ÇANAKKALE Savaşı sırasında yazılan mektubun hikayesini anlatan ‘Son Mektup’ filminin gösterimi dün akşam Kanyon Alışveriş Merkezi’ndeki Cinemaximum'da yapıldı. Türk sinema tarihinin en yüksek bütçeli yapımı olduğu belirtilen filmin yönetmenliğini Özhan Eren yaptı. Başrollerini Tansel Öngel, Nesrin Cavadzade, Hüseyin Avni Danyal, Bülent Şakrak, Barbara Sotelsek'in paylaştığı “Son Mektup”, 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünü olan yarın vizyona girecek.
EREN: BÖYLE BİR ZAFER İÇİN 3-5 FİLM, DENİZDE DAMLA MERTEBESİNDE
Filmin senaryosunu yazan ve yönetmenliğini yapan Özhan Eren, şunları söyledi:
“2 yıl kadar senaryosu sürdü. Ondan sonra, sonraki 3 yıl kadar yapım tasarım. Uçaklar, gemiler onların bilgisayar efekti çalışılması sürdü. Son iki senedir ise çekimler. Türk sinemasında belki ilk defa iki seneye yakın süreyle görsel efekt sahneleri yapıldı. İnanın 13 aylık çekimimiz dahil. Ekip olarak bütün arkadaşlarımla çok gayret gösterdik. Bir tek şey hedefledik. 101’inci yılında Türk sinemasına, üzerinde çok çalışılmış çok emek verilmiş yeni bir film kazandırmak. İnşallah bunu başarmışızdır. Zannediyoruz ki çok Çanakkale filmi yapıldı. Hayır böyle büyük bir zafer için 3-5 tane film, denizde damla mertebesindedir. Keşke çok daha filmler yapabilsek. Her sene daha fazla gayret göstererek daha fazla emek harcayarak, daha iyi filmler yapacağız. Hiç endişeniz olmasın. Bizim filmimizin diğer Çanakkale filmlerinden farkı, konu itibariyle 18 Mart Deniz Zaferi'yle sonuçlanan tarihsel kesitin ele alındığı hikayesidir. Tek farkımız odur. Bizden sonra yapacak olanlar, çok daha iyisini yapacaklardır.”
NİHAL HEMŞİRE ÇOK FEDAKAR, ÇOK CESUR
”Ben Nihal hemşireyi oynuyorum" diyen filmin başrol oyuncularından Nesrin Cavadzade de şöyle konuştu:
"24 yaşında gencecik bir hemşire. Tüm ailesini Balkan Savaşı’nda yitirmiş ama yine gönüllü olarak Çanakkale Savaşına katılmayı seçen kadın. Çok fedakar, çok cesur. Savaşın ilk zamanlarından birinde, tüm ailesini yitirmiş Fuat adında küçük bir çocukla yolu kesişiyor. Onu himayesi altına alıyor. Ona annelik yapmayı seçiyor. Bir nokta da Tansel Bey'in oynadığı Salih Yüzbaşı, Nihal hemşireye hem destek oluyor. Hem de çok satır arası yaşanan bir aşk doğuyor.”
HER BİRİ AYRI BİR KAHRAMAN
Filmde, Tayyareci Salih Ekrem Yüzbaşı rolünde oynayan Tansel Öngel de, “O tarihte hava kuvvetlerimiz yok. Çok iyi eğitimli bir subayı oynuyorum. Çok zor şartlarda savaşılıyor. Her biri ayrı kahraman, her biri ayrı bir deli. Çünkü kahraman olabilmek için bence deli olmak lazım. İşte o kahraman delilerden biri, Nihal hemşireyle yolları kesişiyor. Koskoca bir savaşın içinde insana duygularını, kendilerini hatırlatan sıcacık bir aşkı yaşıyorlar” dedi.
ZARA: UMUT VE MUTLULUK VERİCİ
Filmi izleyemeye gelen türkücü Zara, “Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü yılında böyle bir film yapılması çok umut ve mutluluk verici oldu. Bize büyüklerim der ki, 'Tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını başkaları çizer'. Tarihimiz çok önemli. Şanlı geçmişimiz, şanlı ecdadımız. Ne mutlu onları yad eden böyle güzel insanların varlığına” dedi. Filmde yeğeninin oynağını belirten Belkıs Akkale ise, “Son zamanların en büyük bütçeli Çanakkale filmi. Çanakkale Zaferi’nde bu toprak için can veren tüm şehitlerimizi ve Atatürk’ü yad ediyorum” dedi.
MUAZZEZ ERSOY: GÜZEL BİR FİLM, GÜZEL BİR ÇALIŞMA
Sanatçı Muazzez Ersoy “Güzel bir film güzel bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Bu filmde gözyaşlarımızı tutamayacağız. Bu filmde O günlerde yaşanan acıları mücadeleleri bir zaman makinesinden geçmiş gibi yaşayacağımızı düşünüyorum” şeklinde konuştu. Filmde geçen ve söz müziği Özhan Eren'e ait ‘Sonsuza Kadar’ şarkısını seslendiren Yonca Lodi, “Bu şarkıyı ilk dinlediğim andan itibaren tüylerim diken diken oldu. Müthiş bir şarkı müthiş sözler. Uzun zamandır bu şarkıyla yaşıyoruz. Bu şarkı görücüye çıktığını için de çok mutluyum” dedi. Filmin oyuncuları, birlikte hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra oynadıkları filmi davetlilerle birlikte izledi.
FİLMİN KONUSU
Türk sinema tarihinin en yüksek bütçeli yapımı olduğu belirtilen “Son Mektup”un konusu şöyle:
“Avrupa’da 1914'te 1. Dünya Harbi’nin başlamasından kısa bir süre sonra Türkler de kendilerini harbin içerisinde bulurlar. Harpte Almanya ile beraber hareket eden Osmanlı İmparatorluğu tarih sahnesinde son yıllarını yaşar. O günlerde gönüllü olarak Çanakkale’ye giden ve orada tanışan Pilot Yüzbaşı Salih Ekrem ile Nihal Hemşire, bir yandan vazifelerini yerine getirmek için koştururken, diğer yandan da Fuat isminde kimsesiz bir çocuğu korumak için birlikte mücadele etmeye başlarlar. İngilizlerin bir hava baskınında Salih Yüzbaşı’nın ona yardımı sayesinde kurtarılan kimsesiz çocuk Fuat, Nihal hemşirenin kanatları altına sığınarak Salih Yüzbaşı ile Nihal’in daha da yakınlaşmasına vesile olur. Bu beraberlik kısa sürede 'harp şartlarında dile getirilemeyen' büyük bir aşka dönüşür. 18 Mart tarihine kadar süren çatışmalarda Salih Ekrem Yüzbaşı, Nihal Hemşire, Nusrat Mayın Gemisi’nin Kaptanı Hakkı Yüzbaşı, Doktor Ragıp Yüzbaşı ve Erika Hemşire bir yandan bütün gayretleri ile vatan müdafaasına koşarken, diğer yandan da ayrılmaz dostluklar kurarlar.” (DHA)