""Tavrımız, edamız hoş bir görünüş renginden ibarettir."
Şeyh Galip
""ABD"de 8 genç kız, video paylaşım sitesi YouTube"da yayınlaması için tüyler ürperten bir video çekti. Gençler, 16 yaşındaki kız arkadaşlarını öldüresiye dövdü ve bunu saniye saniye videoya kaydetti.ABD"li genç kızlar YouTube"da şöhretin yolunu farklı bir şekilde araladı."
Russell Nye"in popüler kültür tanımına göre, popüler kültürün oluşabilmesi için, üç tane unsur gereklidir. Çok sayıda insan, para ve iletişim olanakları.
Çok sayıda insan gereklidir, çünkü kentleşmeyle kırsal köklerinden kopup kentlere doluşan insan toplulukları yeni yaşam ve kimliklerini oluşturma gereği hissettiler ve popüler kültür onları yapıştırıcı oldu, uhu görevi gördü.
Para gereklidir çünkü Endüstri Devrimi"yle ortaya çıkan orta sınıfın eline para geçti ve eskisinden fazla boş zamanları oldu. Para dolaşımının artmasıyla da tüketim arttı; dolayısıyla, tüketim kültürü de, ortak kültür olarak, arttı.
İletişim tabii ki gereklidir. Ortak popüler kültürün tanıtılabilmesi, tüketimin körüklenmesi için, kitle iletişim araçlarının devreye girmesiyle, ortak kültür tüketime sunulmuş oldu.
Böylece koptuk kendimizden çağa ayak uydurmak adına. Kendimizi kandırmak için de hayallerin ardına sığındık. Süper kahramanlar yarattık. Kendi korkularımızı, kaygılarımızı ele vermemek için. Güçlüydük çünkü biz. Tusinamiler yıkamazdı bizi. Bizim işimiz imkansızı, olmazı oldurmaktı.
Günümüzde hiç kimse kendi renginden mutlu değil. Hep başka renk olmanın peşindeyiz.
Kendi rengimizde, kendi dünyalarımızda yaşamımızı sürdürmek için dayatmalara karşı mücadele edecek gücü kendimizde göremiyoruz.
Buna gereksiniminiz var, bu olmadan asla yaşayamazsınız. Sloganlarla uzaklaştırdılar bizi bizden. Önceliklerimiz değişti. Üretilenlerin hızlı bir şekilde tüketilmesi gerekliydi çünkü. Eskiden insanların kendileriyle geçinme dertleri vardı-barışık olmak adına- artık çağımızda yerini geçim derdi aldı.
Renkli dünyaların, hülyaların peşinde koşuyoruz daha kendi rengimizin ne olduğunu bilmeden. Yaşamımızı renkli kılmaya çalışıyoruz. Çünkü kendimiz olmaya cesaretimiz yok.
"Ne kadarınız gerçek sizin?
Ne kadarınız kendi sahtekarlığına esir?
Bıktığınız olmuyor mu kendi yalanlarınızdan,
hiç kendinizden sıkıldığınız olmuyor mu,
kendinizi bir yerlerde terkedip de gitmek
istemiyor musunuz,
bütün yalanlarınızdan uzak bir yere?
Şöyle rahatça bütün duygularınızı,
bütün düşüncelerinizi söyleyebileceğiniz bir diyara,
kendinizi bile yanınıza almadan."