TAHMİNLERİMDE HAKLI ÇIKMAYA BAŞLADIM
İnsanın her konuda öngörü sahibi olamayacağı gibi, bilgisi olmadığı konularda öngörüde bulunması da yanlıştır, zira insan donanımlı olmadığı konularda fikir beyan etmemeli, siyasetten anlamayan kişilerin siyaset yazması, ekonomiden anlamayan kişilerin ekonomi yazması, Manevi konulardan haberi olmayanların Dini içerikli yazı yazmaları fevkalade yanlıştır.
Ben spordan anlamadığım için sporla ilgili yazı yazmamaya özen gösteririm, malumat sahibi olduğum konular olur ise o zaman yazarım. Diyeceksiniz ki bu bahsettiğiniz konularda yazmak için mutlaka okulunu okumak gerekir mi? Elbette ki hayır. Ancak bir konuyla ilgili detaylı bilgi vermek için önce o konuda yazılan ilmi eserleri okumak gerekiyor, sadece okumak da yetmez konunun uygulamadaki durumunu da öğrendikten sonra yazmak gerektiği kanaatindeyim.
Hayatımın otuz yılına yakın kısmı siyasetin içerisinde geçmesine rağmen siyasetle ilgili yazı yazarken çok dikkatli davranırım, çok iyi bilmediğim konuları ya yazmam veya en az dört beş telefon görüşmesi yaptıktan sonra yazarım. Bu kadar hassas davranmama rağmen zaman, zaman yanıldığım konular da olabiliyor.
Yazılarımı dikkatle takip eden okurlarımız beş yıllık yazı hayatımda tahminlerimin ancak yüzde onunda yanıldığımı görebilirler. Bazen de bilerek belli konularda sağ gösterip sol vururum, bunun nedeni ise önüme koyduğum hedefi gerçekleştirebilmek için böyle davranmam gerekir. Siyaset sadece politik alanlarda olmaz, ticarette, sosyal hayatta, meslekte siyaset uygulamaz iseniz rakipleriniz sizi ezip geçerler. İşte bu yüzden zaman, zaman bazı konularda farklı politikalar uygulamak zorunda kalırsınız.
Örneğin birisini siyasette veya meslekte bitirmek istediğinizde onu yaptığı işin dışına çıkarmak yerine sahada tutarak sahada işini bitirme cihetine gidersiniz. Hiç unutmuyorum geçmişte sürekli didiştiğim ve topluma zarar vermemesi için siyasetin dışında kalmasını istediğim bir siyasetçi ile ilgili tecrübeli bir siyaset adamı bana Adnan çok yanlış yapıyorsun, toplumu bu adamın şerrinden emin kılmak istiyorsan onu siyasetin içerisinde tut ki herkes onun gerçek yüzünü tanısın böylece otomatik olarak kendisini bitirir, sen de sıkıntı çekmemiş olursun demişti. Daha sonraki hayatımda bu sözü çok uyguladım ve çok olumlu sonuçlar aldım.
Hangi işi, hangi mesleği yaparsanız yapın, mutlaka kendinize rakip kişiler veya firmalar olmalıdır, aksi halde yaptığınız işten zevk alamadığınız gibi, toplumun iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, hayır ile şerri ayırt etmesi için bu tür insanlara ihtiyaç var. Bir üstadım der ki senin en büyük çıkmazın bu şehirde dişine göre rakibin olmamasıdır. İlk bakışta bu söz aleyhte gözükebilir ama gerçekten çok doğru ve çok yerinde bir sözdür. Hiçbir peygamber kendisini inkar eden topluluk olmaksızın risalet görevini yapmamıştır. Dikkat edecek olur iseniz Hak Peygamberlere inananlar inanmayanlardan daha az sayıdadır, hatta bazısı on kişiyi ancak imana getirebilmiştir. Bazısı biraz daha fazlasını imana getirmiştir, bu konuda en çok iman edeni olan bizim Peygamberimizdir ama buna rağmen o günkü Dünya nüfusunun iman edenleri etmeyenlerinden daha az idi. Demek ki toplumun çoğunluğu her zaman Hak'dan yana olamayabiliyor.
Yazımızın sonuna yaklaşırken asıl konumuza ancak girebildim, malumunuz son zamanlarda yazdığım bazı yazılarda Başkanlık sistemine doğru adım, adım ilerlediğimizi belirtmekteydim. Sadece onu değil İmralı süreci ile birlikte Ergenekon sanıklarının da salıverileceğini, toplumsal barışa doğru gidildiğinin üzerini çizmiştim. Dördüncü yargı paketinin taslak metnine bakıldığında konunun dediğimiz doğrultuda ilerlediğini görmek mümkün.
Dün basına yansıyan Ak Parti Anayasa teklifine gelince Yargıda yapılacak köklü değişiklikler Başkanlık sistemine doğru gidişin alt yapısı niteliğinde olduğu kanaatindeyim. Zira hazırlanan Anayasa taslağında kurumlara atanacak kişilerin Devlet Başkanı tarafından atanacağı hükmüne yer veriliyor. Demek ki hazırlanan anayasa taslağı tamamen başkanlık sistemine göre hazırlanmakta.
Kanaatimce süreçte Başbakan'ın dediği gibi Mart ayı sonuna kadar muhalefet partilerini ikna etme uğraşları olacak, o zamana kadar şayet muhalefet partileri ile uzlaşı sağlanamaz ise o zaman İktidar uzlaşı sağladığı BDP'nin desteğini alarak Referanduma gidecek ve Başkanlık sisteminin önü böylece açılmış olacak. Başkanlık sistemi bu ülke için yararlı mıdır, zararlı mıdır konusuna gelince o konu çok tartışılması gereken bir konu. Şahsen Ak partinin bu güne kadar yaptığı tüm icraatları gönülden desteliyorum ama Başkanlık konusunda ülkemizin henüz hazır olmadığını ve siyasi kurumların bu konuda ciddi anlamda devre dışı kalacaklarını düşünmekteyim.Umarım ülkemiz için iyi olan gerçekleşir.
Bu günlük de bu kadar kalın sağlıcakla