Milat Gazetesi Şamil Tayyar ile yaptığı röportajın ikinci bölümünü yayımladı. İkinci bölümde, Türkiye'nin en önemli sorunları arasında önde gelenlerden olan Kürt meselesini ve Suriye ile gittikçe gerginleşen ilişkiler konuşuldu.
Tayyar'ın açıklama yaptığı konular arasında yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimi, Erdoğan-Gül ilişkisi ve Ak Parti ile Gülen cemaati arasındaki göreli gerginlik de yer aldı. Cumhurbaşkanlığı süreci hem Ankara'nın hem de Türkiye gündeminin en sıcak başlıkları arasında yer alan bir mevzu. Şimdiden başladığı ve artacağı düşünülen gerilimle ilgili sizin görüşünüz nedir? Siyasi tarihe baktığımızda, cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye'de her zaman sıkıntılı geçmiştir. Adayların başlarına silah dayandığı, tehditlerin yapıldığı, çok ciddi krizlerin eşiğinde seçimlerin gerçekleştirildiği görülmüştür. Bu cumhurbaşkanlığı seçiminde de böyle bir kriz havasının oluşturulmaya çalışılması, biraz siyasi kültürümüzde var. Geçmiş yıllara oranla milli iradenin ciddi bir katkısını görüyoruz, ama o kötü alışkanlık hala devam ediyor.
Bu seçim süreci, önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden biraz daha farklı seyrediyor. Bu seçimi önceki seçimlerden farklılaştıran unsurlar nelerdir?
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. Bana göre bu durum, cumhuriyet tarihinin en önemli dönüm noktalarından, kırılma anlarından birisidir. Ben, cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça, birçok atraksiyonun devreye sokulacağını düşünüyorum. Bu seçimleri bu kadar anlamlı ve değerli kılan başka bir unsur da, muhtemel cumhurbaşkanının Recep Tayyip Erdoğan olmasıdır. Tayyip Bey'in sadece Türkiye'deki dengeleri, dinamikleri değiştiren ve yönlendiren bir isim olması ötesinde, bir dünya lideri olmasıdır. Dolayısı ile bu yeni sürece uluslararası güç odakları da müdahiller. Ve Türkiye'yi asla kendi haline bırakmazlar.