TEKEL İŞÇİSİNİN DEĞERİ YARIM BARDAK ÇAY KADARMIŞ!...(!)
Tekel işçilerinin öncelikle açlık ve sefaletini gördüm soğuklarda yağmura çamurda titremelerini gördüm. Çocuklarının yanlarında nasıl büzüldüklerini gördüm. Her şeyden önce bir baba olarak bir insan olarak tüylerim diken diken oldu. O anda ülkenin başbakanı ben olmak istedim. Elimdeki sihirli bir değnek ile AKP hükümetini yerle yeksan etmek istedim. Saatlerce ağladım. Bir ülke hükümeti kendi vatandaşına hem de öz vatandaşına bu kadar acımasız nasıl davranabiliyor diye saatlerce günlerce düşündüm durdum. En sonunda başbakanın ve hükümet yetkilerinin açıklamalarından sonra çok da kolay yapar dedim kendi kendime. AKP Samsun Milletvekili Suat Kılıç, kendi seçmenlerine SİZİN VERECEĞİNİZ OYUNUZ YARIM BARDAK BİLE ETMEZ derse başkentte soğuktan donan işçiler donmaya devam edeceklerdir. Bütün bunların üzerinden bir hafta geçmesine rağmen ben memlekete döndüm işçi arkadaşlar inançla azimle haklarını almak için Başkentte kararlı ve onurlu eylemlerine devam ediyorlar. Ankra"da olduğum süreçte açlık grevine giren TEKEL işçilerini gördüm. Derme çatma çadırlarda nasıl uyuduklarını gördüm.TEKEL işçilerinin çocuklarının nasıl tir titrediklerini gördüm. Elimden gelen bir şey yoktu. Sadece bu köşemden onların haklarını ve yaşadıklarını anlatabilmekten başka. İlk gittiğimde hemşerilerimi aradım ve buldum. Onlarla sohbetler ettim. Candan ve sımsıcak çaylarından içtim. Keşke dedim o anda AKP Samsun Milletvekili Suat Kılıç"ta orada olsaydı da oylar yarım bardak mı edermiş yoksa içildiğinde insanın içine bir dostluk ve huzur mu veriyormuş görsün tatsın istedim ama oraların yakınından bile geçmezdi dedim daha sonra arkadaşlarıma. En son gelişmeleri zaten an be an sizlerde bizim gibi gazete ve televizyon haberlerin izlemektesiniz. Anti parantez şunu da çok merak ediyorum. Bu ülkenin medyasının DARBELERDEN başka yapacakları haberleri yok mu? Mesela işçi eylemleri gibi. Sağlık haklarının yok olması gibi.
Samsun"lu Tekel İşçisi Dursun Keskin: Biz bugüne kadar burada tarih yazık. Bizim bu direnişimiz diğer bütün emekçileri örnek oldu. Ne kadar direndiğimizi daha da ne kadar direneceğimizi görecekler. Burada düşman çatlatır gibi kavga eden etmeyen bütün dostlarımız kol kola omuz omuza mücadele içindeyiz. Bundan da kimseye ödün vermedik vermeyeceğiz de. Bu mücadelemizi kazanmadan bırakıp Samsun"a dönmeyi kesinlikle düşünmüyoruz. Biz sağda solda yatmak istemiyoruz. Özlük haklarımızla var olmak istiyoruz. Ahmet Burak Erdoğan gibi gemicikte istemiyoruz. Biz evimize ocağımıza aşımızı ve ekmeğimizi getirmek istiyoruz. Biz bir gün iki gün üç gün değil haklarımızı alana kadar burada olacağız. Şu anda konuşan ben 37 yaşındayım. Evliyim ve iki çocuğum var. Benim çocuklarıma kaç aydır bir çiğineyim çiklet alamadığımı, bir bardak süt içiremediğimi, emzik alamadığımı kimse biliyor mu? Evimin kirasını elektrik faturasını ödeyemediğimi, su faturasını ödeyemediğimi bilen var mı hükümet üyelerimizden. Yoktur nerden olsun biz burada buz gibi havaya direnerek mücadele edeceğiz ve hakkımızı alacağız. Bunu başaracağız. Kimsenin başbakan Erdoğan"ın bile bundan şüphesi olmasın. 4/C bizim kaderimiz olmayacak. Kendileri çalışsınlar vekillerde 4/C de bize eşit olarak aldıkları maaşlarını dağıtsınlar bakalım sıkıyorsa? Tabiki de onlar buna gülerler geçerler. Tok açın halinden anlamadığı için güler geçerler. Biz dört kişilik öğrenci aileyiz Samsun"da. Nasıl okuyacağız benim ve eşimin harçları çocuklarımızın okul masrafları nasıl yetiştireceğiz yukarıda da anlattığım üzere neyle geçineceğiz. Hırsızlık yapın deseler bizim kanımızda yok. Deveyi amuduyla götürün deseler biz onurlu insanlarız tüyü bitmedik yetimin hakkına el uzatmayız ve uzatanında canına ot tıkarız. E geriye ne kaldı ağabeycim ne kaldı bir onurumuz ve emeğimiz kaldı. İşte bize bunları geri versinler. Yoksa işler şirazesinden çıkacak. Bakın arkadaşlarımız açlık grevlerine gittiler ve kısa bir zaman dilimi için vazgeçtiler. Sanmasınlar ki biz onurumuzu yerle bir ederiz. Bizim bir tek onurumuz ve şanlı mücadelemiz var. Bunun için bize ne derlerse desinler biz özlük haklarımızı ve diğer haklarımızı almadan başkenti terk etmeyeceğiz dedi.
Samsun"dan diğer bir TEKEL işçisi arkadaşımız Atacan Aydın Ankara"da yaşadıklarını vew süreci anlattı: Bizim ülkemiz ne savaşta nede bir işgal altında. Ama biz Türkiye"nin başkentinin ortalık yerinde mülteci hayatı yaşamaktayız. Eğer bu insanlıksa sokakta kalan bir hayvan için bir saat ağlasa insanlar onun yanına gider. Ne oldu neyi var diyerek bakmaya gider. Ama bizler 48-50 gündür buradayız bu kadar insan bağırıp slogan atıyorlar. İnsanlarda (tırnak içinde TBMM"deki bizi yönetenlerden söz ediyorum) hiçmi insanlık duygusu kalmadı ki bu insanlar neden burada eylem yapmaktalar? Neden evlerinden barklarından uzaktalar diye sormuyorlar? Ben AKP iktidarından en ufak toplu iğne başı kadar bir şey istemiyorum. ben Trabzonluyum bizim oralarda yerel bir ifade vardır. Salâvatını İstemiyorum meşakkaşımı tutma yeter. Yani duanı istemiyorum mezar taşımı yıkma yeter Benim bugün var olan haklarıma dokunma yeter ben başka bir şey istemiyorum. ben yani biz çalışıp üretmek istiyoruz. Ben yan gelip yatmadım. Ben TEKEL Yaprak Tütünde 600 kişinin aşçısıyım. Benim ellerim kollarım yandılar. Üstüme yemek döküldü de yandım. Hiçbir zaman da yatmadım. Eğer yan gelip yatarak yetim hakkı yemiş olsaydım onların ifade ettikleri gibi benim bugün burada işim olmazdı. Beni yazlığım kışlığım yazlık arabam kışlık arabam yatlarım katlarım olurdu. Ama benim hiçbir şeyim yok. Benim doğal hakkım olan babamın yasını bile tutturmadılar bana. Ben babamı memlekette toprağa koydum iki gün üstüne buraya geldim ekmeğimin peşine. En doğal hakkımdı benim babamın yasını tutmam. Bunu bile bana çok gördüler. Bu hakkımı bile benden çaldılar. Şimdi varın siz söyleyin biz burada yan gelip yatmış mı oluyoruz. Bunları Samsunlu hemşerilerime iletin lütfen. Bizim burada affedersiniz soğuktan donmayan yerimiz kalmadı. Yağmur iliklerimize kadar işledi. Ama bütün bunlara rağmen biz halen burada mücadelemize devam ediyoruz. Haklarımızı almadan Samsun"a ayak basmayacağız. Açlık grevleri hakkında da şunları söyleyebilirim. Şimdilik ara verildi. Hükümet kanadından gelecek olan bir en ufak bir olumsuzlukta açlık grevlerimize devam edeceğimiz bildirdiler arkadaşlarımız. Burada ki mesele aç kaldığında ilk önce inançlarını inandıklarını yer. Ekmek böyle bir şey. Bu ülkenin iki milyon kayıtlı fahişesi var. Hayat kadını var bedenini satıyor neden? Yarın bende aç kaldığımda bende kötü yola düşeceğim. Bu benim sadece dünyalığımı da yiyecek ahiretliğimi de yiyecek. Bizlere biçilen değer yarım bardak çay. AKP Samsun Milletvekili Suat Kılıç sizin vereceğiniz oy yarım bardak çay etmez dedi. Böyle bir söylem olur mu soruyorum sizlere sayın gazeteci hemşerim bu Samsun"un milletvekili hem de iktidar partisinin milletvekili. Şu da çok enteresan ben ölürsem benim çocuğumun benden alacağı 1.300.00. TL ölmezde ben sağ olarak memlekete dönersem evime getireceğim ücret ise 650.00.TL yani benim ölüm dirimden daha ederli varın gerisine siz hesap edin. Biz bu durumda çocuklarımıza nasıl onurlu bir gelecek bırakırız dedi.
Bir başka Samsunlu TEKEL işçisi arkadaşımız Fatih Altunışık: 2002"de ki Trabzon seçimlerinde , Trabzon"u başbakan kaybettiği zaman anası çıktı dedi ki oğlum Trabzon"u kaybettik ben çok üzüldüm zoruma gitti. Şimdi ben soruyorum. Anası biz üzülmüyor mu? Acımıyor mu? Gücüne gitmiyor mu? Ben bu kadar konuşuyorum dedi. TEKEL işçilerinin eylemleri ve mücadelesine yürekten katılıyorum. Yarın bir gün özelleşen tüm kurum personelleri sizlerinde düşeceğiniz konum budur aklınızı başınıza devşirin . Saygılarımla ..