Berberde tıraş oluyorum.. Nerdeyse yıllar oldu bu dükkandan içeri girmeyeli.. Savaş askere gittikten sonra kopmuştu film.. Ama bu gün önemli bir durumla karşı karşıyayım ve yolum da tam burada makasa ayrılıyor.. İçeri daldım.. "Ooo, abi nerdesin sen"lerden sonra oturdum koltuğa.. Televizyonda tanıdık bir halk ezgisi.. (hakikat ezgi).. Şimdi, söz ve müziği Yusuf Hayaloğlu"na ait bir halk türküsü, söyleyelim mi onu.. ( Sessizlikten sonra alkış sesleri) Tamam, Şu dağlarda kar olsaydım
Şu yangında har olsaydım
Ağlayıp bizar olsaydım
Belki yaslanırdın bana
Mahpusta duvar olsaydım
Şu bozkırda han olsaydım
Yıkık perişan olsaydım
Yine sever miydin beni
Simsiyah duman olsaydım
Ama bir dakika, bunu "Daalın leyyn Kadir"söylüyor.. Sazı kucağına almış.. Dekor hapishane.. Saz ve hapishane ve Tatar Ramazan
Tatar Ramazan"ı ilk, bir Ramazan ayında iftarı beklerken seyrettiğimi hatırlıyorum.. İki bölümlük bir dizi halinde..
Tatar Ramazan, hikayenin geçtiği bu hapishaneye sürgün geliyor.. Gelmeden önce vukuat dosyası düşüyor müdürün önüne..
Gelir gelmez kimsesizlere, garibanlara sahip çıkıyor, kumarı ve esrarı yasaklıyor, kumar borçlarını iptal ediyor.. (Kumar oynatarak, haraç alarak zulmedenleri affetmem) Hapishane de ağalık- derebeylik sistemini çökertiyor.. Faizi kaldırıyor.. Hapishanenin yegane geliri olan çamaşırhane ve çay ocağını ihtiyaç sahipleri için vakıf haline getiriyor.. Derken, dananın kuyruğu kopmaya başlıyor.. İçerdeki ağalar Tatar"a karşı birlik oluyorlar.. Eski düzeni methedici nutuklar çekmeye, propaganda yapmaya başlıyorlar.. Besledikleri garibanları da Ramazan"a karşı provake ediyorlar.. Gardiyanlar ile el ele kol kola olan mahkumlar nemalarının kesilme tehlikesine karşı, Ramazan"ı gardiyanlara ve müdüre gammazlamaya başlıyorlar..
Hikaye"nin ilerleyen bölümünde Ramazan"ı sürekli hücrede kendisine verilen ağır cezaları çekerken görüyoruz..
Ancak Tatar Ramazan doğru bildiklerini söylemekten, fiiliyata koymaktan çekinmiyor.. Hiçbir zaman statükoya boyun eğmiyor.. Giderek ismi bir efsane halini alıyor..
Hayatı yaşanmaz kılan, Ramazan gibi, bileği ve yüreği sağlam insanların azlığı, daha da kötüsü içi dışı fesat, hile hurda olanların bu delikanlıya karşı birilik olup onu aleme ibret olsun için yok etmeleri..
Bu kadar fesatlığın karşısında Ramazan"ın yaşayabilme ihtimali ne kadar zor filmde görüyoruz.. Başına neler geliyor filmde görüyoruz.. Görmek istediğimiz şeyleri ise ne yazık ki göremiyoruz..
Bir kere bile rahat yüzü görmedi.. Uykusunu bile tek gözü açık uyudu.. Volta atarken, tuvalete giderken hissettirmeden sağını solunu yoklayarak yürümek zorunda kaldı.. Sağdan da soldan da güvensizdi.. Çünkü kahpeliğin sağı solu yoktu.. O tek başına yaşadı.. Onun iyi ve doğrusu hiç kimse için cazip değildi.. Kimse ona talip olmadı..
Yeri ve zamanı geldiğinde mangalda kül bırakmayanlar iş icraata geldiğinde yan çizerdiler.. Sırt döndüler.. Yürekleri yetmedi.. Çünkü kolay değildi zora tahammül etmek.. Sözünün arkasında durmak..
Tatar Ramazan"ların yaşadığına, yaşıyor olduğuna inanmak iyice zorlaştı..