Sözün bittiği yer tapu !...

Hasan Anayol

Aynı konuda iki kez yazı yazmak adetim değildir.Geçen Cuma günkü “Tapu işlemleri hakkında birkaç sözüm var” başlıklı yazımda ele aldığım konunun ;yeterince anlaşılamadığı veya anlatamadığım kaygısı ile konuya açıklık getirmek zarureti hasıl oldu.

 

Yazımın içeriği ; kimi okurlarımın tebrik ve teşekkürlerine ; kimi çevrelerce de rahatsızlık uyandırdığını söylemeliyim.

 

Tesadüf bu ya !.O Cuma günü ,yani yazımın yayınladığı gün , Kutsal bir mabedin avlusunda Tapu dairesinin üst düzey yöneticileri ile karşılaştık.Ayaküstü konuya ilişkin görüşlerimizi birbirimize aktardık.

”Niyetimin üzüm yemek” olduğunu , kurum çalışanlarını hedef almadığımı ,hele hele bürokrasinin içersinden gelen bir kişi olarak,hiç kimseyi töhmet altında bırakacak kastın olmadığını izah ettim.

Benim için bir kurumun ,Kamuoyu önünde  kurumsal kimliğine ve o kurumda çalışanlara yönelik olumsuz imaj tespitinde bulunmam söz konusu olamaz.Ancak kurumların Kanunların uygulanmasından kaynaklanan -hatalı işleyiş ve çalışma koşullarına dair -olumsuzlukları dile getirmem ,bırakınız bir aydın olarak ,sıradan hizmet alan bir vatandaş olarak hakkım olduğuna inanıyorum.

Ve yazımda samimiyetle “söylediklerimin” virgülüne /noktasına kadar arkasındayım.

 

Neydi söylediklerim : Belgelerin tekrar tekrar istenmesi...Fotoğrafların istenmesi....Vergi ve harçların kurum içinde alınmaması....

Bakınız ; daha iki /üç gün önce ,Pasaport almak için İl Emniyet Müdürlüğü"ne gittim.Parmak izinden,fotoshop ,harcından pasaport cüzdanına kadar , pasaport harç parası da dahil topu topu yarım saat içinde ,üstelik bir Maliyeci" nin de görevlendirildiği Kurumda çetrefil işlemin bitirilmiş olması taktire şayandır.

Tapuda neden olmasın.Neden bilişim teknolojisinin imkanlarından yararlanılmasın !..Benim “söylemek istediğim” sorunlar /yaşanan sıkıntılar devam etmesin,çözüm üretilsin istedim. Yani “üzüm yemek” istedim.

Nitekim çok değerli Tapu  Müdürleri ve çalışanları ile yaptığımız ayak üstü sohbette ortak bir paydada buluştuğumuz konuları sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Hükümetin son olarak Tapu Kanunu"nda yaptığı yeni düzenlemede Kurumun, bağlı bulundukları sivil inisiyatiflerin görüşlerinin alınmamış olması bugünkü kaos ortamının birincil sebeplerinden olduğunu samimiyetle itiraf ettiler.

Diğer yandan , AB ülkelerinde tapu işlemlerinin “elektronik” ortamda yapıldığı,birkaç gün içinde mülk sahibinin adresine tapusunun  posta ile teslim edildiğini beyan ettiler.

 

Tüm bu güzelliklere bizim insanımız neden  layık olmasın?

 

Kurumun sorunlarını içselleştirir ,çözümsenmesi gizlenir ,yok sayılır,Kanun ve Yönetmeliklerin insan hayatını kolaylaştırıcı ve talep karşılayıcı bir  araç olarak görmezseniz Kurumlar ile vatandaş arasında çatışma kaçınılmaz olur.En masum talepler bile birer zulüm aracı olur.Çalışanların huzur ve güvenilirliği tartışma konusu yapılır.Buna kimsenin hakkı olmamalıdır.

Türkiye Kanun devleti değil bir hukuk devleti olduğunu her yurttaş bilmelidir. İdrak etmelidir.

 

Bakınız çok değerli Atakum Tapu Müdürü"nün önemsediğim kaygılarını dile getirmek istiyorum.

İş yoğunluğundan dertli...Personel azlığından dertli....Maaşların yetersizliğinden,çalışma hayatının zorluğundan,temizlik hizmetlerini yapacak personelin olmadığından Kanuni ve yasal hizmetlere zaman ayırmakta haklı olarak titiz davranmak zorunda olduklarını dile getiriyor.

Mülkiyet hakkının bir yanlışla başkalarına verilmesi,gasp edilmesine göz yumulmasının vicdani sorumluluğunu kimseyle paylaşamayacağını,üstelik ömür boyu ödenecek “maddi zararın tazmini ”noktasında ailelerinin ,çoluk çocuklarının nafakasını da düşünmek zorunda olduklarını samimiyetle ikrar ettiler.

Bir başka önemsediğim değerlendirmesi şuydu. Eğer ,çalışan personelden başka Kurumlara geçiş/nakil için izin verilse dairenin içinin boşalacağını söylemesini çok manidar buldum. Çünkü ,birkaç gün gözlemlediğim kadarıyla Tapu dairesinde çalışan personelin gayretli ,fedakar ve titiz çalışmalarına şahit oldum.Hepsinin  güler yüzlü,anlayışlı ve yönlendirici üslup ve tavırları ,yazdıklarımdan kastımın yanlış anlaşıldığı korkusu ile onları üzmüş olabilir miyim diye kendi vicdanımla hesaplaşmadım desem yalan olur.

 

Yineliyorum.Amacım “üzüm yemekti” asla ve kat"a bağcıyı dövme niyetinde değilim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.