Benim için en değerli olan insan en terbiyeli, en ahlaklı olan insandır. Bu, kimileri için para, kimileri için maaş, kimileri için iş, kimileri için kariyer, kimileri için soy asalet olabilir. Aldığım eğitim ve aile terbiyesi bana bunu öğretti. Çerkez köyünde dünyaya geldim ve çerkez kuralları ile yetiştirildim. Liseyi de imam-hatip lisesinde okudum, üniversiteyi ise eğitim fakültesi sınıf öğretmenliği bölümünde tamamladım. Tüm bu ahlak kaidelerinden ziyadesiyle memnunum.
Çok üzülerek bir şeye tanıklık ediyorum ki bu yazıyı asıl bunun için yazmayı istedim. Geçenlerde bir gün kandil gecesi dolayısıyla camiye gittim. Ama nereden gittim keşke gitmez olaydım dercesine bir acayip olay tüm cemaati rahatsız etti. Arkadaşım hangi memlekette yaşıyorsunuz? Nereden geldiniz? Hiç mi Türk örf ve adetlerini bilmezsiniz? İslamiyetin İ'sinden de mi haberiniz yok? Bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ise hiç unutamayacağım bir gece yaşadık.
Olay şu efendim. Kandil gecesini daha dolu geçirmek isteyen cemaat, camide yatsı namazından önce yerini alır. Hoca efendi ilminin yettiği ve dilinin döndüğü kadar çalışmalar icra eder. Sonunda ezan okunur namaza durulur ama bir küçük çocuk ortalıkta afacan gibi dolanır durur. İnsanların arasından bir o tarafa bir bu tarafa koşar, geçerken insanların yüzüne tokatı patlatır. İnsanların kafasındaki takkeleri alır götürür başkasının kafasına takar, bunu gören çocuk cemaat haliyle güler.
Cemaate dağıtılan meyve sularının pipetlerini koparıp bir tarafa, meyve suyu kutularını başka bir tarafa savurur. Çocukların top keklerini cemaatin yüzüne çarpar ve bu duruma ne yazık ki kimse müdahale edemez. Daha fazla dayanamayan cemaatten bazı gençler çocuğu biraz tutup engellemek isterler ama çocuk bu sefer daha fazla sinirlenip ağlamaya başlar.
Kimin çocuğudur? Nereden gelmiştir? Yoksa üst katta bayanlardan kaçıp da mı gelmiştir? Kimse bilemez. İnsanlar merakla hayret içinde biraz da dehşet ve asabiyet içinde geceyi daha fazla kazasız belasız geçirirler ama çok da dolmuşlardır.
Şimdi çok değerli dostlarım, burada kim kazandı kim kaybetti diye bir hasbıhal edecek olursak, çocuğuna terbiye vermeyen, çocuğunu insanların içine başıboş bir şekilde salan baba veya anne kayıp etmiş, o çocuğun türlü şaklabanlıklarına sebat gösteren insanlar ise kazanmıştır diye düşünüyorum. Çocuğuna terbiye versen, insanların arasına salmasan da sen de kazansan olmaz mı?
Terbiye denince sadece çocuğa verilen terbiyeden bahsedecek değiliz. Bu yazımı okuyan tüm bayan cemaatten ricamızdır, camide yaptıkları gürültü konusunda ne olur birazcık daha anlayış bekliyoruz. 'Yok böyle bir şey!' dedirtecek kadar erkek cemaat rahatsız oluyor. Namaz bitince bayan cemaatimizin üst kattan bir inmeleri yok mu? Aman Allahım! Rabbim kimseye böyle gürültü yaptırtmasın. Kimseyi de böyle gürültülere maruz bırakmasın. Hele insanın rabbi ile buluşması anında, araya giren kullar olmaktan bizleri muhafaza buyursun.
Arkadaşım biz camiye ilk çocukken girdiğimizde camide Türkçe dünya kelamı edilemeyeceğini düşünür ve böyle inanırdık. Şimdilerde maşallah özellikle kadın cemaat sadece mahalle kavgası etmediği kaldı camide. Tabiî ki burada asıl mesul olan biz hane reislerinin bilgi ve kalitesi ortaya çıkıyor. Teşbihte hata olmaz, at sahibine göre kişner.
İnsanların dini bilgileri babadan atadan miras kaldığı kadar olunca durum da maalesef böyle oluyor. Yoksa biz toplum olarak insanımızı eğitmeyi yeteri kadar başarmış olsaydık bugün bu manzaraları yaşıyor olmazdık. Kız çocuklarının eğitimi konusunda yetkililer boşuna çırpınmıyor. Onların tüm gayretleri, ailenin temeli olan annenin eğitimli olmasını sağlamaktır. Ancak böylece düzlüğe çıkabiliriz diyerek sözlerime son veriyorum. Sürçü lisan ettiysek affola. Kalın sağlıcakla.