Siyasetin yoğun olduğu bu günlerde hesapları olanlar birbirlerini karalayarak bir yerlerde olmaya çalışanlardan geçilmeyen bir dönemdir. Bu kişiler kendi adamlıklarına bakmadan adamlıktan bahsederler.
Oysa bilmezler ki siyasette karalamaya çalıştıklarının çoğu adamdır, çünkü adam olanlar adamlıktan ödün vermez. Adam olmayan zaten toplumda yer edinemediği gibi siyasette de yer edinemez. Kendileri yer edinemediği için başkalarına da tahammülleri yoktur. Aslında bir kere adam olmayı deneseler, iyi niyetli olsalar belki fırsatları olacaktır.
Siyasette de hayatta da adam olmak bir zanaattır. Sözde kolay gibi gözükebilir lakin zordur, sonu yoktur, meşakkatli bir süreçtir. Farklı bir duruştur. Erdem sahibi olmaktır. İlkeli, prensipli, öz disiplinli, omurgalı bir yaşam sürmek demektir.
Kimilerine göre cibilliyet meselesidir. “Katranı kaynatsan olmaz ki şeker, cinsine yandığımın cinsi cinsine çeker.” şeklinde halk arası yaklaşımlar sonradan gelişimin zorluğunu vurgulasa da bu, imkânsız değildir. Özü düzgün kişi bir şekilde insan gibi insan, adam gibi adam olmayı başarabilecektir.
Siyasette de hayatta da adam olmak, yılmamak, vazgeçmemek demektir. Asla umudunu yitirmemektir. Kimseye göbeğinden bağlı olmadan, özgürce yaşamaktır. “Bir kalıba uyayım beni sevsinler” diye kendinden çıkmak, aynada aksine bakamamak değildir. Onurlu ve kültürlü olmaktır. Görgülü ve sevecen olmaktır. Günü kurtarmak, ucuz hesaplar adamı olmak değildir. “Gelene ağam gidene paşam” demek de değildir. Bilgelik, dürüstlük, çalışkanlık onun için başta gelir. Görev bilinci ile yaşamaktır. Adam olmak adil de olabilmektir.
Siyasette adam olmak, toplumun öngörü ve istekleri doğrultusunda yaşayan bir insan olmak veya başka bir deyişle ruhunu satmak değildir. Tam tersidir. Adam gibi adam zaten sıradan ve sürüden farklıdır. O, düşünür, sorgular, tartışır, okur, çalışır. Sözü, düşüncesi ve eylemi tutarlıdır.
Siyasette adam gibi adamın neyin yanında neyin karşısında olduğu bellidir. Karar verirken ne şiş ne de kebap yanmasın aman o kırılır aman o gücenir diye politikleşmez. Ortamlarda ona buna laf sokuşturup ortamın huzurunu bozan burnu havalardan değildir. Kendi kendisinin propagandasını yapmaz. Bunun kendini küçültmek olduğunu çok iyi bilir.
Siyasette adam olmak, ketum olmayı da gerektirir. Atasözünde ifade edildiği gibi: “Söyleme sırrını dostuna, onun da dostu vardır, o da söyler dostuna. ”Adam gibi adamın başta gelen özelliği ise adil olmasıdır. “Öyle davran ki herkes kendi kendinin yargıcı olsun!” denir.
Hayatta adam olmak toplumun genel kurallarına uyup, toplum beğenisiyle benzer, toplum beklentileri ile özdeş yaşamak elbette ki değildir. Adam olmanın birinci şartı, insan olmaktır.
Adam olmak, gerekirse yolda yalnız yürüyebilmektir. Olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmaktır. Akıllı ve cesur olmaktır. Adam gibi adam olmak demek omurgalı bir varlık olmanın şuuru ile hareket etmektir. “Boş ver, kasma ya bu kadar” tiplerinin algılayamadığı bir yaşamdır. “Ne haz, ne şan şöhret, ne iktidar: özgürlük, yalnızca özgürlük.” deyişini benliğinde hissetmektir. Etiket, paye, mevki ve paradan güç almadan; kaba değil içeriğe bakmaktır.
Siyasette kendini, nefsini yine kendisi öz iradesi ile terbiye etmiş kişi açısından adam olmak, kendini yontmayı ve doğru olanı yapmayı gerektirir. Aldığı tavrın tetikleyicisi ya da karar aldırıcısı toplum dayatması değildir. Adam olmak dürüst olmayı gerektirir.
Siyasette de hayatta da adam olmak kendi gibi olmak, kendi gibi davranmaktır. Adam olmak, sevmeyi bilmektir. Konuşmasını bilmek, adam olmanın en önemli göstergelerindendir. Hayatı kavrayabilmektir. Kendin olmaktır. Toplum çok haz etmez bu insanlardan zira kendileri gibi değillerdir. “O ne der, bu ne der” diye yaşamamaktır.
İşin güç kısmı, adam olmak değil, adam kalmaktır.