Alemi tanıtırken, onsekiz bin alemden bahsedilir.
Her canlının bir âlemi, her organın kendi içinde bir dünyası vardır.
Canlılar içerisinde cin ve insanlar özgür iradeleriyle hareket etmek üzere sorumlu olarak yaratılmıştır.
Bu iki varlığın dışındaki tüm canlılar, fıtratlarına kodlanmış hal üzere yaşarlar.
İnsanlar olarak cinleri göremeyiz. Ancak, Kur'an ve Sünnet bilgisi ölçeğinde varlık ve yaşamlarından haberdarız.
Diğer canlı varlıkların bir çoğu ile birlikte yaşar ve o varlıkların insana hizmet ettiğini görürüz.
Tüm varlıklar içerisinde insanın, güzel bir yaratılışla yaratıldığnı Kur'andan öğreniyoruz.
İnsan mükemmel olarak yaratılmıştır, mükkemmeli bulmak ve yakalamak için de sürekli kendini geliştirmektedir.
İnsan dışındaki canlılar, dünyaya geldiklerinde, yaşamlarının sonuna kadar kendileri için gerekli olan bilgiye sahiptirler.
İnsan ise, doğduğu günden itibaren mükkemmeli bulmak için sürekli kendini yeniler ve geliştirir.
Her bedel bir tecrübe demektir. Her tecrübe mükammele ulaşmada bir basamaktır.
Mükemmel olarak yaratılan insan, mükammele okuyarak ve yaşayarak ulaşır.
Cemiyet halinde yaşmak üzere yaratılan insan, toplumsal ilişkileri kurmak ve olumlu olarak yürütmek için de bilgi ve rehberliğe ihtiyaç duymaktadır.
Fizyolojik yapı olarak çok mükemmel yaratıldığı bildirilen insanın, aynı zamanda bir çok beşeri zaafiyetlere de sahip olduğu Kur'anda belirtilmiştir.
Çıkar ve menfaat hesapları, toplumsal ilişkilerin oluşmasında olumsuz etki gücüne sahip insani özelliklerdendir.
Ümmet anlayışının en üst düzeyde karşılık bulması gereken müslüman toplumlarda, menfaat ve çıkarlar hesapları nedeniyle, Müslümanlar komşularıyla bile iyi ilişki kuramamaktadır.
Bugün Müslümanların içinde bulundukları dağınıklığı, toplumsal ilişkilerdeki eksikliklere bağlamak doğru bir izah olur.
İnsani ilişkilerin inşasında en önemli etki gücüne sahip olan selamın bile , menfaatlere kurban edilmesi, insanın zaaflarını anlatmak için yetecektir.
Toplumsal ilişkileri hak ve hakikat merkezi üzerine kuramayan Müslümanlar, birlik ve beraberliği, dirlik ve düzeni sağlamakta zorluk çekeceklerdir.
Müslümanların kendi aralarında sorunları varsa, inanmış oldukları kutsal değerleriyle de sorunları var demektir.
Yaratılanla sorunlu olan, Yaratanla da sorunludur. Yaratanla sorunu olanın, yaratılanla da sorunu vardır.
Müslüman kimliğimizi oluşturan unsurlara ne kadar itibar ettiğimiz, Müslümanlarla olan toplumsal ilişkilerimizin de belirleyenidir.