İş, ekmek, özgürlük, demokrasi ve onur kavgası veren ve sürdürdükleri bu mücadele ile ülkemizde hak aramanın ve direnişin simgesi olan Tekel işçileri, neredeyse 1 aydır Ankara sokaklarında mücadelelerini sürdürüyorlar. Evinize, ailenizin yanına dönün diyen AKP hükümetine karşı, 6 Ocak Çarşamba günü yaptıkları referandumla eve dönmeye değil, mücadeleye devam kararı alan onurlu tekel işçileri bir kez daha hükümete gereken cevabı vermişlerdir.
Vahşi kapitalizmin ve yılmaz ve kararlı savunucusu olan AKP Hükümeti, onurlu ve insanca bir yaşam için haklarını aramaya Ankara"ya gelen Tekel işçilerine, cop- gaz bombası ve tazyikli suyla saldırdı. Polis yüzlerce gaz bombasını işçilerin üzerine attı. İşçilerin bir kısmını havuza attı. Birçok işçi atılan gazdan etkilendi ve yaralandı. Ama buna karşı Tekel işçisi hak arama mücadelesini yılmadan ve kararlı bir biçimde tüm baskılara rağmen sürdürmeye devam etti.
İşçi sınıfı içinde uzun bir süre mücadele etmiş eski bir Telekom işçisi olarak; baskılara ve göz altılara rağmen direnen tekel işçilerini ve özellikle kadın işçileri bir kez daha selamlıyor ve her zaman yanlarında olduğumu, bir kez daha buradan ifade ediyorum. İşine, ekmeğine ve onuruna sahip çıkmak, özelleştirmelere hayır demek, 4-C esaretini kabullenmemek ve sözleşmeli köle olmamak için Ankara"ya giden Tekel işçilerine coplu, gaz bombalı, göz altılı saldırıların tek sorumlusu sermaye sınıfının iktidar aracı olan vahşi kapitalizm ve onun sadık hizmetçisi olan AKP Hükümetidir. Hükümetin işçilere karşı bu insanlık dışı saldırgan, faşizan tutumunu şiddetle kınıyorum.
AKP hükümetinin işçilerin ve emekçilerin her hak arama mücadelesini kanun dışı ilan etmesi ve hak arama eylemlerini baskı ve şiddetle bastırmaya ve işçileri yıldırmaya çalışması kabul edilemez. Ne 25 Kasım"da ki kamu çalışanlarının bir günlük uyarı grevi, ne bu uyarı grevinden sonra işlerine son verilen demiryolu çalışanlarının işten atılan arkadaşlarına destek olmaları, ne İstanbul İtfaiyesinden atılacak olan bine yakın işçinin direnişleri ve işlerine devam etme talepleri, ne de 12 bin Tekel işçisinin haklarını alana kadar Ankara"dan geri dönmemek üzere eylem yapmaları kanun dışıdır. Hak arama eylemleri hakları gasp edilen işçilerin, işten atılanların, kamu emekçilerinin ve yoksulların en temel insani ve demokratik haklarıdır. Asıl kanun dışı, insani ve demokratik olmayan ise sermaye sınıfının temsilcisi olan AKP iktidarının ve polisin insanlık ve hukuk dışı saldırılarıdır.
AKP hükümeti ve ardından Ankara valisi, Tekel işçilerinin demokratik hak arama mücadelesini kanun dışı ilan ederek işçilere dağılmaları için süre verildiğini ve dağılmayan Tekel işçilerine saldırarak daha büyük olayların gelişmesini önlediklerini ve saldırı sırasında biber gazından ve tazyikli sudan etkilenen milletvekillerinden özür dilediklerini ve üzgün olduğunu açıklamıştır. Sayın vali, asıl özür dilemen gerekenler orada tesadüfen bulunan milletvekilleri değil, Tekel fabrikaları kapanacağı için işsiz kalacak ya da 4-C gibi ucube, sefalet altı bir yaşam düzeyine mahkum edilecek olan ve seslerini hükümete duyurmak için 15 Aralık'ta Ankara'ya giderek haklarını alana kadar geri dönmemek üzere eylem yapma kararlığında olan 12 bin Tekel işçisidir. Polisinizle, panzerlerle, biber gazı, gaz bombası, tazyikli su ve coplarla düşmana saldırırcasına, saldırdığınız ve dağıtmaya çalıştığınız ve yerlerde sürükleyerek göz altına aldığınız tekel işçileridir. Tekel işçileri bu ülkenin düşmanı değil gerçek, sahipleridir. Tekel işçileri bu ülkenin geleceği, aydınlığı ve onurudur. Tekel işçilerine ve demokratik hakları için direnenlere el kaldırmak ve acımasızca saldırmak bu ülkenin onuruna ve yüreğine saldırmaktır.
AKP hükümeti haklarını arayanlara ve Tekel işçilerine saldırmaktan vazgeçmeli, Tekel işçilerinin haklarını almadan geri dönmeyeceklerini ve mücadeleden vazgeçmeyeceklerini artık görmeli ve Ankara"da direnen Tekel işçilerinin haklı talepleri karşısında eve dönün demekten vazgeçmeli ve tekel işçilerinin eve dönüş şartlarını kabul etmelidir.
ŞİMDİ DAYANIŞMA ZAMANI
Tekel işçileri 6 Ocak 2010 Çarşamba günü işyerlerinde yaptıkları referandumla, yarın çocuklarına miras olarak bırakacakları insanca ve onurlu bir yaşam için mücadeleye devam kararı aldı.
Peki ya biz? Tekel işçilerinin bu haklı ve onurlu mücadelelisinin yanında yer alacak mıyız? Bulunduğumuz her yerde aklımızla, yüreğimizle, vicdanımızla ve bedenimizle onların sesi ve yüreği olacak mıyız? Onların yağmurda ıslanan, soğukta üşüyen, polis copu, biber gazı, tazyikli su yiyen ve gözaltına alınan bedenleri olacak mıyız?
Unutmamalıyız ki Tekel işçilerinin iş, ekmek ve onur mücadelesi aynı zamanda hepimizin iş, ekmek ve onur mücadelesidir. Şimdi hep birlikte karar vermeliyiz. Ya Tekel işçileriyle birlikte olup iş, ekmek ve onurlu bir yaşam için tozu dumana katacağız. Ya da suskunluğumuza ve korkularımıza sığınıp hep birlikte tozu dumanı yutacağız.
Vahşi kapitalizmin ve AKP hükümetinin işçilerin ve ezilenlerin demokratik haklarına yönelik bu aldırmaz ve saldırgan tutumu ve gücü sadece onların üretim araçlarına ve şiddet araçlarına tank ve tüfeğe sahip olmalarından kaynaklanmamaktadır. Onların asıl gücü işçiler ve ezilenler olarak birbirimizi yalnız bırakmaktan, örgütsüzlüğümüzden ve asıl önemlisi içimizi yakan kahrolası suskunluğumuzdan kaynaklanmaktadır. Çünkü susmak baskıyı, sömürüyü, adaletsizliği, ayrımcılığı, savaşları, kapitalizmin barbarlığını ve şiddetini kabullenmek ve mevcut durumu onaylamak demektir.
Artık susmak ve yaşananları kabullenmek yerine, herkese ücretsiz sağlık ve eğitim hizmeti için, onurlu ve güvenli bir gelecek için, işten atmaların durdurulması ve yasaklanması için, özgürlük, demokrasi ve eşitlik için, halkların kardeşliği ve barış için, özelleştirmelerin kaldırılması ve taşeronlaşmanın yasaklanması için, sermaye sınıfının, hükümetin ve polisin hak arayan işçilere yönelik insanlık dışı saldırılarına karşı durmak için; işçilerin, işsizlerin, yoksulların ve tüm ezilenlerin yanında olduğumuzu bir kez daha haykırmak için, şimdi Tekel işçileriyle dayanışma zamanıdır.
Unutma ki
Senin bir gülüşün bir dostun yarasını saramıyorsa eğer, sen artık sen değilsin dostum
.