Adalet Kalkınma Partisi Samsun milletvekili Tülay BAKIR bir çok siyasinin düşündüğünü , fakat kişisel gelecek kaygısı nedeni ile dile getiremediği bir konuyu gündeme taşıdı.
Ne diyor , sayın vekilimiz ? ''Milletvekilleri olarak pasif kalıyoruz. Yasa oylamalarında sadece elimizi kaldırıp indiriyoruz. Hiçbir şey bilmeden komisyona geliyoruz.Muhalefetin her dediği yanlış , bizim her dediğimiz doğru mu ? Komisyon Başkanları bilgi vermiyor.Komisyona hiçbir şey bilmeden geliyoruz. Hukukçu olmadığım için bazı konularda zorlanıyorum. Muhalefetteki arkadaşlar , zaten yasalar sizin istediğiniz gibi çıkıyor,diyor.Ama o yasalarda iktidar milletvekili olarak hiçbir rolüm yok.Sadece elimi kaldırıyorum. Oysa ki böyle olmamalı , ben de bir milletvekili olarak aktif görev üstlenebilmeliyim.''
İçinde bulunduğu durumu güzel özetlemiş vekilimiz.İsyanında sonuna kadar haklı.Haydi şeytanın avukatlığını yapalım.Ve soralım vekilimize.Bütün kanun çalışmaları hakkında yeterli bilgiye sahip olsa, partisinin getirmiş olduğu bir kanun teklifine hayır diyebilir mi ?
Zor bir soru.Vekilimizi vicdanı ile gelecek hesapları arasında muhasebe yapmak, sade vatandaş Tülay BAKIR ile milletvekili Tülay BAKIR arasında kalmak zorunda bırakabilir,bu sorunun cevabı.
Milletvekilleri bir konuda fikir belirtmek için , Genel Başkanlarını kollamaktadır.Genel Başkanlarının fikirlerinden başka bir şey söyleyebilen kaç vekil gördünüz ? Parti ayırımı gözetmeden söylüyorum.AK Parti , CHP ya da MHP bütün partilerde sistem aynı şekilde işlemektedir.
Siyasi bir gelecek istiyorsanız eğer , itaat etmek zorundasınız.Kendinize ait fikirleriniz olamaz. Olur ya bir fikrim var derseniz,kendinizi ya parti disiplininde ya da bir daha ki seçimde listenin dışında bulursunuz.
Bu yüzden vekilimizin bilgi sahibi olmadığımız konularda parmak kaldırıyoruz feryadı her ne kadar haklı olsa da pek bir şey ifade etmemektedir. Bilgi sahibi olması parmağını kaldırıp kaldırmamakta fazla etkili olmayacaktır.
Hatırlarsınız Rahşan Affı olarak bilinen yasaya imza koyan vekillerimiz , '' içimize sinmiyor ama imzalıyoruz.'' demişlerdi.İçlerine sinmeyen bir yasaya imza koymamak cesaretini gösterememişlerdi.
Bu günde işleyiş çok farklı değildir.Eğer iktidar partisine mensupsanız bütün kanunlara evet , muhalefet partilerine mensupsanız bütün kanunlara hayır demektesiniz. Kanunların ülke yararına olup olmadığı ile kimse ilgilenmemektedir. Oyların rengini belirlemede etken olan faktör hangi parti tarafından teklif edildiğidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında beş yüz elli kişiyi barındırmasına rağmen asıl olan üç parti lideridir.Onlar baş rolleri oynamaktadır.Diğerlerinin etkisi ve görevi parmak kaldırıp indirmekten öteye geçememiştir.Fikirlerini ilan etmek açısından sokaktaki vatandaş kadar özgürlükleri yoktur. Çünkü parti liderlerine göbeklerinden bağlılar.Bir daha seçilebilmenin yolunun genel başkanlara yakın olmaktan geçtiğini bilmekteler.
Sonra birileri çıkar der ki , ''Türkiye ' de demokrasi var.'' Ülkemizde uygulanan sistemin adı, içinde demokrasi kelimesini barındırmak zorunda ise , bu sistemin adı olsa olsa '' suskun demokrasi '' olur. Sustuğunuz sürece ,varsınız.Sustuğunuz sürece, liderlerin gözüne girebilirsiniz.Sustuğunuz sürece milletvekili olabilirsiniz.
Ve sustuğunuz sürece ,milletin oyları ile seçilir ama milleti temsil edemezsiniz.