Terör Ne Gösterdi ?
Ülke genelinde terör ile mücadele edilirken hangi gerçekler gün yüzüne çıkmıştı ? Bir çok konu var ama en önemlisi ülkede birlik ve beraberlik olmadığı netleşti. Her zaman ki gibi terör örgütüne yakın Marksist ideolojiye sahip olanların terörizmin yanında olduğunu gördük.
Basın, ülkede birlik ve beraberliğin sağlanması konusundaki tutum ve davranışlarında gösterdiği olumsuzluklar ile yine sınıfta kalmıştı. Tek mücadelenin terör olması gerekirken, manşetlerde ve yorumlarda kurulan cümlelere saklanan olumsuzluklar teröre yardım etmekten başka bir şey değildi. Basının birleştiricilikten uzak bir tutum sergilemesini gördük.
Terör örgütünün uzantısı olan muhalefet partisinden fazla bir şey beklememiz doğru değildi, onlar bağımsız hareket edemedikleri için bağlı oldukları noktanın emirlerinin dışına çıkamadılar. Cizre’de terörist olmadığını savunacak kadar pişkinlik gösteren bu partinin bakanı, canlı kalkan olmak için eyleme katılan başka bir vekilin varlığı ve operasyonlar başlamadan dahi uzlaşmaz tutum sergileyen partinin örgütün kontrolünde olduğunu gördük.
Muhalefet , şehit cenazelerinden dolayı iktidar partisini sorguladı. Ana madde, neden barış süreci ile zaman kaybedildiği ve onların yaptığı hazırlığa göz yumulduğu şeklindeydi. Terörün bitirilmesi adına tüm seçeneklerin masaya yatırılıp bunlardan en az zayiat ve en kazançlı olanın politika olarak uygulanması gerekirken, sertlik yanlısı politikaların provokasyona çok açık olduğu ve bu şekilde terörün bitmediği daha önceki deneyimlerde görülmüştü. İktidar ve muhalefetin ülkenin en önemli meselesinde birlikte hareket etmediklerini gördük.
Unutulmamalıdır ki, çatışma ortamında her zaman şehit olacaktır. Bunun hiç olmaması tek temennimiz fakat bölgenin coğrafi yapısının zorluğunun yanı sıra halk desteğinin dolaylı olarak terörden yana olması terörü kullananlar için önemli bir avantajdı. Bölge halkının terör karşısında sesinin çıkmaya başlaması ise ileriye dönük bir umuttu. Bölge halkının bir bölümünün terörün yanında, ülkenin büyük bir bölümünün ise terörün karşısında durarak ülkenin kutuplaştığını gördük.
Eğer barış süreci olmasaydı, değişen bir şey olmayacaktı. Şehit cenazeleri ülkenin gündeminde ilk sırada ki yerini almaya devam edecekti. Geriye dönüp baktığımızda yine aynı şeyleri yaşadığımızı görecektik. Karakol baskınları, mayın saldırıları, sokak eylemleri, kargaşa ve kaos devam edecekti. Barış umutlarının boşa çıktığını gördük.
Devlet Suruç olayından sonra Suriye’de ki terör örgütünü vurmak için hava kuvvetlerine emir verdiğinde, bu kadar hızlı bir saldırıyı beklemeyen Kandil’deki terörist gruplar Üzerlerinde ki şoku atar atmaz karşı eyleme başlamış ve kaybettiği gücü birkaç bölgede tesis etmeye çalışırken, siyasi uzantıları yollara düşmüştü. Örgütün bombalı eylemlere yönelmesi, Dağlıca örneğinin tek olmadan öteye gidememesi teröre karşı uygulanan yöntem konusunda devletin başarılı olduğunun göstergesidir. Terörle mücadelede kararlılığın sonuç getirdiğini gördük.
Yeterli halk desteğini alamayan terör yandaşlarının alan genişletme hamlesi olan özerklik vurgusu karşılık bulamadığı gibi örgüt açısında psikolojik olarak bir kayıptı. Bölge halkının vatanın bütünlüğünden yana olmasını gördük.
Daha önce bir çok eylemde ön planda kendilerini gösteren sanatçıların, terör eylemlerinde karşı bir duruş sergilemediklerini gördük.
Terörle mücadelede öz kaynaklarımızın devreye sokulması ile, istihbarat ve silah konusunda ki gelişmenin, sokak savaşlarında sabır ve kararlılığın terörle mücadelede nasıl etkin rol oynadığını gördük.