Ergenekon"a giden yol Acaba susurlukla mı başladı? Yoksa 28 Şubat ile mi? Aslında her ikisi de Ergenekon"a gelinceye kadar devletin derin yüzünü bize çok açık olarak göstermiştir. Eskiler hafıza-i beşer nisyan ile maluldür derler. Bundan önce yaşananları çabuk unuttuğumuz için yenileri kolayca başımıza musallat oluyor ve biz yeniden hatırlamaya başlıyoruz.
Eğer tarihte önceden yaşanlar yeterince araştırılıp, sorgulanıp, denetlenip, kontrol edilseydi bu gün yaşanmakta olan gelişmeleri belki hiç yaşamamış olacaktık. Ancak o zaman devletin kontrol edilmeyen derin yapısı bugün başka bir biçimiyle başka bir yüzü ile karşımıza çıktı. Eğer bugün de geçmişte yapılan hatalar yapılırsa gelecekte de aynı şeyleri yaşayacağımız muhakkaktır. Geçmişte susurlukta bir kaza oldu ve biz kazadan sonra, yıllardır Mehmet Özbay olarak dolaşan kişinin Abdullah çatlı olduğunu öğrendik. Yıllarca çatlı Türkiye"de Mehmet Özbay olarak gezmiş ama kimse oralı bile olmamış. Ancak o kazadan sonra çatlının kimliği deşifre edildi. Sonrasında meclis de susurluk komisyonları kuruldu. Bu komisyonlarda birçok kişi dinlendi ancak ne zaman Özer Çiller ve şimdi Ergenekon davasında tutuklu sanık, Veli Küçük gibi kişilerin dinlenmesini isteyince komisyon dağılmak zorunda kaldı. Komisyonun görev yaptığı sırada bir başka üst düzey askeri yetkili Teoman Koman Paşa komisyona gelmeyi reddetti ve meclis bunun üzerine gidip iradesini gösteremedi.
Susurluktan sonra birde baktık ki ramazanda televizyonlar irtica tehlikesini anlatmak için elinden gelen her türlü yayını yapmaya başladılar. Müslüm gündüzler Fadime şahinler cinci hocanın zikir ayinleri Taksime cami diretmeleri her yerde şeriat geliyor propagandaları ve sonunda Sincanda tankların yürütülmesiyle başlayan 28 Şubat süreci aslında geriye döndüğümüzde çoğunun düzmece olduğu bir avuç aczmendici ve cinci hocanın hortlattığı şeriat tehlikesi tankların yürütülemesi ile durdurulmuş ve onun yerine devlet daha derin yapılanmalara açık bir yara almıştır. Yani susurlukta kontrol edilmeyen derin devlet 28 Şubat ile birden kontrol eden devlet yüzünü bir anda ne hikmetse göstermeye başlamıştır. Bugün parti kapatma ve Ergenekon devletin iki yüzünü yine ortaya koyacakken bu sefer işler yolunda gitmedi parti kapatmaya odaklanan kontrolcü devlet istediğini gerçekleştiremedi. Bu sefer olmadı.28 Şubatta gerçekleşen şey bu sefer gerçekleşmedi.
Şimdi geriye devletin kontrol edilmeyen derin ilişkileri konusunda dava devam ediyor. Umarım susurlukta gerçekleşen şey Ergenekon"da gerçekleşmez devletin derin ilişkileri de beklenen şekilde sona ermez. Bu Türkiye"nin demokrasisi için ve Türkiye"nin geleceği için bir fırsat. Umarım yolda tekrar bir kaza yaşanmaz.