Son Otobüs Kalkmadan
Toplum ahlaki değer olarak nereye koşuyor, daha düne kadar toplumda açıktan yapılamayan ne varsa hepsi gözler önüne serilmiş. Onları görerek yetişen bir gençlik var geride, herşey bu kadar ön planda iken, bu gençlere neler oluyor diye sorgulamak komik bir görüntü oluşturmaktadır.
Uyuşturucu kullanan sanatcıların ekranlarda boy göstermesi, uyuşturucu kullanan bireyin anti sosyal kişiliğinin bir dizi film veya filmde ön plana çıkartılması, yada figüran dahi olsa sahnede görülmesi. Gelişme döneminde arayış içinde olan gençlerin yönlendirilmesinde çok etkin olduğu, değişik araştırmalarda kanıtlanmıştır.
Bir seçim dönemi geride bırakıldı, o dönem içerisinde her parti liderinin mitinglerde yapmış olduğu konuşmalar ekranlara yansıdı. Bu mitinglerin hiç birinde, yozlaşan bir kültürün, çöken bir ahlak yapısının nasıl düzeltileceği konusunda tek kelime edilmemiş, bunun yerine asgari ücret, emeklilik maaşı, mazota yapılacak indirim vaatleriyle gündem oluşturulmuştur.
Televizyonlar evlerde canlı bombadan farksız, bir zamanlar Amerikan filmleri ve Brezilya pempe dizilerinden geçilmezken toplumun gelişmesine katkıdan çok zararı olan Türk dizileri furyası başladı ki, ne ahlak ne kültür kimsenin umurunda değil.
Hangi dizi filmi izleseniz aile yapısını yıkacak olan tüm oluşumlar içinde, aileye eş nasıl aldatılır resmen anlatılıyor. Saçma sapan yarışma, evlilik programları cabası. Kimse bunların kontrol altına alınması için mücadele etmiyor.
Sabah kuşağında magazin programında bir ünlü şarkıcı(!) nın aşk hayatı üzerine bir sohbet var. Programı sunan bayan kollarında, boynunda, sık sık ekrana getirilen bacaklarında ki rengarenk dövmeler ile ekranda boy gösteriyor. Yanımda 6 yaşında kızım oturuyor,’’ baba bende böyle yapmak istiyorum ‘’dedi. Sosyal medyadan yayınlanacağını düşünmeden yorum yaptım. Sunucunun bu durumunun iyi örnek teşkil etmediğini yazdım. Aradan saniyeler geçmeden adım okundu. Kadın ekrana bakarak. ‘’Bayram bey bu tercih meselesidir, insanların tercihlerine saygılı olmayı öğrenmelisiniz’’ dedi. İkinci yorumumda ‘’ Hanım efendi yanımda 5 yaşında çocuk var ve aynı dövmelerden istiyor ne söylememi istersiniz’’ dedim. Bunu da okuyup cevapladı, fakat bu kez daha bir sorumluluk sahibi olarak, ‘’ Ben bunları yaptığıma pişmanım , çocuklara bunun zararları hakkında bilgi verilmelidir’’ dedi. Siz istediğiniz kadar çocuğa o dövmenin zararlı olduğunu anlatın o ekranda gördüğünü beynine yazmıştır.
Bu ülke yıllarca Amerikan film endüstrisinin kültür emperyalizmine bağımlı hale getirilmiştir. Her dizi vaya filmde, o ülkenin bayrağı, kilisesi, her yerde karşımıza çıkan haç işareti ile beyinlerimize iyiliğin sembolü nurani rahip profili işlenirken, ülkemizin kısıtlı şartlarla yapılmış sinema filmlerinde ise vatanını satan, kara ve kirli sakallı, her olumsuzluğun başında mutlaka olan bir imam görüntüsü ile halk din görevlilerine karşı ön yargılı hale getirilmiştir.
Okullarda öğrencilerin durumu içler acısı hale gelmiştir, öğretmenlerine karşı saygıdan ziyade onlara hükmetmeye çalışan profiller oluşmuş, öğretmenine el kaldıracak kadar terbiyeden uzak bir gençlik oluşmuştur bu muhteşem okul ve geleneklerimize uymayan taklit diziler sayesinde.
Bir toplu taşıma aracına binin, gençler otururken, yanı başlarında ayakta duran yaşlıları hiç umursamadıklarını göreceksiniz. Sokaklarda, trafikte en ufak bir problemin ölümle sonuçlanan kavgalara nasıl dönüştüğünü her akşam ekranlarda görmekteyiz, kimsenin kimseye tahammülü ve saygısı kalmamış.
Devleti yönetenlerin, toplumda oluşan bu ahlaki çöküşe bir an önce müdahil olmaları gerekmektedir. Ve unutulmamalıdır ki, toplu taşıma aracında yanı başında duran yaşlıya saygı göstermeyenler, yarın bir anne,bir baba ve bir öğretmen olacaktır. Bu yozlaşma devam ederse o toplu taşıma araçlarında genci gören yaşlıların yer vermek için ayağa kalktıklarına şahit olacağız.