Soğuk havalarda özellikle sıkça görülen grip, nezle ve bronşit gibi kış hastalıklarından korunmak için bağışıklık sistemi güçlendirilmelidir. Güçlü metabolizmanın temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme yatar. Beslenmede C vitaminine ve E vitaminine yer verilmelidir. Büyük Anadolu Hastaneleri Samsun Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Hilal Mutlu, ‘’Havaların soğumasıyla birlikte hastalıklar da kendini iyiden iyiye göstermeye başladı. Bu dönemde hastalıklardan korunmak için her zaman olduğu sağlıklı beslenme büyük önem kazanmaktadır. Günlük beslenmemizde koruyucu kalkan görevi gören antioksidanları eklemeliyiz. En önemli antioksidanlardan biri olan C vitamini savunma sisteminin güçlendirilmesinde önemli bir role sahiptir. Bildiğimiz gibi C vitamini en çok yeşil yapraklı sebzeler (maydanoz, tere, roka, ıspanak, gibi ), turunçgiller (portakal, limon, mandalina,) ve kuşburnuda bulunmaktadır. C vitamini havayla temas ettiğinde bozunan bir vitamin olmasından dolayı; vitamin kaybını engellemek meyve sularını tüketmeden hemen önce hazırlamalı ve limonu salatayı tüketeceğiniz zaman eklemeyi unutmamalısınız. Bir diğer önemli antioksidan olan E vitaminidir. E vitamini en çok fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, , kuru baklagiller ile tahin gibi besinlerde bulunmaktadır. Yine çok güçlü bir antioksidan olan ve anti-enfeksiyon diyebileceğimiz A vitamini yumurta, süt, balık gibi hayvansal gıdalarda ve ıspanak, portakal, havuç, yeşilbiber, kayısı gibi sarı, turuncu ve yeşil sebze-meyvelerde bulunur. Omega 3 yağ asitlerini içeren balık, balık yağı, fındık ve ceviz ile omega 9 içerikli zeytinyağı bağışıklık sistemini olumlu etkilerler. Çinko eksikliği enfeksiyonlara karşı zayıflığı da beraberinde getirmektedir. Çinko kaynakları kırmızı et ve kabuklu deniz ürünleri ile karaciğer gibi hayvansal kaynaklı besinler, fındık, ceviz, fıstık gibi kuruyemişler, süt, peynir ve kuru baklagillerdir.
PROBİYOTİK VE PREBİYOTİK BESİNLERE YER VERMELİYİZ
Artık ikinci beyin diye adlandırdığımız bağırsaklarımızın sağlığı için probiyotik ve prebiyotikler olarak besinlere günlük beslenmemizde yer vermeliyiz. Öğünlerimizde mutlaka düzenli olarak yoğurt, ayran veya kefir olmalıdır. Bu öğünlerin yanında mutlaka kepekli galeta veya tam buğday ekmeği gibi besin gruplarıyla etkilerini arttırmalıyız.Sıvı tüketimi vücudumuz için çok önemlidir. Sıvı eksikliğinde tüm metabolizmanızda dengesizlikler ortaya çıkmakta, hastalık halinde iyileşme gecikmektedir. Günde 10 - 12 bardak su içmeli, daha yüksek sıvı kayıplarında (ateş, ishal gibi) bu kayıplar karşılanarak, sıvı dengesi sağlanmalıdır.
ÇAYIN DEMLENME SÜRELERİNE ÖZEN GÖSTERMELİYİZ
Bu kadar korunmamıza rağmen hastalığa yakalandıysak; yeterli beslemeye dikkat etmeli bitki çaylarından yardım almalıyız. Ekinezya, ıhlamur, adaçayı gibi bitki çayları tüketilmelidir. Bitki çaylarının vücudumuzda etkilerini tam olarak gösterebilmesi için, tüketeceğimiz bitkilerin mutlaka doğal kurutulmuş olmasına ve çay haline getirirken de demlenme sürelerine özen göstermek gerekmektedir. Yapılan bilimsel çalışamlarda ekinezyanın soğuk algınlığı etkenlerine karşı vücudun bağışıklık sistemini desteklediğini ortaya koymaktadır. Halka arasında da soğuk algınlığı denince aklımıza ilk gelen ıhlamurun iltihap giderici ve ağrı giderici etkileri bulunduğunun ve bazı bileşenlerinin boğazı yumuşatarak boğaz tahrişini önlediği ve böylece soğuk algınlığı şikayetlerini azattığı görülmüştür.
IHLAMUR ÖKSÜRÜKTE ETKİLİDİR
Ihlamur ayrıca inatçı öksürüklerde de çok etkilidir. Ağız ve boğaz iltihaplarında etkili olduğu bilinen bir başka bitki ise adaçayıdır. Her zaman söylediğimiz gibi önemli olan kişinin böbrek, kalp rahatsızlığı gibi başka hastalığı yok ise ve doktoru, diyetisyeni tarafından onaylanmış ve doğru demleme yöntemiyle demlenmiş ise hastalıklara yardımcıdır.’’ Diyerek sözlerine son verdi.