Merkezi sistemli bir Diyanet teşkilatının hükmettiği DİN GÖSTERGESİNDE birçok yetkilinin de zaman zaman dile getirdiği, İslamiyetin yeterince anlatılmaması, Asrın en muhim cereyanı olan DECCALİYET ve SUFYANİYET konusunda diyanetin tek kelime dahi etmemesi, İnkâr cereyanları karşısında İslâmiyet in suskun olduğu kanaatini göstermektedir.
Gerek TV kanallarının kendilerine has programlar ile, meseleleri değişik bir biçimde işleyen, cemaat ve sahıslara rağmen, Diyanetin bu konuda herhangi bir çalışma yapmadığı gözlenmektedir.
Büyük bir rant kapısı olarak görülen HAÇ meselesindeki, Diyanetin hassasiyeti ve gayretine rağmen, DARVİNİZİM, İNKARCILIK, peşinde sürüklenin KÖMÜNİZM-SOSYALİZM-MİSYONERLİK ve arka planaki asıl oyuncu SİYONİZM konusundaki suskunluğu, Kur’an hükümlerinin çoğunluğunu kapsayan, YAHUDİ ve teşkilatlanmasının görmezden gelindiğidir.
Bu arada bizzat yaşadığım, okurlarıma aktarabileceğim hatıratı konuyla ilişkili olması yönünden faydalı görüyorum.
Bundan 20 yıl kadar önce, İngilizce lisan öğreticisi kimliğiyle 2 sinin de adı DAYVİT olan, ABD vatandaşı kişiler Samsun’a gelmişti. Birisi Çin kökenli, diğeri ise Amerikalı idi. Mecidiye caddesinde Şükür Han’da bir büro tutarak yerleştiler. Finansörleri ABD de de Yahudi kökenli vakıflardı. İlk görevleri Türk’çe öğrenmek, çevre edinmek, Lisan öğreticiliği ile birlikte, MİSYONERLİK faaliyeti içinde olmaktı. Foto kopi tarzında bastırdıkları kitapların bazı kısımlarında, Misyonerlik mesajları içeren resim ve yazıları, Türk çocuklarına veriyorlardı.
O tarihte, Üniversiteye yönelik fotokopi işi yapıyordum. Bu baskıların bir kısmı bana geldi. Dikkatimi çekti, iki nusha tarafımda alı koyarak bir tanesini İlahiyat Fakültesinde öğretim görevlisi İsa Doğan’a bir tanesini de Valiliğe bir din görevlisi vasıtası ile gönderdim. Neticesini bilmiyorum.
Çirli olan DAYVİT’le dini konularda uzun, uzun konuşurduk. O na, dede ve babalarının evvelce Budist olduklarını, Putlara tapma adetlerinin geleneklerinde var olduğunu, bu sebeple Hıristiyan olmada güçlük çekmediğini söyledim. Buda yerine İSA (a.s.)mın putuna tapmakla pek bir şey değiştirmediği, İNCİL’in Hıristiyan havarilerin anlatımlarını içeren gözlemlerden oluştuğunu,Ancak İslâm’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’in ise CEBRAİL Tarafından getirilen katkısız ALLAH (C.C.) kelamı olduğunu, izah etmişimdir. Bu tür diyolağların Dayvit üzerinde müspet tesirler icra ettiğini biliyorum. Ancak Çinli Dayvit, Fiziki yapısı itibariyle dikkat çektiğinden burada görev yapması mahzurlu görülerek ilk önce ANTALYA ya oradan da Uzak doğuya, Singapur’a gönderildiğini duydum. Allah C.C. hidayet versin.
Bu benim bizzat şahit olduğum bir vaka dır. Geçmiş yıllarda Samsun Katolik Kilisesinde Fransız uyruklu Papaz’ın, ne kadar issiz, güçsüz gençleri para ve iş vaadi ile kandırarak, kilisede şarap partileri düzenleyerek kendine cemaat edinmesi, vaatlerinin boşa çıkması sonucu bıçaklanıp yaralanması yaşanmış bir olay olduğudur.
Misyonerlik Milli bütünlüğümüzü tehdit etmektedir. Misyonerlik adı altında yapılan bütün faaliyetlerde, Din perdesi altında o ülkeleri istila ve insanlarının köle edinilmesinin milyonlarca örneğinin görüldüğüdür. Ülkemiz için de, iddia edilen,”Bu ülke bizimdi. Bizim olacak” gayretlerinin Katolik ve Poretestan misyonerler tarafından sürdürüldüğüdür. Güney doğu, Kapedokyo dan, Süveyş kanalına kadar olan topraklar, ARZ’I MEVUT mücadelesinde olan İSRAİL ‘in ve Dünya SİYONİMİZM’in hedefleri içinde olduğu bütün bu işlerin arka planında ve ÜST AKIL, YAHUDİ’nin bulunduğudur.
(Devamı 5 te)