Bilgileri, olayları, aç gözlü bir zümre adına haberleştirme ve bu yolla, kamuoyu oluşturma işine, emperyalist Amerika , halkı dönüştürme diyor
Peki biz ne diyoruz !!??
Hızını alamayanlar da, bu işe bizde toplumun yenilenmesi diyor
Yani toplum mühendisliği yani istedikleri ölçü ve kalıpta gençlik
Zengin zümrenin çıkarlarına uyumlu, düşünme konumuna gelmeye, yenilenme adını veriyorlar.
Daha basit ifade edersek; zenginin savunulmasını üslenme işine, yenilenme diyorlar.
Buna ayak uyduramayanları, zorlamaya devam ediyorlar. Direnenlere de, yeniliklere karşı kişi muamelesi görüyor .
Toplumda, ulusu, özgürlüğü, adaleti ve gerçek demokrasiyi savunanları da, yenilenmeye karşı gibi gösteriyorlar.
Yani bunların hepside gerici oluyor
bizim eskiden gerici dediklerimiz ilerici, ilerici dediklerimiz de gerici olmuş oluyor.
Tabi bu durumun, dünyanın gidişatı, pozitif bilim ve akıl ile bağlantısı yoktur.
Evet, aklın yüceliğini savunalım da, kimin ya da kimlerin çıkarı için savunalım?
İktidarlar iç ve dış tehdit yaratarak, elde ettikleri korkuyla, birlik ve beraberlik sağlarlar. İktidarlarını bu korkular üzerine inşa ederler.
Anlıyoruz iktidarlar korku üreterek var olurlar.
Ama üretilen bu korkular, nesnesi olmayan korkular ise birlik ve beraberlik temin edemezler.
Dünyada, böyle bir korku üretim modeli yoktur.
İktidarlar dış ve iç düşmanlar korkusu üreterek (öteki) iktidarlarını pekiştirirler.
Bunu biliyoruz.
İktidar olarak hem kendinizin, ordu korkusu olacak, hem de orduyu tehditmiş gibi göstererek, elde ettiğiniz bu korkuyu kullanarak halkı yöneteceksiniz. Ya da yönetmeye kalkacaksınız.
Korkunun gerekli bir araç olduğunu biliyorsunuz da, korkunun nesnesini doğru tanımlayamıyoruz
Korku ve şiddet dolu yöntemler, ancak silahların gölgesinde yapılabilir.
Sizin halkı korkutmak için gösterdiğiniz düşman (öteki) Türk ordusudur. Türk ordusundan yaratılmış düşman korkusunu, ilânihaye kullanamazsınız.
28 Şubat'ı ne kadar sömürürseniz sömürün, bu olmaz.
Zülüm ve zulmün ürettiği korku meşrulaştırılmadan, iktidarlar hükmedemezler ve yönetemezler.
Yönetimleri başka bir devlete dayanmak konumundadır.
Evet, iktidarlar düşman yaratmadan yollarına devam edemezler. Oysa bir de gerçek düşmanlar vardır.
Bizim gerçek düşmanımız, Amerika'dır.
Amerika gösterilerek yaratılacak bir korku, AKP'nin işine gelmemektedir. Gerçek düşmanımızı bile bize dost olarak takdim etmesi; aklın yüceliğine uygun düşmemektedir.
Halkın güvensizliği buradan kaynaklanmaktadır.
Meşruiyet kaynağı sadece sandık değildir.
İktidarların düşmanlara ihtiyacı vardır.
Suriye'den, Türkiye'ye düşman olmaz. Bunu meşrulaştıramazsınız.
İktidar kendi düşmanını yaratamayınca, Amerika'nın düşmanları, iktidarın da düşmanları oluyor. Ama bu düşmanı halk benimsemiyor.
Gerçek düşman orada dururken, gerçek olmayan düşmanlar yaratmak ve onların korkusu ile ülkede, birlik ve beraberlik elde etmek kolay değildir. İçinde tarihsel rovanşizm taşıyanlar her zaman bir pusu kurma düşüncesindedir
Şimdiki iktidarın iç tehdit tanımında irtica yok, bölücülük yok. İrtica ile dost olmaya, bölücülükle de görüşmeler yapıp isteklerini karşılamaya çalışıyorlar yeter ki tarihsel rovanşizm hesapları görülsün .
Siyasi iktidar için iç tehdit; ordu ve aydınlardır.
Aydınların silahı yok.
Tehdit olamaz.
Ordu da ülkenin bekası için vardır.
Ordu yoksa iktidar da yok demektir.
Devlet yok demektir ..
devletin bekası için gerekli olan ateş ;güçlü ordu güçlü Türkiye demektir
Direnen kitleler korkuyu üzerinden atar.
Korkuyu attıkça, daha çok direnir.
Tarihsel rovanşizm istemeden de İhanet çizgisinden pusuya doğru yol alır işler çığırından çıkınca, tarihin pususunda bekleyen fedailer de pusudan çıkarlar.
Tarihin olmazsa olmaz tunç kanunudur bu .,
. İhanet artıkça, ona karşı kahramanlar da artar.
Zaferler tarihin pususunda bekler, hainler ise paranoyak cellâtlar dönemini bekler.
saygılarımla