Son günlerde herkesin konuştuğu konulardan birisi de sosyal medya yasası olunca acaba nasıl bir yasa çıkacak diye merak etmedim değil. Zira bizim gazetecilik mesleğinde her yazıp çizdiğimizin hesabını acımasızca vermekteyiz. Sadece yazıp çizdiğimizin de değil yazdığımız yazılara, yaptığımız haberlere yapılan yorumların dahi hesabını vermekteyiz. Mevcut yasalara göre adam yaptığı yorumda birisine hakaret etmiş ise siz o yorumu onayladıysanız size de ceza verilmekte. Basılı gazetede çıkan haberlerle ilgili mahkemeler bir yana internette yayınladığınız gazete haberleriyle ilgili mahkemeler bir yana. Sizin anlayacağınız biz bu güne kadar sadece basılı gazetede çıkan haberlerden değil, internette çıkan haberlerden de yargılandık, ceza aldık ve bedel ödedik. Şimdi çıkarılmak istenen kanunun bundan farkı ne anlamış değilim. Sadece sosyal medyada yapılan haberler veya yorumlarla ilgili farklı bir yasa çıkacaksa ona bir şey diyemiyorum ama şu anda zaten internet sitelerinde çıkan haberlerle ilgili gerekli yasal yaptırımlar fazlasıyla var. Bunlara ilaveler yapmak ne anlama geliyor anlamış değilim.
Üzülerek ifade etmek gerekirse ülkemizde basın her yönüyle çok zor durumda. Bir yandan ekonomik sıkıntılarla boğuşan basın camiasının diğer yandan da fikir özgürlüğü noktasında değil uygar ülkeler seviyesine gelmesini tam aksine üçüncü dünya ülkelerinden dahi geride olduğunu söylersek abartmış olmayız. Neden böyle söylediğime gelince; bırakın normal köşe yazınızdaki eleştiri hakkınızı istediğiniz gibi kullanmayı, hikâye anlatsanız dahi birisini ima ediyorsun denilerek rahatlıkla ceza yiyebiliyorsunuz. Örneğin bizim Tarihi Amisos Kenti hikâyelerimizi mahkemeye verip de burada bahsedilen kişi benim diyerek bizden tazminat kazananlar dahi oldu. Kaldı ki biz o hikâyelerin başına, ‘Bu yazıda bahsedilen hikâye kahramanlarının gerçek hayatla kimseyle ilgisi yok’ dememize rağmen aklı evvel biri çıkıp; ‘Hayır efendim yazıda bahsedilen kişi benim vasıflarıma çok uymakta’ dediği an yandı keten helva. Bir ülkede fikir özgürlüğü yoksa insanlar düşüncelerini rahatlıkla ifade edemiyor iseler emin olun o ülkede yaşanmaz. Hele hele hukukun üstünlüğü ilkesi uygulanmayıp kişiye göre ya da iktidar, muhalefet ayırımı yapılırsa iş içinden çıkılmaz bir hal alır.
Gerek köşe yazılarımızdaki tenkit üslubumuza gerekse haberlerdeki eleştirilerimize alışan okurlarımız zaman zaman neden eskisi gibi sert yazılar yazmıyorsunuz diyorlar ve kendilerince de haklılar. Ancak son on üç yılda haftanın üç gününü mahkemelerde geçirmiş ve beş yüz bin liranın üzerinde tazminat parası ödemiş bir gazeteci olarak şunu açık ve net söylemek isterim ki artık tazminat ödemeye niyetli değilim. Çoluğumun çocuğumun rızkını heba etmeye gerek yok. Neden gerek yok derseniz; zaten eleştirdiğim insanların büyük bir kısmı ya siyasi mevta oldu ya evine çekildi ya da etkisiz eleman haline gelip yılkı atları gibi ortalıkta dolaşmaktalar. O nedenle eleştirecek adam da kalmadı desem yeri var. Diyeceksiniz ki ‘Bazılarının her gün eleştirdiği siyasetçiler var, siz neden onlara yüklenmiyorsunuz?’ Ben sıramı savdım, şimdi sıra onlarda. Her gün mahkeme evrakıyla karşılaşmanın ne kadar güzel bir iş olduğunu biraz da onlar görsünler. Ben geçmişte yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim, bugün olsa yine aynısını yaparım ancak yaşanan olayları tekrar etmenin de anlamı yok. Hayat öyle çok uzun değil, biraz da para kazanıp hayır hasenat yapmak lazım diye düşünmekteyim.
Muhalif gazeteci olmak kadar güzel bir şey yok. Önüne gelene sallıyorsun, okunma oranların tavan yapıyor, herkes bak ne güzel yazdı diyor. Ancak başınıza sıkıntı geldiğinde de yapmasaydı ahmak adam diyerek gözünüzün yaşına bakmıyorlar. Benim hayat felsefem insanların yaptıkları yanlışları da doğruları da anlatmak üzerine kurulmuştur. Haberin muhatabı ile şahsi sorunum olsa dahi asla doğruyu yazmaktan vazgeçmem. Zira inancımızın gereği de budur, yaptığımız işlerde nefsimizi bir kenara bırakıp olayın doğrusu neyse onu yazmak zorundayız. Sözlerime son vermeden şunu tekrar belirtmek isterim ki fikir hürriyetinin olmadığı ülkelerde yaşamak zindanda yaşamaktan farksızdır. Bir şiir yüzünden cezaevinde yatan insanlar bunu iyi bilmeliler. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.