Din tercihini çocukların insiyatifine bırakmak İslam'a muhalefet etmektir.
Zira "Tek Din İslamdır." Bunu bildiren de Yüce Allah'tır.
Bu bilgi Kuranda net olarak ifade edilmiş ve Peygamberimiz de "Her doğan çocuk İslam fıtratı üzere doğar" buyurmuştur.
İslam fıtratı üzere doğan çocukların daha sonra anne babaları tarafından farklı dinlere yönlendirdikleri Peygamberimizin mesajında mevcuttur.
Çocukların dinde tercihleri olamaz. Onların eğitilip şekillenmesiyle ilgili anne babalar sorumludur. Bu sorumluluk, İslami bir zorunluktur.
Peygamberimiz, yedi yaşına gelen çocuklara namazın öğretilmesini emreder. On yaşına gelen çocukların namaz kılmamaları halinde çağın değerlerine göre uyarılmaları ve caydırıcı olması bakımından müeyyidelerinin uygulanmasını tavsiye eder. On iki yaşına gelen çocuklar dinimize göre namaz kılmakla yükümlüdür.
Akil-baliğ çağından itibaren mükellef olan çocukların, bu yaştan itibaren din tercihinde bulunmalarını istemek İslam’a muhalefettir. Müslümanın çocuğunun İslam’dan başka bir dinin müntesibi olması mümkün değildir ki din tercihinde bulunması gibi bir özgürlüğe sahip olsun. Zaten tek hak din de, İslam’dır.
İlahi dinler sayılırken ve yazılırken, okutulurken ve öğrenilirken bunlara Hıristiyanlık ve Yahudiliği eklemek doğru değildir. Hıristiyanlık ve Yahudilik, dönemlerinde hak din olarak gönderilmiştir. Hz. İsa Hıristiyanlık, Hz. Musa da Yahudilik dininin Peygamberi olarak tebliğ de bulunmuşlardır.
Hz. Ademden Hz. Muhammed (s.a.v.) e kadar gelen ilahi dinlerin genel adı İslamdır. Özelde de Hz. Muhammed (s.a.v.) in tebliği ettiği son dinin adıdır İslam.
Dönemlerinde fonksiyonel olan İlahi dinlerden Yahudilik de Hıristiyanlık da aynı zamanda genel adı İslam olan dindirler. Onların da genel adı İslamdır.
Hz. Muhammed (sa.v.)’in tebliği ettiği ve özel adı İslam olan din evrenseldir ve tüm insanlığa gönderilmiştir. Hz. Adem’den Hz. Muhammed (s.a.v) e kadar gelen ve genel adı İslam olan dinlerin hepsi lokaldir ve mevzi bir fonksiyona sahip olmuşlardır. Her Peygamber kendi toplumunu ve topluluğunu irşad etmiş, Allah (c.c.) ın vahyini kendi toplumuna tebliğ etmiştir.
Yer yüzünde İslamdan başka ilahi din hiçbir zaman olmamıştır. Hz. Ademe, Hz. İbrahime, Hz. Musa’ya, Hz. İsa’ya ve ismi Kur’anda geçen yirmibeş Peygamberle, Kur’anda ismi geçmediği halde “Her ümmete bir Peygamber gönderilmiştir” vahyinden hareketle ifade edilen yüz yirmisekiz bin Peygambere gönderilen din ile Hz. Muhammed (s.a.v.)e gönderilen din aynıdır.
Mesajlarında da muhtevasında da fark yoktur. Detaylarında(ibadet şekillerinde) ve muhataplarında(lokal veya evrensel oluşu itibariyle) farklılık söz konusudur.
İslam dini, kendisinin dışındaki farklı din müntesiplerine saygı duyar. Bu saygı, o dinlerin ilahi olduğu ve kabul gördüğü anlamına gelmez.
Farklı bir din mensubunu Müslüman olması için zorlamak İslam’a uygun değildir. Ancak, İslamı din olarak seçen kimsenin, yani Müslümanın İslamın gereklerini yerine getirmesi bir zorunluluktur.
Müslüman bir ailenin, çocuklarını Müslüman olarak yetiştirmesi de kendileri için dini bir görevdir. İslamdan başka hak din yoktur, Müslümanların çocuklarının da farklı dini tercihi yapmaları İslama muhalefettir.
İslama göre, farklı dine saygı var ama farklı din tercihi yoktur.