Bir gazete tarafından Türkiye çabında yapılan ankette AK Parti'nin oy oranı yüzde 59'lara çıkmış. Tesadüftür ki, bu anketin açıklandığı gün AK Parti'nin kapatılma istemi gündeme geldi. AK Parti büyümeye devam ettiği için mi kapatılma davası açıldı, acaba kapatılır mı, yoksa bu sadece gözdağı mıdır? şeklindeki tartışmaya girmeye gerek yok. Gerçek zanlara dayalı olarak bulunmaz.
Ancak nasıl ki, Refah ve Fazilet Partileri'nin kapatılmasıyla önüne geçilmeye kalkışılan muhafazakarlık son bulmadıysa, AK Parti'nin kapatılmasıyla da üniversitelerdeki başörtüsü sorununun da çözülmeyeceği kesin. Hatta örtülü sayısı artabilir. Ankete göre yüzde 59 ile kapatılan bir AK Parti'nin yüzde 75 ile adını değiştirerek siyaset sahnesinde yer alabileceği kuvvetli bir ihtimal. Ancak kapatılsın veya kapatılmasın Cumhuriyet mitinglerinin doğurdugu sonuç ortadayken, bu davanın AK Parti'nin işine yarayacağı da bu günden belli. İnşallah bu süreç ülke için istikrar ile birlikte sıcak paranın da Türkiye'den kaçmasına neden olmaz. Lakin Cumhurbaşkanlığı sürecinde yaşanan ekonomik durgunluğun bu kapatılma davası sürecinde de yaşanacağını göz önünde bulundurursak, bu kaos ortamı en çok piyasada tutunmaya çalışan işadamlarını ve esnafı vuracağa benziyor.
Yargıtay Başsavcısı kapatma davası açmış olabilir netice de Türkiye hukuk devletidir ve en doğru kararı hukuk verecektir. Ancak bu davayı medet diyerek alkışlarla da karşılamamak gerekir. Bu davanın açılması kadar acı bir başka olay ise bazı siyasi partilerin parti kapatılma eylemine hoş görüyle bakmalarıdır. Siyasi tarihi az çok bilenler, parti kapatmanın ne ülkeye, ne de millete yarayacağını da gayet iyi bilir. Artı hiçbir siyasi parti yok ki, kapatıldıktan sonra küçülerek siyasi yelpazenin içerisinde kaybolsun. Türkiye'de kapatılan siyasi partilerin daha da güçlendiği su götürmez gerçek.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın böylesi büyümesinin en büyük nedenlerinden birisi de kendisine uygulanan yasaklardır. O halde kafayı kuma sokarak, "AK Parti kapatılırsa kurtuluruz" mantığı kimseye yarar sağlamaz. Tayyip olmaz, Ahmet olur, AK olan kırmızı olur ancak engellenen şey ortadan kaybolmaz şekil değiştirir. AK Parti'nin kapatılma davasının açıldığı dönemin, üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasıyla ilgili yasanın onaylanmasının ardından gerçekleştirilmesi, AK Parti'nin elini fazlasıyla güçlendirmiştir. Tecrübelerle sabit olduğundan böylesi bir dönemde AK Parti kapatılırsa, en kısa süre içerisinde şekil değiştirerek yeniden iktidara gelmesi çok büyük ihtimal. Sonucu hukuk sürecini takip ederek göreceğiz.
Bu kapatma davasından insan ister istemez endişeye düşmüyor değil. Dava açılmasına bile böylesi büyük tepkiler verildi ki, işin sonundan sakınmak gerekir. Kararın lehte yahut alehte olması fark etmez, Türk milleti neredeyse kapatılma davası yüzünden birbirine girecek. İnşallah bu dava milleti kamplara bölmek isteyenlerin işine yaramaz. Buna fırsat vermemek gerekir. Bizler AK Parti'nin kapatılma davasını işimizi gücümüzü bozmadan sukunet ile takip etmek zorundayız. Aksi durumda ülkeyi, PKK'nın ve dış güçlerin ağızlarıyla kuş tutsalar yapamayacakları bir kaos ortamına doğru götürmüş oluruz ki, buna kimsenin hakkı yoktur. Bize düşen iş, yargının bağımsızlığına güvenecek, kimsenin eline koz vermeyecek ve birbirimize düşmeyeceğiz. Çevresinde alevler yükselen bir ülkenin kendi içerisinde birbirine düşmesi kimseye yarar sağlamaz. Sağduyulu olmak lazım.