AK Parti Samsun Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Hakan Altıntaş yaptığı açıklamada; “AK parti cumhuriyet döneminde el uzatılmayan ve kamu alanından tamamen dışlanan bütün kesimlere el uzatarak devletle toplumu barıştırmıştır. Hiçbir dönemde devletin bu denli toplumla barışması mümkün olmamıştır. Ak parti toplumun bir kesimini diğerine tercih eden bir tutum almamış ve bütün toplumu kucaklamıştır.”dedi.
Altıntaş konuşmasına şöyle devam etti. “Muhafazakârlarla barışma: 2002’den önce muhafazakârlık kamu alnında istenmeyen bir durumdu. Başörtülü insanlar kamu binalarına özellikle üniversitelere giremediği gibi, örtülü insanların kamu hizmeti sunması yasaktı. Hatta başı açık devlet memurları dışarıda örtülü de olsalar takip edilerek haklarında disiplin soruşturmaları açılıyordu. Milletvekili sıfatı kazanmış Merve Kavakçı alkışlarla ve yuhalamalarla meclisten atılmış ve milletvekilliği düşürülmüştü. Üniversitelerden başı kapalı öğrenciler atıldılar, kamu görevlilerinin eşleri örtülüyse (askerler gibi) soruşturma geçirdiler. Dindarlar geri ve yobaz olarak damgalandılar. 2001 öncesi tam olarak toplum dindarlıktan soğutulmaya çalışılıyor ve dindarlık gizleniyordu. Dini öğrenim yasaklanmış ve camilerde kuran eğitimi yaz dönemlerinde bile yasaklanmıştı.
• AK Parti kamu alanını muhafazakârlara açtı
• Dindarlık suç olmaktan çıktı dindarların aşağılanması sona erdi, en azından resmi devlet söylemi dindarları ötekileştirmekten uzaklaştı.
• Üniversitelerde başörtüsü serbest bırakıldı.
• Devlet memurluğunda baş açma zorunluluğu kaldırıldı ve türbanlı vatandaşlar arasından kamu görevlileri atandı ve başörtülüler memuriyet hakkı kazandılar.
• HSYK, ve YÖK’e başörtülü üye atandı
• Mecliste başörtülü ak parti vekiller katıldı
• Dini öğretim serbestleştirildi
• Kuran kursuna giden öğrencilerin burka yasaklanmasını devlet kuran kursuna giden öğrencilerin ücretlerini ödeyerek kuran eğitimini teşvik etti
Alevilerle barışma: ak parti alevi kurultayları düzenleyerek Alevileri dinledi ve sorunların çözümü için resmi muhatap oldu.
Azınlıklarla barışma: azınlıklar imparatorluk mirası olarak görüldü ve 2001’e kadar süren kompleksli politikalar terk edildi.
• Azınlıkların ruhban okulları açmalarına izin verildi
• Azınlık vakıflarına ve azınlıklara ilişkin mallar AK parti zamanında iade edilmiş ve azınlık mallarının gaspı sona ermiştir.
• Hiçbir hükümet döneminde göze alınamayacak ölçüde azınlıklar korunmuş ve azınlıkların toplumsal barışa katılmaları sağlanmıştır
Kürtlerle barışma: Devlet silahlı terör örgütüyle 1984 Eruh baskınından bu yana mücadele etmektedir. Bu mücadelede her zaman askeri inisiyatif belirleyici olmuş ve 2001’e kadar doğu bölgelerinde ilan edilen olağanüstü hal ile terörle mücadele edilmiştir.
Bu süreçte devlet hukuk dışına da çıkmış, faili meçhul cinayetlere devlet görevlileri karışmıştır. Terörle mücadele süreci kanlı geçmiştir, PKK Kürtleri öldürerek devleti zorlamaya çalışmış ve güvenlik güçleri terörle savaşırken yine Kürtler zaman zaman devlet şiddetine uğramıştır. Terör ortamında suçluyla suçsuzun ayırt edilmesi zorlaştıkça doğu bölgelerinde PKK devleti şiddete zorlayarak halkın devletten soğumasını amaçlamıştır.
• AK Parti iktidara geldiği gün olağanüstü hali kaldırmıştır.
• Kürtlerin kültürel hakları insan hakları temelinde geliştirilmiştir.
• Kürtçe yayın, Kürtçe konuşma ve yazma, Kürtçe şarkı söyleme, Kürtçe propaganda, Kürtçe yer isimlerine izin verilmesi, Kürtçe propaganda, TRT’de Kürtçe yayın, özel okullarda Kürtçe eğitim vs gibi haklar verilmiştir.
• AK Partinin bu açılımları onda terör sorununu çözecek umudun doğmasına neden olmuştur.
• Nitekim çözüm süreci akil adamlarla başlamış, devletin çözüm sürecinde rol alan komisyonlar hakkında suç isnat edilemeyeceği yönündeki kanuni düzenlemesiyle de, bu süreç yasal bir sürece dönüşmüştür.
• Çözüm sürecinin olumlu sonuçları görülmeye başlamış, bu gün en az iki yıldan beri çatışma ve ölüm durmuştur. Barış süreci Kürtler arasında şiddet hareketlerinin sorgulanmasına ve Kürt siyaseti içinde barışçı ve şiddet karşıtı yeni eğilimlerin doğmasına neden olmuştur.
Roman açılımı: ak parti hükümetleri dışında roman topluluğunun sorunlarına ilişkin resmi ilgi cumhuriyet tarihi boyunca gelişmemiştir