“Zulüm 1453’te başladı” yazısını Gezi eylemleri esnasında duvarda gördüğümde “Bu nasıl bir öfkedir?” diye düşünmüştüm, daha sonra ise “Karadenizli Devrimciler” diye bir site ile karşılaştığımda bu grubun Almanya da bir gösteri düzenlediğini bu gösteride Pontusta soykırım yapıldığından bahsettiğini gördüm. Bu gösteriyi düzenleyenlerin sitelerinde Ermeni, Asuri, Süryani, Keldani, Pontus ve Ezidi soykırımının 100.yılı haberini okuduktan sonra devletin çok acil bir önlem paketi hazırlaması gerektiğini düşündüm.
Tabi ki sorgulamak gerekiyor, Neden Almanya da ortaya çıktılar? Bir Ermeni ideası gibi her 24 Nisanda savunulmadı da neden şimdi bunlar devreye sokulmaya çalışılıyor? Neden o bölgede ki Türklerin yaşadıkları hiç dikkate alınmıyor?
Daha önce duymadığımız bu olayların kaşınmaya başladığını görünce halkın kendi tarihi ile bilinçlendirilmesinin izlenen politika olarak olumlu olduğunu savundum. Ülke öyle bir duruma geldi ki kendi atasını karalama yarışına girdi bir takım insanlar.
Savunduğum düşünce, nasıl Osmanlının kuruluşundan yükselişine kadar olan padişahlara laf söylenmeyip benimseniyorsa ,Osmanlının duraklama ve çöküş döneminde ki padişahlara da dil uzatılmamalıdır.
Nasıl Kurtuluş savaşının başlaması ve yeni bir Cumhuriyet kurulması adına mücadele edilirken herkesin bir çatı etrafında toparlanabilmesi için bir takım değişikliklerin yapılması elzem ise, karar alan ve uygulayanlara da dil uzatılmamalıdır.
Bu topraklar üzerinde tarih içinde gücümüz olduğu kadar yapılabilenler yapıldı, önemli olan yapılanların eksikliklerinin giderilmesi ve bu duvara yıkmadan yeni tuğlalar koyulabilmesidir..
Malazgirt zaferi için kutlamalar düzenlendi, Cumhurbaşkanımızın orada yaptığı konuşmasında
"Bundan tam 946 yıl önce mübarek bir Cuma günü Sultan Alparslan, Malazgirt'te kazandığı zaferle Anadolu'yu bizlerin ebedi yurdu yapacak adımı atmıştır. Bir elinde al bayrağı diğer elinde yeşil sancağıyla Anadolu'ya Malazgirt'ten girip Avrupa'nın ortalarına kadar şanla, şerefle, zaferle yürüyen ecdadımızla iftihar ediyoruz." Demişti.
O ecdatla iftihar ettiğimiz gibi Kurtuluş savaşı ile de iftihar ediyoruz. Çanakkale ile de,Güney Doğuda ki şehitlerimiz ile iftihar ettiğimiz gibi 15 Temmuz şehitleri ile de iftihar ediyoruz.
Ve
Malazgirt ile 15 Temmuz ile İstanbul’un Fethi ile ilgili hazırlanan programlar gibi milli bayramlarımız içinde özel programlar hazırlanılarak gerektiği şekilde kutlanmasını beklemekteyiz.Bu programlarında değerlerimiz ile örtüşmesi gerekmektedir. 23 Nisanda Avrupa’nın kültürünü sergilemeyecek çocuklar. Her bayram adına ve anlamına göre programlar ile kutlama havasına sokulmalıdır.
Bu ülkenin en büyük sorunu birlik ve beraberliktir.Bir tarafta belli gün ve olayları kutlarken diğer taraftan bir asra yakın zamandır kutlanan etkinliklerin bir takım gerekçelerin ardına saklanmaması gerekmektedir,
Ülkede kaşınması muhtemel olan tüm meselelerin yeniden ele alınarak önlemler alınması için bir dizi programların yapılması gerekmektedir. Bu önlemler alınırken de bir takım karşıtlıkların oluşmasına neden olmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Bu güne kadar yapılan tüm açılımlar gerekli idi, bölgemizde ki gelişmelere ve ülke içerisin de yeni sorunların çıkması için yapılan hazırlıklara bakıldığında bu topraklar üzerinde huzursuzluk bir müddet daha devam edecektir . Bu huzursuzluğa neden olacak sorunları kendi elimizle birilerine sunmayalım o sorunları bertaraf edelim