten, hem de ticaretten nemalanan bir sürü insanla karşılaşmak mümkün.
Siyaset yapan insanlar ticaret erbabı veya kamuda çalışan işçilerden oluşur, devlet memurlarının siyaset yapması yasaktır, ancak kamuda görev yapan üst düzey yöneticilerin tamamına yakını siyasetle gelir, siyasetle de giderler, doğruluğu veya yanlışlığı bu yazımızın konusu değildir, onu ayrıca ele alacağız, ancak asıl üzerinde durmak istediğim konu siyaset yapıp, ticaretle uğraşan insanımız siyaseti ticaretinde ne kadar kullanması veya kullanmaması gerektiğidir, dünkü yazımda da belirttiğim gibi insanlara hizmet etmeyi onların efendisi olmak olarak addeden bir kültürden gelen toplumumuzda siyaseti de insanlara hizmet etmek için yapılması gereken bir hobi, meslek veya sanat olarak kabullenmek gerektiği kanaatindeyim.
Belediyede görev yaptığım dönemde en çok kızıp, sinirlendiğim konuların başında aldığı işi yapmadan parasını talep eden insanların gidip teşkilat mensuplarını devreye koymaları olmuştur. Firmanın biri kanalizasyon temizlik ihalesini almış, işi sözleşmeye uygun yapmamış, haliyle idarede parasını ödememiş, soluğu derhal teşkilatta almış, vay efendim oradaki falanca memur partiye düşmanmış da ondan bu gıcıklığı yapıyormuş, derhal o memur görevinden alınmalı imiş, aksi halde partiye büyük zarar verirmiş, lafa bak beriye gel, yine başka bir mühendis ve müteahhit arkadaş ağabali caddesinin selden sonra yapım ihalesini alıp, kullanacağı baksı idarenin talep ettiği veya sözleşmede belirtilen et kalınlığı olan 15 cm lik baks yerine et kalınlığı 20 cm olan baksı koyacağını ve bununla ilgilide en ufak bir fark almayacağını beyan ederek işe talip olmasına rağmen, işe başlayıp, belli bir bölümünü yaptıktan sonra yanıma gelip, ben işi bırakıyorum haberin olsun deyince dondum kaldım, hayırdır hacıbey kardeşim mevzu nedir deyince; ben kalın baks(İcerisinden pis su geçecek olan dört köseli 2X2 ebatında beton boru) kullandım farkını istiyorum vermiyorlar deyince dönüp dedim ki; hacıbey kardeşim sen bu işi alır iken ben kalın baks kullanacağım farkını da istemiyorum yeter ki işi bana verin zira en düşük teklifi ben verdim demedin mi diye sorunca dedim ama caydım ya farkı ödersiniz veya işi bırakırım, yoksa sizi başbakanın başdanışmanı olan enişteme şikayet ederim haberiniz olsun deyince, bildiğini yap dedim gönderdim, işi fark almadan yapmak zorunda kaldı.
Bizim mühendis, müteahhit hacıbey şimdide aldığı bir işi tamamlamadan parasını istiyormuş, bürokratları telefonla arayıp, tehditler savuruyormuş, sizi görevden aldırırım, söylerim enişteme arar bilmem kimi işinden olursun, bu muhterem daha önceleri beni de arayıp falanca bürokrat işlerimi görmüyor görevden al onu demişti havasını almıştı, şimdi ortalığı boş bulmuş olmalı ki bu tür seviyesiz işleri yapıyor, bu arkadaşımız milletvekili eniştesini o kadar çok devreye sokuyor ki bilemezsiniz çorumda arabasına ceza yazacak trafik ekibi için dahi eniştesini arayıp devreye sokuyor bu kadarına da pes doğrusu.
Bu insanlar konuştukları zaman mangalda kül bırakmazlar, dürüstlükten, adaletten, Müslümanlıktan dem vururlar, evlerine makam ve mevkisi olmayanları davet etmezler, makam sahibi olursanız yanınızdan ayrılmazlar, azıcık ayağınız yan bastığı zaman selam vermezler, siyaseti ticaretlerinde kullanmaktan zevk alırlar, adamlığı da kimseye bırakmazlar işte size günümüz modern, okumuş, siyaset yapmış, dinini diyanetini bilen müslümanı nın icraatlarından bazı kesitler gerisini siz düşünün vay benim ülkemin haline vay.Hoşçakalınız
Siyaseti ticarete alet....
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.