Bugünkü konumuz hep yakındığımız fakat siyasi olarak hep de içinde bulunduğumuz günlük ve ömür boyu yaşamımızın içinde istesek de istemesek de siyaset vardır diye düşünüyorum dedik ki bu kesindir. Siyasi tercihler insan yaşamını geçim darlığını ve hatta yaşarken dünyaya bakışını dahi olumlu veya olumsuz etkiler. Onun içindir ki bu sadece bizde değil içinde yaşadığımız dünyanın her yerinde her zaman ve hatta sofralarımızı dahi etkiler.
Benim siyasetle işim yok diyen vatandaşlara tek bir sözüm var. Dünyada yaşarken tek başına mı yaşıyorsun? Hiç mi beğendiğin veya beğenmediğin çevrende gelişmeler olmuyor mu? Hiç mi bir şey talep etmiyorsun? En yakın komşundan dahi?
Her şeyde olduğu gibi her şeyin azı zarar, çoğu bozar, normali karardır. İşte bu dengeyi sağladığımız müddetçe yaşamımız da kolaylaşır.
Konumuz siyasi tercihlerimiz. Sen muhafazakârsındır, siyasi tercihini ve dünyaya bakış alanını böyle görmek istersin.
Sen liberalsindir, kendi yaşamını ve çevre bilincini ona göre dizayn edersin.
Sen sosyal demokratsındır, kendi yaşam tarzını ve yaşadığın toplumun yaşam standardını da bu bağlamda buna göre tasarımlamak istersin.
Fakat tek bir gerçek var ki bu siyasetle işim olmaz vatandaşları bıktıran şey, acı ve gerçektir ki siyasetçilerimizi veya siyasi oluşumun içinde toplum öncüsü olmuş kişilerin siyasi tercihlerinde ne kadar samimi olup olmadıkları normal sıradan biz vatandaşları ister istemez siyasete olumsuz bakmamıza yol açmaktadır.
Siyasette kişiler ve bazı temel değerler ön plana çıkar. Siyaseten kişi, düşüncesi ve yapısı itibariyle savunduğu siyasi tercihin ne kadarını kendi yaşam alanı içinde barındırıp barındırmadığı önemli rol oynar.
İster sosyal demokrat, ister liberal, ister muhafazakâr olunursa olunsun savunduğumuz siyasi görüşün ne kadarını kendi yaşam tarzımız içinde barındırdığımız önemlidir. Bu bağlamda gerek milletvekili seçimlerimiz gerekse belediye başkanlığı seçimlerimiz gerekse de il ve ilçe yönetimine seçtiğimiz üyeleri seçim yapmadan önce bir vatandaş olarak çok iyi ve doğru analiz yapmamız gerekliliği vardır. Vardır ki diyorum çünkü seçtiğimiz bu temsilciler, bizim yaşam alanlarımızı tercihlerimizi hayat bakışımızı, geleceğimizi ve umutlarımızı kısacası yaşam kalitemize olumlu veya olumsuz olarak yön verecek kişilerdir.
Yaşıyorsak ki yaşıyoruz Haktealanın ömür verdiği müddetçe, bu yaşam alanımız içinde kendi tercihlerimizi ne kadar doğru yaparsak ve doğru yaptığımıza kanaat getirirsek o kadar daha geleceğimizi garanti altına almış oluruz.
İşte demem odur ki siyasette benim işim olmaz demek ve hayata umursamaz bakmak da tercihlerimiz arasındadır. Fakat sen tercihini önce kendi düşüncen ve sonra toplum adına yapmazsan birileri hiç hakkı olmadığı halde senin adına kendi tercihlerini yapar ve muhafak olmuş gibi görünür. Ve öyle olur da. Sen bir vatandaş olarak sadece bu niye böyle oldu ya, diyerek de eleştirisel gözle bakarsın.
Hep milletvekili ve belediye başkan adayları konuşulur toplum nazarında. Fakat şu bir gerçek ki milletvekillerini ve belediye başkanlarını yönlendirecek ve çalıştıracak olan temsilciler, il encümen üyelerimiz ve belediye meclis üyelerimizdir. Bence asıl biz sıradan vatandaş olarak tanımamız ve bilmemiz gereken yapı itibariyle kişiler gayriihtiyarî görülen fakat büyük önem verilmesi gereken kişilikli insanlar il ve ilçe encümen üyelerine düşmektedir. Bunun yanı sıra parti il başkanları ve yönetimleri de siyasi tercih olarak çok büyük roller olduğunu da hiç unutmamamız gerekir.
Kısacası seçimle iş başına gelmiş olan temsilcilerin dünya görüşleri kişisel hal ve hareketleri önemlidir.
Tek bir örnek ile konuyu bağlamak istersek yaşadığımız kentin son 15 yılına baktığımızda, 15 yıl önceki Samsun ile bugünkü konuma gelmiş olan Samsun"u kıyaslamamız tercihlerimizin hangi anlam ve doğrultuda olduğunu gösterir. Örnekler bununla da çoğaltılabilir. Benim vermek istediğim örnek Anakent Belediyesi"nin çalışmaları. Şehir merkezinin deniz ile kucaklaşması alt ve üst köprü geçişlerinin kentimize kazandırılması, şehrin alt yapısı ve bulvarlarının hizmete açılması, şehir imar planlarının gelişmişlik düzeyine göre uyarlanması.
Kısacası kentin çağın öngördüğü düzeye göre büyümesi ve gelişmesi, seçilmiş olan kişinin dünya görüşü ve ufkuna göre değerlendirilir. Kişiler bu bağlamda önemlidir.
İşte demem odur ki, önce kişinin duruşu ve dünya görüşü hizmet alanında da büyük rol oynar.
Biz sıradan vatandaşlar olarak bananeciliği bırakıp yaşadığımız kentin ve memleketin geleceği ile ve sorunları ile ilgilenmemiz kendi adımıza olduğu kadar da toplum barışı adına olumlu olacağına inanıyorum.
Nasıl düşünürsek öyle yaşarız, diyorum ben. Problemler vardır olacaktır, problemleri aşmak ve belli bir düzeye getirmekte biz vatandaşların görevidir. Saygı ve sevgilerimle.
Sedat YILMAZ