İnsanlar; İslam fıtratı üzere doğarlar, anne-babaları veya veli ve vasileri onları sonradan Yahudi veya Hıristiyan yaparlar. Peygamberimiz; bu fıtrat bilgisini ümmetiyle paylaşarak; insanların doğuştan günahsız, kusursuz, hatasız ve temiz olduğunu bildirmiştir. Fıtrat olarak temiz doğan insanoğlundan istenen, hayatını da temiz yaşamasıdır. Temiz olarak dünyaya gönderilen insanın, kendisini temiz olarak ahirete götürmesi beklenir. Bunun için de insanlar dünyada imtihan edilir. Temiz doğan insanın, temiz yaşaması zor değildir. Fıtrat; temizliğe uygundur. İmtihanın kazanılması da fıtrat üzere yaşamaya bağlıdır. Haramsız ve yalansız bir yaşam fıtrat yaşamıdır. Eline, diline, beline sahip çıkmak; imtihan garantisidir. Peygamberimiz; “bana altı hususta teminat verin sizin Cennete girmenize kefil olayım” buyurmuş, bu altı husustan üçünün; beli, eli ve dili yalandan ve haramdan korumak olduğunu belirtmiştir. Dünyanın güzellikleri; insanları etkileyecek ve zaaflarına yenik düşmelerine neden olacak yapıdadır. Servet, şehvet ve şöhret; dünya güzelliklerinin en etkili olanlarıdır. Bunların etkisinde kalmamak için, “Kefen”le yaşamak gerekir. Kefen; dünyadan ahirete giderken giyilecek elbisenin adıdır. Tıpkı, anne karnından dünya gelirken giydirilen “”Belek” bezi gibidir. Doğarken dünyaya çıplak gelen insan beyaz bir bezle “Belenir”, ölünce de aynı insan bir başka beyaz bezle “Kefenlenir.” İnsanın bu iki noktası arasında geçen zamanı, onun ahiretini belirler. Doğduğu zaman sarıldığı beyaz bez; tertemiz olduğunun ifadesidir. Ölünce sarıldığı beyaz kefen de, temiz gittiğinin şehadeti anlamına gelir. Fıtrat üzere yaşamak; bu iki beyaz bez arasında geçen zamanı, Yaratanın belirttiği ölçülerde geçirmektir. Bunun adına da “Fıtrat” denir. Her millete bir Peygamber gönderilmiş olmasının anlamı da, insanların “Fıtrat” üzere yaşamalarını sağlamak içindir.
“Aklını Kefene Sarmak” diye toplum içinde kullanılan bir kavram vardır. Bu kavram; bağlamından kopartılarak, “aklını kullanamayan, aklını öldüren” kimseyi ima etmek için söylenir. Halbuki, bu kavramın ifade ettiği anlam; aklını sürekli kefenle irtibat halinde tutarsan, fıtrat üzere yaşamayı da başarırsın demektir. içindir. İmtihan edilmek üzere yaratılan insanoğlunun, söz konusu bu imtihanı başarıyla sonuçlandırması için, bütün argümanlar da, Yaratan tarafından sunulmuştur. Zaafları da olan insanın, söz konusu zaafların esiri olmaması ve etkisi altında kalmaması için; fıtratın kendisine sunduğu güzellikleri yaşamanın kodları haline getirmesi lazım gelir. Dünya yaşam tarzını doğru kodlayan, fıtrata uygun bir yaşam tarzı tercih eden insan; hayatının her kademesinde huzurlu ve mutlu olur. Karşılaştığı bütün sorunları kendisi için ilaç gibi görür. Dünyadaki her zorluğun ahiret için sermaye olduğunu düşünür. Doğuştan sonra ana babası tarafından fıtrat ekseninin dışına itilen veya süreç içerisinde kendi iradesiyle fıtrat kodlamasını unutan ve değiştiren insanlar; belendiği bezle, kefenlendiği bez arasındaki zamanı boşa harcamış olurlar. Onlar da bu süre içinde ahiret sermayesi oluştururlar ama o sermaye ahiretlerini berbat edecek özelliktedir. Fıtrat üzere yaşamak; İslam üzere yaşamak, Kur’ani hakikatlere uygun davranmak, Peygamberi sünneti uygulamaktır. “Aklını Kefene Sarmak” deyimini, kefeni akıldan çıkarmadan yaşamak şeklinde anlamak; fıtrat üzere yaşamaya katkı sağlayacaktır. Aksi halde; ahiretin tarlası olarak bildirilen dünya hayatı, ahiret için külfet oluşturacaktır. İradesi elinde olan insan; kendini fıtrata uygun olarak idare etmesini bilmelidir. Bu yaşam tarzına "Temiz Yaşamak" da denir.