Siyasette hata yapan, bedelini er geç öder!
Dün görüştüğüm bir dostum, güzel bir olay anlattı bana. Çok hoşuma gittiğinden, sizinle paylaşmayı uygun buldum; Sultan Abdülmecit tahttan indirilip, yerine sultan Abdülhamit çıkacağı zaman, birisi tahttan inip, ikametine ayrılan yere gitmek üzere yola koyulurken, diğeri ise tahta çıkmak üzere yola çıkmış. Yolda birbirleri ile karşılaştıkları sırada birde cenazeye rast gelmişler, Sultan Abdülmecit cenazeyi selamladıktan sonra yanındakilere dönerek; Bakın ölüm ile iktidar birbirine ne kadar yaklaştı, gördünüz değil mi? Demiş.
Ak Parti İl Başkanı, yanına birkaç arkadaşını alıp, yaptıkları meclis üyelerini onaylatmak üzere Ankara"ya gitmişler. Altı milletvekilinden hiçbirine uğramadan, doğruca genel merkeze gidip, yaptıkları listeleri onaylatmak istemişler. Listeyi hemen ilgili komisyona verip, onaylanmasını takip etmek üzere beklemeye başlamışlar. Bu listelerin bir kısmına bizzat Başbakanın müdahale ettiği de oluyormuş. Ancak parlamenterler ile teşkilat arasında uyum sağlanan listeleri müdahale etmeden onaylıyormuş. Giden heyet, gerek il genel meclisindeki, gerekse belediye meclis üyelikleri ile ilgili sıkıntıyı bilmelerine rağmen, kendilerine yardımcı olacağını bildikleri halde, milletvekillerine gidip, uğrama nezaketini göstermek bir yana, arayan milletvekillerinin telefonlarına dahi çıkmıyorlarmış. Bu davranış biçimi ne siyasi etik açısından, ne de teşkilatçılık açısından doğru bir davranış değildir. Kaldı ki, parlamenterlerin o listelere müdahale etme niyetinde olmadıklarını da gördüm, zira hata yapan zamanı gelince bedelini öder mantığı ile hareket edip, zamanı gelince de bedelini ödetmek niyetinde oldukları kanaatindeyim.
Dünkü yazımda da bir nebzecik bahsettiğim gibi meclis üye adaylıklarında o kadar çok hatalar yapılmış ki sormayın gitsin adam piyasada dolandırmadığı kimse kalmamış, meclis üyesi adayı, adamın ailesi yıllarca siyasette vampir gibi kamu kurumlarını emmiş, bitirmiş meclis üyesi adayı, adamın işi gücü zamparalık meclis üyesi adayı, adam bina yapmış, değerinin nerede ise iki katına devlete satmaya kalkmış, yaptığımız yayınlar sayesinde iş bozulmuş adam meclis üyesi adayı. Peki, kim bu organizasyonların arka planında? Tabii ki Teşkilat Başkanı ve birkaç arkadaşı. Öte yandan ise Kral hazretleri, Canikten listeye koyamadığı iki meclis üyesini koyabilmek için Ankara"ya gitmiş. Adam o kadar vefalı adam ki kendisi için 95 gün hapis yatıp, ağır cezalarda yargılanan insanı bir kalemde çizdiği yetmiyor, birde ona tezgâh kurdurup, diğer yandan bu işi yaptırdığı adamlar için ta Ankara"ya gidip, meclis üyesi yaptırabilmek için her şeyini ortaya koyuyor. Peki, neden yapıyor? Sırf kendi ırkdaşı veya yandaşı olduklarından.
Dikkat edecek olur iseniz, son bir haftadır olması muhtemel hataları yazmamın nedeni teşkilat yapısını çok iyi bildiğimden, karşımıza böyle bir tablonun çıkacağını tahmin etmiştim. Ancak bana göre iyi oldu, önümüzde il, ilçe başkanlıkları kongreleri var. İlçelerden delege yazıp,270 kişiyi banko arkama aldım diyen teşkilat başkanı mı kurtaracak bu teşkilatları? Yoksa dışarıda bıraktığı onca vasıflı meclis üyelerimi arkasında duracak merak ediyorum! Öyle tespih sallayarak, insanların karşısına geçip, yaptığı tezgâhları marifetmiş gibi göstermeye çalışıp, bundan daha iyi meclis üyesi listesi olur mu imiş deyip, insanlarla dalga geçmenin ne demek olduğunu zamanı gelince göreceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın!..
Kimse unutmasın ki rüzgâr eken, fırtına biçer. Önümüzde daha renkli ve cümbüşlü günlerin başlayacağını sizlere haber veriyorum. Yakında, Çakal Karlos"un Samsun temsilcisi olan arkadaşı, yani Samsun"un Çakal Karlos"unu dizi halinde yazmaya başlayacağım. Ta 1995 yılından bu güne kadar yaptığı tüm işleri bildiğim bu çakal karlos"un, nasıl hormonlu zengin olduğundan tutun"da, insanları keçiler gibi birbiri ile tokuşturup, karşılarına geçmeyi teşkilatçılık sanan bu Çakal Karlos"un, önünde lider olduğunu sanan FADİME HALA"yı nasıl yönettiğini tüm ayrıntıları ile yazacağım. Şimdilik Hoşça kalın