Hayatımız boyunca birden fazla sınava tabi tutulduk. Bazen manevi bir sınav bazen bir dünyevi bir sınav oldu. Eğitim adına yapılan sınavlar kimi zaman hüzünlü bir sınav sonucu sunmakta kimi zaman gayretle çalışan öğrencinin tebessümlü sonucunu sunmakta. Düşünüyorum aynı zaman da bir eğitimci kimliğimle izliyorum olanları sonra şu ayrıntıyı fark ediyorum ‘‘sonuçlar açıklanıyor ama mutlu olan insan sayısı çok az’’ ve kalemi elime alıyorum…
Neden diye sormaya başlıyorum kendime ve sonuç gayet açık bir şekilde beni buluyor. İnsanlar başkaları için kendisi olmaya çalışıyor yani ailesi ve akrabaları istedi diye bir FEN LİSESİ kazanan bir bireyle ailesi ve çevresi istedi diye üniversitenin bir bölümünü tercih yapan bireyler nasıl mutlu olabilir ki?
Başkasının tasviri ile var olan kimlikler her zaman yok olmaya mahkûmdur. Örneğin doktor olan bir insanın içerisinde insan sevgisi yok ise yapmış olduğu sınav başarısı sadece maddi karşılık olarak var olur insanlık sayfasında ve bir suç makinesi olabilme oranı gayet yüksektir. Baksanız insanlığın yaşamı için var olan bir meslek kimi zaman sevgisiz yapılırsa bir tehlike olabilir.
Bazen insanlara sosyal olanaklar sunulmalı ve kendi kimliklerini tasvir ederek mutlu olmayı denemeli. Gerçekten de mesleki kariyerin mutluluğunu hissetmeli ve sonuçlarla mutlu olmalı. Bir öğrenci misali yaşamalı hayatın her aşamasında birey. Hayatın seçeneklerinde zaman zaman bir iş seçimi zaman zaman bir eş seçimi zorlar bizi burada önemli olan nokta kendini tanıyarak tercih yapmalı insan. Aslında önemli olan nokta nedir biliyor musunuz? Bir öğrenci sınava girdiği zaman sadece kendi bilgi ve beceriyle cevaplar soruları. Doğruluk değeri ise karşı tarafın genel cevaplarıyla uyuşuyorsa doğrudur.
Hem lise hem de üniversite tercihlerinden örneklerle açıklamak daha sağlıklı olacak. Lise tercihlerinde genel bir doğruluk kararı vardır hem sosyal olanaklarıyla mutlu olup hem de akademik olanaklarıyla seni bir üst aşamaya taşıyabilen kurumlar doğruluk olarak büyük bir önem atfeder.
Üniversite tercihlerinde de akademik bir birikim sunabileceği kadar sosyal deneyimler sunum hayata hazırlayan okullar tercih sebebi olmalıdır. Bölümler vermiş olduğu eğitim ve öğretimlerle tıpkı bir nehirden akan suya benzemektedir. Bir su ne kadar durgun olursa olsun mutlaka bir yaşam kaynağı olmaktadır. Üniversiteler de okunan bölümlerin toplumda bulunan mesleki tanımları kadar bireysel gayretleri de önemlidir.
Örneğin okuyacağımız bölümlerin mutlaka akademik kadroya ihtiyaç duyduğunu unutmamalıyız. Ve mutlaka sosyal olanaklarını yeniden toplumda oluşturmalıyız. Unutulmamalıdır ki hayat boyu öğrenci kimliğine bürünmüş insanlar kendilerini yenilerek her zaman zirvede var olmaya kural bilmiştir.
Hani demiştik ya iş ve eş seçimi diye iş olanaklarının sonuçları mutlaka eş seçiminde de kendini hissettirmektedir. Bazen araştırmalar sevginin eş seçiminde aksayan yönlerini sunsa da ama unutulmamalıdır ki sevgi bir güneş misalidir zaman ve şartları oluşunca daha çok yararlı olur. Güneş sabaha ısı kaynağı, geceye ışık kaynağı olmaktadır. Burada önemli olan sevginin gücünü yerinde ve zamanında kullanmaktır. Başkasının veya ailesinin onayını ile sevgisiz yürüyen bir eş tercihi ne kadar mutluluk getirebilir gelecek yaşamımızda.
Eğer var olmak istiyorsa mutlu olmak istiyorsa birey bazen sevginin gücüne inanmalı ve kararlı adımlar atmalıdır. Hani ifade etmiştik ya başkasının tasviri ile var olan kimlikler mutlaka yok olmaya mahkûmdur diye işte burada ‘‘okul, iş ve aile’’ tercihlerinde geleceği görmeli ve kendimizi ona göre tanımlamalıyız ki hayat içinde var olalım.
Birçok satır yazabiliriz hatta birçok tartışma konusunu dahi oluşturabiliriz ama önemli olan ‘‘sonuçların farkındalığını’’ hissederek bireyin ona göre yaşamayı tercih etmesidir. Üniversite de olsa, meslek seçimi de olsa ve hatta eş seçimi de olsa hayat içindeki güzelliklergörülmeli vebunların sonuçlarıyla mutlu olunmalıdır. Başkasının tasvirine değil kendi gerçekleriyle var olmayı başarmalıyız. Sevmeyi ve mutlu olmanın anahtarını fark etmeliyiz. Kendi geleceğimiz için kendimize rehber olmalıyız ve rehberliğin güzel yüzünü hissederek ona göre yaşamalıyız. Doğru rehberlerle karşılaşmanız dileğiyle….