Sıcak havalarda en ciddi risk grubunun, bebekler, çocuklar, hamileler, yaşlılar, fazla kilolular ile tansiyon, şeker, kolesterol, kalp ve damar hastalıkları gibi kronik hastalıklara sahip kişiler olduğunu söyledi.
Akgül, insan vücudunun her çeşit doğa koşuluna adaptasyon göstermek için önce fizyolojik, yani terleme gibi mekanizmalarını devreye soktuğunu belirtti. Bunların kişi için bir uyarıcı olduğunu, vücudun kişiye “terliyorsun, serin yere git” emrini verdiğini kaydeden Akgül, burada amacın organizmayı korumak olduğunu ifade etti.
Ahmet Akgül, kişi sıcak veya güneş gibi olumsuz şartlarda bulunmaya devam ederse, bu sefer vücudun tepkisinin “fizyo-patolojik” olacağını dile getirerek, bunun da artık vücutta adaptasyon mekanizmalarının bozulmaya ve zarar görmeye başladığının göstergesi olduğunu anlattı.
Vücudun bu uyarısını dikkate almayan kişinin sonunun artık hastalıklarla yüzleşmek olduğunu vurgulayan Akgül, “Aşırı sıcaklar veya güneş ışınları önümüzdeki yılların en önemli hastalık nedenlerinden biri olacaktır. Basit bir terlemeden ölüme kadar giden geniş bir spektrumda hastalanmalar baş gösterecektir. Sıcak havalarda en ciddi risk grubu, bebekler, çocuklar, hamileler, yaşlılar, fazla kilolular ile tansiyon, şeker, kolesterol, kalp ve damar hastalıkları gibi kronik hastalıklara sahip kişilerdir” dedi.
Aşırı spor yapanlar için de ciddi risklerin bu havalarda kendini gösterebileceğine dikkati çeken Akgül, “Aşırı sıcaklar yalnızca bu risk grubunu değil, hastalığı bulunmayan bireyleri de ciddi hastalıklarla yüzleştirebilir” dedi.
SORUN BASİT SONUCU KÖTÜ
Akgül, aşırı sıcakta kalmaya devam eden kişilerde, ilk olarak vücuttan aşırı su ve elektrolit atıldığını belirterek, suyun vücudun yaşam kaynağı, elektrolitlerin de hayatın devamını sağlayan moleküller olduğunu dile getirdi.
Sorunun basit gibi görünen terlemeyle başladığını anlatan Akgül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu durum en çok riskli grupta sıkıntıya yol açar ama zamanla toplumda da sorunlar baş gösterecektir. Halk arasında 'sıcak çarpması' olarak bilinen durumda, terleme, halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, denge bozulması, bulantı ve kusma, bilinç bulanıklığı, beyin ödemi, koma hatta ölüm bile görülebilir.
Bu durumdaki kişiye, eğer bilinç açık ise, bulantı ve kusma yoksa, hasta serin ortama alınıp, litre başına 1 çay kaşığı tuz ve karbonat karıştırılıp içitilmelidir. Sonra en yakın sağlık kuruluşuna hasta götürülmelidir. Bilinç kapalı ise hasta derhal sağlık kuruluşuna götürülüp damardan serum almalıdır ki, kaybettiği sıvı ve elektrolit yerine konmalıdır.”
KALP KRİZİ GELİŞEBİLİR
Akgül, sıcak havanın kalp ve damar hastalığı olanlar için de çok ciddi risk faktörü olduğunu ifade ederek, “Elektrolit kaybıyla ciddi kalp ritm bozuklukları, bacakta toplardamar tıkanıklıkları, kandaki sıvının azalmasıyla akışkanlığı bozulan kanın damarları tıkamasıyla atardamar tıkanıklıkları ve kalp krizi, bozulan elektrolit ve sıvı dengesiyle artan kalp kapak hastalıkları şikayetleri gelişebilir” diye konuştu.
Normal bireylerde bile önerilen günlük 2-3 litre olan sıvı ihtiyacının, sıcak günlerde muhakkak alınması gerektiğini vurgulayan Akgül, şunları dile getirdi:
“Varisi olan hastaların özellikle bu havalarda şikayetleri aratacak. Çünkü sıcaklık zaten genişlemiş olan damarlarını daha da genişletip hastanın şikayetlerini artıracaktır. Şeker hastalarında sıvı kaybı olduğu zaman şeker koması riski çok artar. Bu hastalar da özellikle bol bol su tüketmelidirler. Diğer gruplara rahatça önerebileceğimiz meyve suları bu hastalarda riskli olabilir. Ayran kullanılabilir. Çay rehaveti alır inancı halkımızda çok yaygındır, fakat sıcak havalarda su içmek daha etkilidir. Çünkü çayın aynı zamanda idrar söktürücü etkisi olduğu için alınan sıvı vücutta durmaz ve idrarla atılır.”
Akgül, bireylerin sıcak havalarda güneşin yeryüzüne dik geldiği saat 11.00-16.00 arasında dışarı çıkmaması gerektiğini vurgulayarak, vatandaşlara illa çıkmaları gerekiyorsa şemsiye, şapka, açık renkli ve bol olan giysi kullanmalarını önerdi.
Besinlerin sıcakta çabuk bozulacağından yaz aylarında besin zehirlenmelerinin de artış gösterdiğini kaydeden Akgül, bu nedenle özellikle sütlü besinlerin iyi saklanması ve hemen tüketilmesi, dışarıda açık satılan besin tüketiminin de azaltılması gerektiğini dile getirdi.
Akgül, bu havalarda yağlı ve kızartılmış ürünlerden hem riskli grupların hem de diğer kişilerin uzak durmasını tavsiye etti.
Erişkinlerde hafif şikayetlerle atlatılabilecek sıvı ve elektrolit kaybının, bebek ve çocuklar için aynı olmadığını vurgulayan Akgül, “Onların sıvı dengesi çok hassas olduğu için önlemleri daha dikkatlice alınmalıdır. Erişkinde terleme yapan bir sıcaklık çocuğu komaya sokabilir” şeklinde konuştu.
Ahmet Akgül, cilt yanıkları ve kanserlerinin de güneş ışınlarıyla artacağını ifade ederek, bu nedenle sırf bronzlaşmak uğruna saatlerce, özellikle de riskli saatler arasında güneşin altında uzanmanın son derece tehlikeli olduğunu söyledi.