BM'nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa, 11 Temmuz 1995'te Ratko Miladiç'e bağlı Sırp birlikleri tarafından işgal edildi. İşgal üzerine BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, Sırplar'a teslim edildi.
Ayrılık vakti gelmişti, baba eşiyle vedalaşarak kızına iyi bakmasını söylemişti. Meçhule yolculuk başlıyor ve yürekler birbirinden ayrılıyordu, kızını görüp görmeyeceğini bilmeden Sırp kasabın verdiği güvenceye kanmıştı baba. Erkek iki çocuk babalarıyla, kız ise annesiyle onları nakletmek için gelen araçlara bindirilmişti. Kızının elinden sıkıca tutmuş anne, aracın hareket etmesiyle son bir kez evlatlarını görmek arzusuyla dışarıya bakıyordu. Bir müddet yol aldıktan sonra yavaşlayan araçtan dışarı baktığında, küçük oğlunun elleri arkasından bağlı yerde diz çöktürüldüğünü gördü, oğlu çaresizce geçmekte olan araçlara bakarken son kez annesiyle göz göze gelen evlat başını öne eğmişti . Yıllar sonra açılan toplu mezarda, anne evladının başsız cesedini giydiği elbiselerden teşhis eder.
Avrupa'nın ortasında Müslüman katliamıydı Srebrenitsa, kendine sığınan halkı Sırplara teslim eden Hollanda'lı komutan ile Sırp komutan masa başında gülerek kadeh tokuşturuyordu teslimat sonrasında. Sonra ölüm olup yağmıştılar silahsız insanların üzerine, elleri arkadan bağlı erkekler yüzleri kan içinde açılan kuyuların başına geliyor. Belli ki ölümü tatmadan önce işkenceye maruz kalmışlardı, ve ağzında sigarayla Sırp cani onlara ateş ediyor.
Bir baba düşünün, eşi ve evladı ondan ayrılırken çaresizliği yaşıyor. Erkek evlatlarıyla Sırp kasabının karşısında işkence görüyor, evladının her feryadında yüreği parçalanıyor, elleri bağlı, çaresiz ölümü bekliyor. Bir evlat babasını, ölümünü izliyor. Bir anne yanındaki kızını Sırp askerlerinin tecavüzünden koruyamıyor, gözlerinin önünde, elleri arkadan bağlanmış diz çökmüş erkek evladı.
Emperyalizmin oyunudur bir ülkeyi ,ideoloji, inanç, ırk, renk diye sınıflara ayırmak. Sonra bu sınıfları birbirine düşürmek, zincirin halkalarını zayıflatmak, zamanı geldiğinde zinciri koparmak. Yakın zamanda Irak'ta görmüştük bu oyunu, okyanusun diğer tarafından gelen güç, Arap, Kürt, Şii, Sunni diye ayırdı yıllarca birlikte yaşamış halkı. Sonra koca ülkeye ve onların yüz yıllık yeraltı zenginliklerine ortak olarak kaostan başka bir şey bırakmamıştı o topraklara. Bunu görememek ne acıdır, bu oyunun parçası olmak. Sana sunduğu rolü farkında olmadan oynamak, kendi içinde yıllarca birlikte yaşadığın insanlara düşman olmak.
2006 yılı Kosova Barış Gücünde ortak bir operasyon için İtalya'n üssündeyiz. Birkaç toplu taşım aracı hazırlanmış her birinin önünde siyah elbise ,beyaz kepleriyle rahibeler oturmakta. Bir saat sonra aynı araçlar içinde bölge halkı dolu olarak üsse geldi, kilisenin önünde hazırlanmış yardım paketleri çoğu Müslüman olan halka verilecek, rahibeler sevecen, şefkatli ve güler yüzlüler. Herkes kiliseye giriyor, bir müddet sonra çocuklar ellerinde oyuncaklarla çıkıyor, daha sonra büyükler kendilerine verilen yardım paketleriyle aynı araçlarla geldikleri yere dönüyorlar. Bunlar genelde bölgede yaşayan Müslüman insanlar, her devletin sorumluluğuna verilen mahalleler var, o mahallenin dışında başka bir yere açıktan yardım getiremezler. Avrupa'lıların , rahibeler ve kilise ziyareti ile verdiği yardım paketinin ne anlam taşıdığı anlamak hiç zor değildi.
Bosna'da, Kosova'da Müslüman olmak, medeniyetten bahseden Avrupa'nın ortasında vahşice katledilmek, bunlar insanlara anlatılmadıkça, Türkiye'de her şeye karşı olmak. Ne yazık ki kutuplaşmaların, ayrışmaların başkaları tarafından bize sunulduğunu görememek, sonra Srebrenista'daki babanın çaresizliğine düşüldüğünde binlerce kez pişmanlığın fayda vermediğini görmek.