Kokuşmuş düzene karşı esaslı bir itirazdı. Bu güne kadar karşılıksız kalan sessiz bir çığlık değil aksine sesli, geniş yürekli bir isyandı. İçinde yenilgi kelimesi olmayan bir lügatti. Yenilgi yenilgi büyüyen zaferdi. Başlamak, yeniden başlamak, bir daha başlamak,sonra bir kez daha başlamaktı. O, bir Ebu Eyüp el Ensar aşığı, Fatih Sultan Mehmet Han, Selahattin Eyyubi ve Abdülhamit Han hayranıydı. O sahipsiz kalan bu topraklarda adı konmamış işgal demek olan modernizm’e vurulmuş yerli bir tokattı. Sahte devrimleri deviren, darbeye karşı yiğitçe duran gerçek bir devrimciydi. O açlıktan dolayı ekmek arabasının peşinden yalın ayak koşan çocuğun halini anlatırken her anlatışında gözyaşı dökecek kadar yufka yüreğinden, bu adaletsiz durumlara sebep olan küresel zalimlere karşı güçlü bir isyan, öfke ve mücadele ortaya çıkarabilen sağlam bir karakterdi. Zalimlerin hain planlarını gördüğünde savunmasız kalabalıklara yol gösterip durun bu cadde çıkmaz sokaktır, diyebilen bir cesaretti, bir meşaleydi.Uhut’tan, Bedir’den, Hendek’ten, Hayber’den, Mekke’den, Medine’den 1500 yıl önce esen rüzgârlarıeteklerinde toplayıp Anadolu’da, Ortadoğu’da, Afrika’da estiren bir dağdı.O ismiyle müsemma Necmettin Erbakan'dı.
Hedefine varmak için gözünü budaktan sakınmayan bir cesaret ve kararlılıkla davanın delisi olmak gerekir diyen, tepeden tırnağa kadar iman, ahlak, ilim ve azim dolu olan gerçek bir hareket ve dava adamıydı. Onun en büyük özelliği hem fikir, düşünce ve ilim üretip hem de aynı zamanda bunları uygulamak ve yaşamak için gece gündüz çalışmasıydı. Onun yakınında bulunanlar bilirler ki seçim zamanlarında kullanılacak sloganları hazırladığı gibi aynı zamanda afişlerin çizimini de kendi elleriyle gerçekleştirirdi. Bu yüzden herkes ona tek kişilik ordu adını koymuştu.Sadece davayı anlatarak ortaya koymakla yetinmemiş aynı zamanda dava için gerekli hareketi herkesten önce başlatmış bir öncüydü. Onu benzer düşünce adamlarından ayıran şey onun aynı zamanda aksiyoner olmasıydı.İslam davasını savunan diğer yazar, çizer ve düşünce adamlarından veya diğer âlimlerden farkı;fikir ve düşünce üretmekle yetinmeyerek davası için harekete geçip onlarca dernek, vakıf, sendika, kuruluş ve parti kurup davayı hayata geçirmek için her türlü projeyi bizzat başlatması,bunun için bir teşkilat modeli ortaya koymasıdır.
Herkes onu ilklerin ve zorlukların adamı olarak tanımıştır. Çünkü o ilklerine kadar şuur dolu bir insandı.Birçok ilki gerçekleştirdiği halde, onlarca ilmi, fikri buluş ve çalışmalarına rağmen hiç bir zaman en ufak bir gösteriş ve büyüklenmeye kapılmamış, her zaman mütevazı, nazik, nezaketli, beyefendi, saygılı ve muhabbet doluydu. Yaptığı espriler ise zekasının üstünlüğünü ortaya koyuyordu. İçinden geçtiği onlarca zor şartlar, baskı ve engellemelere rağmen, hatta saldırı, iftira ve hakarete rağmen hiç bir zaman davasından vazgeçmediği gibi aynı zaman da eline fırsat geçtiğinde öç alma yolunu benimsememiş, hiç kimsenin kalbini kırmamış ama davasından da asla taviz vermemiştir. Düşmanlarının bile tövbe edip hakka dönmelerini, doğruyu bulmalarını istemiş ve bunun için dua etmiştir. Onu öldürmeye gelen bir kimse batıldan hakka dönmüş ölünceye kadar da yanından ayrılmamıştır.
Hayatı hep engelleme, anlaşılmama, zorluk ve baskılarla geçtiği halde tüm dünya Müslümanlarına liderlik yapmayı, onları uyarıp harekete geçirmeyi başarmıştır. Fikir ve hareketiyle dünya Müslümanlarını etkileyen son yüzyılın en büyük lideriydi. Onun her zaman dediği gibi; insan dediğin hile değil çile ile, şakşakçılık değil mücadele ile, edebiyat ve belagat değil meşakkat ile zor ve karanlık tünellerinden geçerek insan olmalıdır. İnsan doğmakla insan olmak aynı şey değildir. İşte Erbakan Hocamız tam da böyle bir insandı. Yokluğunu hep hissettiğimiz adam gibi bir adamdı. Dünyalık menfaat, makam, şöhret, para, saygınlık ne varsa hepsinden olmak, hepsini kaybetmek pahasına da olsa davasından vazgeçmeyen adamdı. Adam olmak da zaten böyle bir şeydi.Bu ülkenin gerçek sahiplerinden biriydi. Adam gibi bir adamdı.
İnanıyorum Refiki Alaya, Yüce Dosta giderken Peygamber efendimiz, Kevser ırmağının başında onu bekleyecektir (Ebu Davut, Sünnet 26) Onu aramızdanayrılışının beşinci sene-i devriyesinde rahmetle minnetle ve özlemle yâd ediyorum. Ey Hocam, biz seni Allah için, kutlu davan için sevdik. Rabbim de seni kutlu Peygamberimize komşu eylesin. Bizi de onun şefaatlerine nail eylesin. Allah rahmet eylesin.Mekânın Cennet, Makamın yüksek olsun inşallah.Doğduğu güne, öldüğü güne ve yeniden diriltileceği güne selam olsun (Meryem 15)