Sorumsuzluk
Sınır bölgesindeki bir köyde , termal kamerada görülen bir hareketlilik üzerine faaliyetin olduğu eve gittik. İki adet elektrikli soba ile evin ısıtıldığını ve banyoda bir varilin içine bırakılan iki metalin, elektrik tellerine bağlanması suretiyle sürekli sıcak su sağlandığını gördük. Diğer evlerinde bundan farksız olmadığı biliniyordu. Bölgede kaçak elektrik kullanımı çok yüksekti. Devlet o bölgenin insanını kazanma adına bir çok şeye göz yummaktaydı. Köyün elektriği ödeme yapılmadığı için kesilse halkın ilk yapacağı şey elektrik dağıtım şirketine saldırmak olacaktır. Örnekleri bu yıl içerisinde dahi yaşanmıştı.
Güneydoğunun bir çok yerinde elektriğin bu şekilde kullanımın yanı sıra ,özellikle İran ve Irak sınırında akaryakıt kaçakçılığı hat safhada olduğundan at ve katır ile yapılan kaçakçılığa nallı boru hattı adı verilmektedir. Devlet bu kaçakçılıkları bilir, iç politika gereği üzerine fazla gitmez, müdahale edilerek yakalanan malzeme devede kulak misalidir. Yakın zamana kadar da Van-Hakkari yolunda ki kontrol noktasında, kaçak malzemenin halk tarafından satılması için tek çift plaka uygulaması ile, devletin halkı kazanma adına göz yumduğuna da şahit olmuştuk. Devlet göz yumdukça onlardan ilginç tekliflerde dillendiriliyordu,'' devlet bize müsaade etsin, at başı devlete para verelim'' gibi.
Her şeyi devletten bekleyerek hayatını sürdüren bir topluma, demokrasi adıyla yaklaşırsanız sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız. Siz verdikçe onlar daha fazlasını sizden isteyecektir. Ne zaman vermeyi keserseniz o zaman onların direnişi başlayacaktır. Bunun altında sosyolojik nedenlerin dışında bir çok nedeni daha bulmak mümkündür. Rahat yaşamak için devleti rahatsız edebilecek zihniyette olan insanların en kolay kullanacakları alan devlete isyandır.
Devlete isyan ettiği gösterilen kalabalığın içerisinde bir takım örgüt üyelerinin , zorla eyleme getirilenlerin de olduğu gibi, toplum psikolojisi gereği ne yaptığını bilmeden, bilinçsizce devlete direnenlerde bulunmaktadır. Kontrol altında tutulan bu kalabalıkların, milletvekili olmuş kişilerce devlete karşı kullanılması gariplikleri ve kutuplaşmayı gözler önüne sermektedir. Olay tamamıyla sınırlarımız dışında gelişirken sorumsuzluk örneği teşkil eden sokağa çağrı, düşüncesi tamamıyla devlete isyan etmek demektir. Bu çağrıyı savunan bir parti başkanı ; O çağrının arkasındayız ,O çağrıyla birlikte koalisyon uçakları IŞİD'i Kobani'de vurmaya başladı. IŞİD'e karşı savaşmak için on binlerce gencimiz var, onları orada tükürüğümüzle boğarız diyerek söylemlerinin ardına saklanmaya çalışırken, aslında başını kuma gömerek saklandığını sanan deve kuşunun durumundan farklı bir durum değildir.
İhanetin belgesi adı bu söylemle anılsa bu benzetmede hata yapmış olmayız, bu sözleri duyan bilinçsiz sokağa çıkmış toplum daha çok yakıp yıkmanın peşinde olacaktır. Bu ateş daha fazla büyürse, her şeyi devletten bekleyen bu toplum yine devlete el açacaktır,'' Bize yardım edin'' diye.
Devleti hiçe sayarak,çevre devletlerde ki otorite boşluğundan yararlanıp, Türkiye, İran ,Suriye ve Irak üzerindeki halkların birleştirilmeye çalışılması ve bu siyaset üzerinden kendi devletine karşı direnmeye çalışmak hiçbir aklı selim düşünen insan için mantıklı değildir.
Osmanlı döneminde ve cumhuriyetin kurulmasından sonra bu bölgelerde başlayan isyanların hepsi bir sene içerisinde bastırılmışken, pkk adı altında başlatılmaya çalışılan bu terör hareketinin otuz seneden fazla sürmesi , devletin bu konuda yetersiz kalmasını göstermektedir.
Devamlı bölgede kanayan bir sorunun kaşınması sonucunda, adı geçen devletlerden koparılacak olan toprakların, İhanetler ve entrikalar sonunda birleştirilmeye çalışılacak olması bölgeye sadece kan ve göz yaşından başka bir şey getirmeyeceği aşikardır. Bölgede ki olaylar ile ülkesi içindeki kargaşanın fitilini düşünmeden ateşleyen bu beyinlerden, bu coğrafya üzerinde ne kadar kan akacağını düşünmeyi beklemek gariplik olur.