Tanrı hoşgörür, ya siz?

Neval Sultan

        "Sevgili Tanrı, şu andaki eksiklerimi yazıyorum: Yeni bir bisiklet, bir kimya seti, köpek, film makinesi, beyzbol eldiveni. Hepsini gönderemezsen birazı da olur.(5 yaş)"
        "Canım canım Tanrı, Astronotları öyle yukarı firlatıp fırfır döndürmelerinden ödüm kopuyor. N"olur onların bizim evin çatısına düşmelerine izin verme.(4.5 yaş)"
        "İnsanların ölmelerine izin verip yenilerini yapmak yerine neden elindekileri tutmuyorsun? (6 yaş)"
        "Babam çok aksi. Onu bu huyundan vazgeçirmeni istiyorum. Ama lütfen canını yakma. Sevgilerle.(5 yaş)"
        "Bulutlardan biri yüzünü öyle korkunç yaptı ki ödüm koptu. N"olur söyle ona bi" daha öyle yapmasın.(3 yaş)"
        "Eğer hiç kimse bilmeyecekse iyi olmanın ne yararı var?(8 yaş)"
        "Üst kattakiler durmadan bağıra çağıra kavga ediyorlar. Bence yalnızca çok iyi arkadaşların evlenmesine izin vermelisin.(5 yaş)"
        "İnsanlara ruhları her zaman doğru mu dağıtıyorsun? Yanlış yapabilirsin.(8 yaş)"
        "Bizi hiç merak etme çünkü bizimkiler çok dindar.(9 yaş)"
        "Bende senin dışında bütün liderlerin resmi var.(6 yaş)"
        "Oğlanlar kızlardan daha mı üstün? Biliyurum sen de onlardansın ama gene de dürüst olmaya çalış.(5 yaş)"
        "Kitabını okudum ve beğendim. Bütün o fikirler nereden geldi aklına?(8 yaş)"
        "İncil"de neden hiç karının adı geçmiyor? Yoksa İncil"i yazarken daha evlenmemiş miydiniz?(6 yaş)"
        "Tamam incil"de öbür yanağını çevir dedin biliyorum; ama kardeşim gözüme vurunca ne yapacağım?(5 yaş)"
        "Tanrı olduğunu nasıl bilebildin?(3 yaş)"
        "Senin yaşına geldiğimde tıpkı senin gibi olmak istiyorum. Tamam mı?(4 yaş)"

Şimdi bunlar da nereden çıktı mı diyorsunuz. Anlatayım...

Bunlar bir kaç gün önce elinizde tuttuğunuz gazetenin 18. sayfasındaki eğlence kısmına, 'hoş diyaloglar' olarak girecekti. Avrupa ve Amerika"da 2-9 yaş arası çocuklara, dinsel eğitimin bir parçası olarak, Tanrı ile ilgili sorular sormuşlar. Ve onlar 'hadi anlatın' deyince anlatamayacak yaşta oldukları için  Tanrı"ya bir mektup yazmalarını istemişler. Onlar da bu okuduğunuz cümleleri sıralamış.

İyi de niye o zaman 18. sayfada değil de burada okuyorsunuz?..

Çünkü bu metni hazırladığım zaman gazetede hafiften bir fikir fırtınası esti...

"Tanrıya mektuplar" başlığı altında böyle bir yazının girmesinin uygun olmayacağı, okuyucunun tepkisini çekeceği söylendi. Her ne kadar "Ama onlar çocuuuuk!.." gibi savunmalar yaptımsa da tabiri caizse yemedi...

Ben de o zaman, yıllardır İlahiyat Fakültesi'nde, Din Psikolojisi ve Din Eğitimi derslerinde okuyup öğrendiklerimi, bize anlatılanları ve güzel yurdumun güzel insanını bir arada düşünmeye başladım.

Din Yüce Yaradan'ın bize bir armağanı idi oysa... Çocuklar ise mucizeleri... Ve çocuklar soyut düşünemezdi. Çocuklar masumdu. Çocuklar Allah'tan korkmaz, onu sevdirmeyi bilirsen severlerdi. Çocuklar için Allah hep somuttu ve onların arkadaşıydı. Çocuklar masumdu...

Din bu masumlara anlatılırken, sevgi dolu olduğu aktarılmalıydı. Cehennemden değil, cennetten bahsedilmeliydi. Çünkü Allah insanları korku ile değil sevgi ile yaratmıştı. Topraktan nutfeye onu sevgi ile biçimlendirmişti. Allah insanı severdi. Onun için yarattı...

Ve güzel yurdumun güzel insanı... Camilerde kendini cehennem çukurunun dibine sokan imamdan korktuğu için küçük yaşta ayağını namazdan kesen inançlı insanları...

Yukarıdaki, çocukların sözlerine tepki verecek kim var aranızda?.. Merak ediyorum. Hanginiz bir gazetede "masumiyetin" yayınlanmasına tepki gösterecek kadar yüce İslam dininin hoşgörüsünden uzaklaşmış olabilir?
Çoğu zaman "Allah'ın gavuru" dediğimiz o ehl-i kitap insanları, dinlerini çocuklara daha iyi nasıl sevdirebileceklerini ve gelecek nesillerini, paralarının üzerindeki "Allah'a güveniyoruz" ibaresini ebedi kılacak nesiller olarak yetiştirmenin yollarını Din Eğitimi metodları ile ararken, benim güzel yurdumun güzel insanı nasıl bir tepki verebilir bu "sevimli kulların saf mektuplarına" !..

İnsanların kendi dar düşünceleri ile korkuya batırılmış İlahi bir hikmetin, insani şeklinden korkan ve "dincilere(!)" tepki gösteren insanlarını nasıl suçlayabilirsiniz o zaman!.. Öyle ya, demezler mi "Bir çocuğun masumca yazdıklarına bile tahammül edemeyen bir zihniyetin insanları ile nasıl beraber yaşar özgür ve hoşgörülü düşünce" diye... Korkmazlar mı?

"Ortaçağ Avrupası'nın engizisyonu musunuz?" demezler mi?

Güzel yurdumun, İslam'ın hoşgörüsü ile yoğurulmuş halis müslümanları bu masumiyetin dilini ayıplamaz... Buna inanıyorum. Ve o yüzden bu satırları burada yazıyorum...
"Çocuklardan Tanrı'ya mektuplar"ı okudunuz...
Hoşgörünüze sığınıyorum!..
(İsa Akman'a sevgilerle)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.