SİZ NE DERSİNİZ

Adnan Bahadır

       Toplum olarak öyle bir hale gelmişiz ki, işimize gelmeyen konuları adeta duymazdan gelip yok sayıyoruz ama iğnenin ucu azıcık kıyısından köşesinden bize dokununca feryad-ü figan edip ortalığı ayağa kaldırıyoruz. Oysa ki Atalarımızın “çuvaldızı önce kendinize batırın sonra da başkasına batırın” demesine rağmen biz hep tam tersini yapıyoruz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ne insani ne de İslami bir yaklaşım biçimidir, yılanın dokunmayacağı insan olmaz, bugün başkasına dokunur, yarın da sana dokunur, o nedenle yapılması gereken yılanı ortadan kaldırmaktır ya da zararsız hale getirmektir. Bunları söyleme nedenime gelince siyasette son günlerde yaşanan bazı gelişmeler bir hayli canımı sıkmakta, neden sıkmakta derseniz istemeden bazı insanları savunmak zorunda kalmak bir yandan zor gelirken diğer yandan bu işi yapması gerekenlerin yapmaması canımı sıkmakta.

       Gelelim konumuza hepimizin malum olduğu üzere bundan yaklaşık bir, bir buçuk ay önce Ulusal bir gazetede Adil Öksüz’le ilgili çıkan bir haberde Adil Öksüz’ü İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok ve Milletvekili Fuat Köktaş’ın Yeşilyurt Limanından Yurt dışına kaçırıldığı iddia edilmişti. Bu iddianın gerçekten çok büyük bir yalan ve iftira olduğu açıkça ortada olmasına rağmen maalesef ne Basın camiasından bir Allah kulu ne de Ak Parti İl Teşkilatından İl Başkanı Muharrem Göksel dahil hiç kimse çıkıp bunun hesabını sormadı. Aynı İl Başkanı Muharrem Göksel Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili basında çıkan “FETÖ soruşturması var” şeklindeki haberler üzerine bizzat Cumhuriyet Başsavcılığına giderek konuyla ilgili bilgi alıp Basın açıklaması yapmıştı. Yaklaşık otuz ilden büyük olan İlkadım İlçesinin Belediye Başkanı Erdoğan Tok, severiz veya sevmeyiz ama Ak Parti kurulduğu günden bu güne kadar Parti’nin neredeyse her kademesinde görev yapmış, şu anda da halkla en iyi iletişimi olan Milletvekili Fuat Köktaş ve sevmesem de haklarını vermek zorunda olduğum bu şehrin en sağlam, en dürüst ve en önemli İş Adamları olan Yeşilyurt Ailesini töhmet altında bırakan böyle bir tezgaha karşı kıllarını oynatmayan İl Başkanı Muharrem Göksel, fevkalade yanlış bir tutum içerisine girdi.

   Aynı Muharrem Göksel Ak Parti kadın kollarında sekreterlik yapan bir bayanın “Facebook” sayfasından yayınladığı bir bildiriyi biz haber yapınca adeta çıldırmıştı. Telefonla beni aradığında o kadar sinirliydi ki anlatamam, yaklaşık bir saatlik konuşmamızın ardından işi tatlıya bağlamış olmamıza rağmen ertesi gün Vezir Hazretlerinin Valiyi arayıp Muharrem Göksel’in ona gideceğini, konuyla ilgilenmesini söyledikten sonra Muharrem Göksel yanına Ak Parti Kadın Kolları Başkan’ını ve eşini de alarak Valiye gitmesine ne demek lazım merak ediyorum. Valinin yanında ne konuştuklarını bilemem ancak kanaatimce OHAL kapsamında Denge Gazetesinin kapatılmasını talep etmiş olabilirler diye düşünüyorum. Diyelim ki onu demediler, peki Vali’nin yanında ne işleri vardı, Vezir Hazretleri öyle enteresan bir adam ki aklınız şaşar, İl Teşkilatına gidip “benim Rabiama neler yaptılar neler” diye mırıldanıp dururmuş ki onları bana karşı ayaklandırsın. Bu kadar basit bir olay için bunca uğraş veren Muharrem Göksel şehrin değerleri olan Erdoğan Tok, Fuat Köktaş ve Yeşilyurt Ailesi için kılını oynatmamış ise ne demek lazım siz karar verin.

    İşin daha da garip tarafı nedir bilir misiniz? Geçenlerde Tarım Bakanı Samsun’a geldiğinde, Muharrem Göksel’in eşinin çiçek vermesi olayını haber yapınca aynı Muharrem Göksel tekrar aradı ama bu kez telefonuna bakma gereği duymadım, neden duymadın derseniz daha önce aradığında bir saatlik konuşmamızın ardından Valiye giden bir insanla şimdi ne konuşacaktım. Muharrem Göksel konuşurken dersiniz ki, “arkadaş bu adam on numara adam.” Eşiyle ilgili haberi yapınca kayınçomdan şüphelenmiş, oysa ki on yıldır kayınçomu sadece geçtiğimiz 15 Temmuz gecesi arayıp “yapacak bir şey var mı?” diye sordum, kendisini ondan sonra birkaç cenazede görmüş olmama rağmen görüşmedim. Hatta Muharrem Göksel’in, “haberi kayınçon yaptırdı” dediğini duyunca, geçen hafta kayınçomla olan bir mahkememizden gelen Beraat kararını yayınlamak zorunda kaldım.

     Muharrem Göksel görüştüğüm, konuştuğum, eski arkadaşlarımdan birisi, ama son zamanlardaki uygulamaları gerçekten çok kötü. Yanında taşıdığı adamlardan Ercan Can mıdır nedir adamı hiç tanımam ama dediklerine göre adam CHP kökenli bir arkadaşmış, Ak Partiye girmeden önce ekonomisi bitmiş diyor ancak şimdi Kredi ve Yurtlar kurumunun İlkadım yurdunun yemekhane işini almış, bir Kamu Hastanesinin yemek ihalesini başka birisi almış ama ihale her nasıl olmuş ise iptal edilmiş!.... İşi yine bu zatı muhterem almış. Kadın Kolları Başkanı olan Hanımefendi Büyükşehir Belediyesinde çalışıyor, buna itirazım yok çünkü o insan da geçinecek ama çift maaş alması doğru değil. Kendi teşkilat mensupları ile karakolluk olmuş bir İl Başkanı. Sorarım size insan kendi teşkilatında olan arkadaşları ile olan sorunlarını karakolda mı halleder yoksa, kol kırılır yen içinde mi kalır?

    Ezcümle konumuza dönüp yazıyı bitirmek gerekirse, sevsek de sevmesek de Fuat Köktaş, Erdoğan Tok ve Yeşilyurt Ailesi bu şehrin değerleridir bu insanlara karşı yapılan haksızlık atılan iftara beni ziyadesiyle üzmüştür, aynı durum Osman Genç, İshak Taşçı için de yapılsa inanın aynı tepkiyi gösterirdim. Bu kadar büyük ve ağır iftiralara ve tezgâha sessiz kalan insanlar, aklıma acaba bunlar da bu işin bir köşesindeler mi? Sorusunu getiriyor, siz ne dersiniz?

 

   

     

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.