Her iktidarın yıpranma dönemi ve hayatta kalma süresi vardır, Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli iktidarları merhum Adnan Menderes’ten başladı. Daha sonra Adalet Partisi’nin koalisyon hükümetleri geldi. Seksen ihtilalinden sonra da merhum Özal’ın Anavatan Partisi dönemi başladı ama Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrasında parti eridi gitti. Merhum Erbakan Hoca’nın yetmişli yılların başından itibaren başlattığı Milli Görüş iktidarı mücadelesi, iki binli yıllara kadar Askerlerin Demokles’in kılıcı gibi tehditleri altında koalisyon ortağı olmaktan öteye gidemedi. Ama 28 Şubat süreci bu kısır döngüyü ortadan kaldırmış oldu. Cenabı Hak “Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde de hayır vardır” buyurduğu gibi 28 Şubat süreci ilk bakışta Müslümanlar için büyük bir zulüm organizasyonuydu ama her zulmün sonunda ferahlık ve rahatlık olduğu muhakkaktır. Yusuf aleyhisselamın kuyuya atıldıktan sonra Mısır’a maliye bakanı olması, Musa aleyhisselamın Firavun’un zulmünden sonra peygamber olması, Efendimizin Mekke’de çektiği işkencelerden sonra Medine’de İslam Devleti’ni kurması bu konuda en güzel örneklerdir.
28 Şubat sürecinde muhafazakar insanlar öyle sıkıntılar yaşadılar ki anlatamam. Başı örtülü eşlerimiz, kızlarımız, bacılarımız neredeyse sokağa çıkamaz hale gelmişlerdi. Bu zulmün sonucunda da Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AK Parti iktidar oldu. AK Parti iktidarı Cumhuriyet tarihinin en uzun iktidarda kalan parti dönemidir. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde bu parti hiç oy kaybetmedi, aksine oy oranını çoğaltarak iktidarda kalmaya devam etti. Ancak parti organlarında görev yapan siyasetçilerin şahsi hataları nedeniyle AK Parti’nin son zamanlarda ciddi anlamda oy kaybettiğini başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere herkes anladı. Bu nedenle de Recep Tayyip Erdoğan bazı belediye başkanlarının ve il başkanlarının istifasını aldı ve almaya da devam edecek. AK Parti bu minval üzere yoluna devam ederken, üç dört yıldan beri Meral Akşener liderliğinde bir heyet önce MHP’de uğraş verdiler, sonra MHP’de bu işin yürümeyeceğini görünce İYİ Parti’yi kurdular.
Aslında ülkemizin çok güçlü bir muhalefete ihtiyacı var. Maalesef bu boşluğu CHP dolduramadığı gibi Devlet Bahçeli’nin Meral Akşener korkusu da O’nu iyice iktidarın yamağı bir parti yaptı çıktı. Güçlü muhalefet hem iktidarın hem de ülkenin geleceği açısından çok önemlidir. İktidar her yapacağı işi ölçerek, biçerek ve tartarak yapmak zorunda kalır; bundan hem iktidar hem de ülke yararlı çıkar. Bu boşluk olmasaydı AK Parti’nin yapmış olduğu pek çok hatayı yapmamış olacağından en ufak bir şüphem yok. Meral Akşener’in kurduğu partiyle ilgili bugüne kadar yaptığım araştırmalar sonunda edindiğim intibaı bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. İYİ Parti’nin kurucular kuruluna bakıldığında her kesimden insanın olması siyaset adına sevindirici bir durum. Zira sadece MHP kökenli insanlardan oluşmuş olsaydı BBP’den farkı olmazdı.
Partinin yönetim kadrosunda yer alan isimler güçlü isimler. Siyaseti bilen, devletin her kademesinde görev yapmış isimler. Koray Aydın hakeza aynı, MHP’den bakanlık dahi yapmış bir isim. Diğer isimleri teker teker saymak istemiyorum, bu kadro bana göre iş yapar. Bazılarına göre Genel İdare Kurulu’nda çok kötü isimler de var. Doğru da olabilir ancak bu işin başı önemli. Başı kim, Meral Akşener... Meral Hanım’ı severiz veya sevmeyiz, bu önemli değil ama sahada karşılığının olduğunu da unutmayalım. Yapılan anketlere ve yanlış icraatlara gelince, Meral Akşener’in parti kurduğu bugünkü ortamda elinde basın yok, para yok, güçlü işadamları yok, buna rağmen yapılan en kötü anketlerden dahi yüzde yedi civarında oyu çıkıyorsa İYİ Parti’nin baraj sorunu olmadığı kanaatindeyim.
İYİ partinin hatalarına gelince, Trabzon’da eski CHP başbakanlarından Hasan Saka’nın torununu veya yeğenini İl Başkanı yapmış, bu arkadaşı hiç tanımam ama Hasan Saka Trabzon’da sevilmeyen bir siyasetçi idi. Bu isim Trabzon’da iş yapmaz… Samsunda İl Başkanı yaptığı Ömer Süslü MHP’nin eski İl Başkanı, insan olarak düzgün ve iyi bir insan. Ancak siyaset yapan insanların beklentileri olur; İYİ Parti’de siyaset yapmak isteyenler Ömer Süslü’nün İbrahim Özyer’in yeğeni olduğunu ve İbrahim Özyer’in olduğu yerde başka siyasetçilere ekmek çıkmayacağını bilir ve bu nedenle de İYİ Parti’den uzak duracakları gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek. Ayrıca zaten İbrahim Özyer İYİ Parti’nin Genel İdare Kurulunda var, yeğenini de buradan il Başkanı yapmak bana göre çok doğru bir tercih olmadı. Eski ANAPlılardan Adem Yıldız veya Mehmet Çakar gibi isimlerden İl Başkanı yapılmış olsaydı çok daha farklı sonuçlar alınması mümkündü. iYİ Parti henüz işin başında bu hataları yaparsa asla istediği sonucu alamayacağını buradan ilan ediyorum. Umarım yanılmam. Kalın sağlıcakla.