ŞU KARŞILAŞTIRMAYI DİLERSENİZ BİR DE BEN YAPAYIM!
Aslında bugünkü yazı başlığım ‘Kebapçı Müdür’ olacaktı. Zira geçtiğimiz yazıda bunun ipuçlarını vermiştim. Büyük bir Kamu Kurumunun başında bulunan Bölge Müdürü ve ekibinin, kuruma iş yapan bazı müteahhitlerle birlikte yedikleri kebaplardan tutun da o kurumun yıllar yılı geleneklerini nasıl ayaklar altına alarak kurumsal kimliğinden uzaklaştırdıklarını yazacaktım. Doğrusunu ararsanız bu yapılan iş ciddi anlamda AK Parti iktidarını da zora sokacak türden davranışlar. Hiç bir kamu kurumunun başındaki amir, kurumun ihale verdiği müteahhidin arabasına binip onunla kebap yemeye gitmediği gibi amiri ve denetmeni olduğu kişiyi mesai saati bittikten sonra odasına alıp saatlerce sohbet etmez. Bu değil böyle büyük bir kurumda, küçük işletmelerde dahi olmaz. Ama her ne hikmetse, bu arkadaşlarımız dünyanın sonunun geldiğini biliyorlarmış gibi davranarak, 'nasıl olsa dünyanın sonu geldi, kıyamet sabahında her şey tersinden olacakmış, biz de bu kurala uyup her işi tersinden yapalım' dercesine bir hareketin içerisine girmeleri akla mantığa ve havsalaya uyacak gibi görünmüyor. Ancak biz bu konuyu burada kesip, asıl yazı başlığımıza geçelim.
Geçtiğimiz Pazartesi günü AK Parti’nin Cumhuriyet Meydan’ında yaptığı mitingle ilgili köşe yazısını özellikle dün yazmadım, bugüne bıraktım. Neden bıraktın derseniz, bakayım kim ne yazmış, olayı nasıl değerlendirmiş bir gözden geçireyim de ondan sonra biz de ona göre bir duruş sergileriz diye düşündüm. Şayet yapılan değerlendirmeler gerçeğe uygun olsaydı bu konuyla ilgili hiç yazı yazmayı düşünmüyordum. Zaten bu konuyla ilgili herkes doğru şeyleri yazmış, ben tekrar yazmayayım deyip, konuya girmeyecektim. Ancak okuduğum iki köşe yazarının yazısından sonra doğruları yazmak zorunda olduğumu görüp bu yazıyı kaleme alma gereği duydum.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki benim dünya görüşüm ne olursa olsun doğruları söylemek zorundayım. Falanca parti bana yakın veya fişmanca parti bana uzak diye gerçekleri yazmamak gibi bir kişiliğe sahip olmadığımı beni tanıyan herkes bilir. Zaten bir önceki yazımda AK Parti il Başkanı’na yaptığı hatalardan ötürü “Gönlün rahat mı? şeklinde yazdığım yazıyı hepiniz okumuşsunuzdur. Ancak bunu böyle yazdık diye doğruları yazmaktan kaçınacak halimiz yok. Beni tanıyanlar bilirler ki bu şehirde birazcık siyaseti okuyabilenlerden birisiyim. Zira hayatımın neredeyse yarısı siyasetin içerisinde geçti, o nedenledir ki biraz olsun siyaseti bilirim. 7 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin işinin çok zor olduğunu, ilimizde altı vekili almakta zorluk çekebileceğini yazdığımı da bileniniz bilir. Hatta ülke genelinde yaptığım tahminlerin yüzde doksanın üzerinde tuttuğunu da rahatlıkla söyleyebilirim.
Pazartesi günkü meydan mitingine gelince, okuduğum hiçbir yazı maalesef bu tabloyu okuyamamış insanlar tarafından yazılmış. Doğru tespitte bulunan neredeyse kimse yok. Bu konuda öncelikle şunu söylemek gerekir ki bu miting toplama bir miting değildi. Neden değildi derseniz, ilçelerden gelecek olan insanları taşıyacak minibüs bulmak neredeyse imkânsız. Neden imkânsız derseniz, tüm minibüsler okul servisi yapıyorlar ve miting saati tam okul servislerinin yapıldığı bir saate denk gelmiş, o nedenle ilçelerden özel araçları dışında kimse mitinge gelmedi veya gelemedi. Bu bir… İkinci bir konu ise toplum artık eskisi gibi siyasete duyarlı değil, herkes kararını vermiş 1 Kasım’ı bekliyor. O onu söylemiş, bu bunu söylemişten ziyade, kimin emeklinin cebine kaç kuruş koyacağı ile kimin taşeron işçiye kadro vereceğinin dışında kimsenin bir derdi yok.
Tüm bu söylediklerime rağmen, benim bizzat gazete çalışanlarını gönderip yaptığım tespit ve ilçelerde yaşayan bazı arkadaşlardan aldığım bilgilerle meydandaki kalabalığın resimlerini değerlendirdiğimde bu mitingin 7 Haziran öncesi yapılan mitingden çok daha kalabalık olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bizim arkadaşların yaptığı izlenimler, meydanın içerisinin dolu olduğu, sadece bayanlar kısmında bir bölümün biraz seyrek olduğu ama onun nedeninin de bayanların akşam namazını kılmaya gittikten sonra dönmemeleri nedeniyle oluştuğu yönündedir. Bazı köşe yazarlarının dedikleri gibi yok AK Parti’de çok şey değişmiş, yok iki mitingi kıyasladığımızda bu mitingin çok daha zayıf kaldığı gerçeklerle uyuşmadığı gibi bazı köşe yazarlarının da kişiliklerine uygun olarak, ne şiş yansın ne kebap türünden, siz her iki mitingin resmine bakıp karar verin ifadeleri fevkalade yanlıştır. Benim gözlemlediğim şu ki pazartesi yapılan miting, haftabaşı olması, minibüslerin servislerde olması olumsuzluklarına rağmen bir önceki mitingden çok daha kalabalık olduğu yönündedir. Bu miting bana bugün itibarı ile Samsun’da seçim sonuçlarının 6-2-1 şeklinde olacağı kanaatini yüklemiştir. Ancak seçime henüz yirmi beş gün gibi bir zaman var. AK Parti ciddi bir hata yaparsa onu bilenmem. Aksi halde AK Parti kaybettiği bir vekili alacak gibi görünüyor. Ayrıca Bafralı olan vekil adayı arkadaşı Bafra’nın sevdiğini gözlemledim. Bu dediklerime itirazı olanlarla 1 Kasım günü görüşmek dileğiyle. Kalın sağlıcakla.
ŞU KARŞILAŞTIRMAYI DİLERSENİZ BİR DE BEN YAPAYIM!
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.