Konumuza girmeden önce bir hususa değinmek istiyorum. Eskiden oruç tutmayanlar oruç tutanlara saygı babından gizli yer, içerlerdi. Şimdi durum tam tersine dönmüş durumda. Oruç tutmayanlar oruç tutanlardan saygı beklemekteler. Biz başkalarının inancına, yaşam biçimine elbette saygı duyarız. Kim ne yaparsa yapsın bizi ilgilendirmiyor ancak sokağın ortasına masa sandalye koyup adeta oruç tutanlara nispet yaparcasına yiyip içmek çok garibime gidiyor. Buna bir isim veremiyorum. İmansız desem içim elvermiyor, imanlı desem imanın gereği başkalarına saygılı olmayı gerektiriyor. Sizin anlayacağınız işin içerisinden çıkamadığımdan sizlerle paylaşayım dedim. Kim ne isterse yapsın umurumda değil ama kamuya açık alanlarda insanlara nazire yaparcasına sigara içmenin, yemek yemenin ahir zaman alametinden başka bir şey olmadığını düşünmekteyim. Konuyu çok da uzatmak istemiyorum çünkü herkes kendi hesabını Allah’a verecek ama topluma örnek olmak adına başkalarına saygılı olmak da çok önemli diyerek konu başlığımıza geçmek istiyorum.
Daha önceki yazılarımda seçimlerle ve listelerle ilgili kanaatlerimi beyan etmiştim. Siyaset yapan insanlar listelerin nasıl yapıldığını, parti genel merkezlerinin kriterlerini, adamı veya parası olanların bu kriterleri nasıl yerle bir ettiklerini bilirler. Bu seçimin diğer seçimlerden biraz daha farklı ve zor bir seçim olduğunu da defalarca yazdım. Zorluğu, iktidarın yirmi yıldan fazla bir süre ülkeyi yönetmesi sonucunda yıpranması, genç neslin farklı beklentilerinin olması ve ekonomik sıkıntılar da olduğu muhakkak. Olaylara objektif ve tarafsız gözle bakmak gerekirse burada aslolan vatandaşın tercihidir. Eskiden sağ sol, bir de merhum Erbakan’ın hepsi bir yana milli görüş bir yana dediği siyasal islam vardı. Şimdi durum o kadar enteresan bir noktadaki anlatamam. Solun en ucundaki bir partiyle sağın en ucundaki bir parti ittifak edebiliyor. İslamcısıyla liberali, solcusu, bölücüsü beraber olabiliyor. Sizin anlayacağınız ölçü, mizan, dava, ideal hak getire, herkesin tek derdi ya iktidarı devirmek ya da iktidardan nemalanmak. Başka bir ideali olanına rast gelmedim desem abartmış olmam.
Milletvekili listelerinin açıklanmasına iki gün gibi kısa bir zaman dilimi var, bu konuda herkes liste toto oynamaya devam ediyor. Ankara kulislerinden gelen bilgiler an be an değişiyor. Bir bakmışsınız falan bakan liste başı, bir bakmışsınız o gitmiş başkası gelmiş, on dakikada on senaryo, beğen beğendiğini al. Ancak her şeye rağmen şu bir gerçek, AK Parti sahayı iyi etüt etmiş olmalı ki bakanlarını büyükşehirlerde liste başı yapacak. Bunu Cumhurbaşkanı zaten ilan etti. Bu minvalde Süleyman Soylu Samsun’dan liste başı olur gibi duruyor. Ancak Soylu ısrarla İstanbul 2. bölgeyi istiyor, bakalım ne olur. Çiğdem Hanım da Ankara'ya konulmak isteniliyor ancak kendisi ısrarla Samsun'u istemekte. Vezir Hazretlerinin de o listede olacağını daha önce yazmıştım, nedenini de belirtmiştim. Doğruyu konuşmak gerekirse Mustafa Demir bu şehre az hizmet etmedi. Köylerde betonlanmamış yol kalmadı, şehir merkezinde yaptığı otoparklar çok büyük ihtiyaçlardı ama inadının bu icraatların topluma anlatılmasının önüne geçtiği bir gerçek. Vezir Hazretleri yapmadığı icraatları bu topluma anlattı, Mustafa Demir ise yaptığı icraatları bu topluma anlatamadı, aradaki fark bu. Benim Vezir Hazretlerini ne kadar sevip sevmediğimi beni tanıyan herkes bilir ama bu gerçekleri de görmezlikten gelemeyiz.
Gelelim Kayınçoma. Yukarıda saydığım isimlerin olduğu bir listede sahaya kimler inecek, kimler efor ve para harcayacak diye bir soru sorsanız bu şehirde herkes onun adını verir. Bunu biz biliyoruz da AK Parti Genel Merkezi bilmiyor mu? İşte bu nedenledir ki kayınçom da o listede olur diye düşünenlerdenim. Bunların dışında listede kimler olur derseniz; iç bölgeden bir ismin mutlaka olması lazım. Hatta Bayburt, Gümüşhane bölgesini temsilen Mustafa Seven de o listenin bir yerinde olabilir diye düşünmekteyim. Diğer partilerde durum ne olur derseniz, yeni gelen kulis bilgilerine göre; ilk üçte Erhan Usta, İmren Nilay Tüfekçi ve Ahmet Karkucak isimleri zikredilmekte. Bedri Yaşar ile Ömer Süslü'yü ne yaparlar bilemiyorum. CHP'ye gelince; durum çok karışık, sadece kendi partisi değil ittifak partileri de işin içerisinde olduğundan durum son güne kadar netleşmez, o yüzden bir şey söylemek zor. Sanırım matlup hasıl oldu. Pazar akşamı her şey ortaya çıkar. Allah şehrimiz için hayırlısı neyse onu nasip etsin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.