Terör Zirvesinde...

TERÖR ZİRVESİNDE VİCDANIMIZA DANIŞALIM
Hiçbir siyasi ve polemik kaygı olmadan haktaalaya hesap verir gibi olan bitenleri kendimizle baş başa kalıp toplumun genelini ve yöneticileri bir sorgulayalım mı? Bütün bu şehitlerin hesabını kimler verecek?
Eli silahlı teröristlere habire af çıkarırken; İstiklal Madalyası sahibi Jandarma Genel Komutanı'nı hapse atıp, beyin kanaması geçirene kadar içerde tutmadık mı?

PKK'ya yataklık yaptığı için hapiste yatan kadını, çıkarıp, Meclis'e sokarken, Cumhurbaşkanı'nın masasına davet ederken; 1'inci Ordu Komutanı'nı "terör örgütü kurmak"tan içeri tıkmadık mı?

Şehide "kelle" dediği için tazminat ödemeye mahkûm olan, "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir canım kardeşim" diyen Başbakan'a, "Bravo, aynen devam" deyip, yüzde 47 oy vermedik mi?

PKK, hastalanmaması için serçe parmağının tansiyonu bile ölçülen Abdullah Öcalan'ın saçı kesildi diye, kalkışma provası yapıp, Diyarbakır'ı yakıp yıktığında, polisin-askerin elini tutup, "Cana geleceğine mala gelsin" politikasını gütmeyi kendimize siyasi malzeme yapmadık mı ?

Kafamızda Amerikan çuvalıyla gezerken, koordinatör saçmalığı icat edip, "Amerika bizi çok seviyor, istihbarat verecek" demedik mi?

"Amerika istedi diye harekátı kısa kestik, içerde parça bıraktık, o kampları tutmamız gerekirdi" dediği için, neredeyse "vatan haini" ilan edilen Deniz Baykal, o kamplardan gelen teröristler Aktütün'ü bastığında haklı çıkmadı mı?

Irak'taki hacivat "Kedi bile vermem" derken; yaralı PKK'lıların tedavi edildiği Kuzey Irak'taki hastaneyi bile kendi ellerimizle yapmadık mı?

Vatandaşa zam üstüne zam geçirirken, PKK'yı koynunda besleyen Barzani'ye, Talabani'ye yarı fiyatına elektrik vermiyor muyuz?

Tokat" ta askerin haince düşürüldüğü pusuda ne malum PKK"lıların yaptığı demedik mi? 

Şehit çocukları çıplak ayakla gezerken, tabut başındaki karnı burnunda şehit eşleri Allah'ıyla baş başa kalmışken; fitreleri zekátları Mehmetçik Vakfı yerine, polemik ve siyasi görüşe yakın kuruluşlara vermedik mi ?
 
Gariban ailelerin çocukları şakır şakır şehit düşerken, subay-astsubay çocukları oradan oraya tayin edilip, lise mezunu olana kadar 28 tane şehir değiştiriyor; yaşadıkları travma nedeniyle üniversite kazanamıyor ve gariban çocukları da okuyamıyorken ve onlara hiçbir ayrıcalık tanınmıyorken; "Babamın parası var, benim de bokumda boncuk var, onun için yurtdışında okuyorum" diyenler askerlikten yırtmıyor mu?

Bir zamanlar bu memlekette askerlik yapmayana kız bile verilmezken, "Popomda sivilce çıktı, bak bu da raporu" diyenler, askerlikten sıyırmıyor mu?
TSK Genel kurmay başkanı asimetik ve psikolojik baskı yapılıyor üzerimize derken Ahmet TÜRK" ten özür dileyen bizler değil miyiz?
Genelkurmay, 68 kere basılan 46 şehit verdiğimiz gecekondudan bozma dandik karakolu, parasızlık nedeniyle 100 metre ileriye taşıyamadığımızı açıklarken; Genelkurmay eski Başkanı'na, korgeneral refakatinde askeri uçakla taşıyarak, 1 trilyon liralık zırhlı Audi almadık mı?
40 yıldır PKK terörü varsa ve en son Hakkari" de yüzlerce teröristle karargah basıyorsa ve bu ekonomik gücü ve silahı bulabiliyorsa neden ve niçinlerine bakmaksızın bir terör kendi aldığımız siyasi kararları gözden geçirmemiz gerekiyor düşüncesindeyim. Ben böyle gördüm düşüncelerimi siz değerli okuyucularımla paylaşıyorum. Yanlışını doğrusunu vicdanınıza sorgulayarak vatanın bölünmez bütünlüğü için şehit olan askerlerimizin ve onun kurumlarına karşı sorumluluğumuzun olması gerektiğini düşünüyorum. 
Bölünmez bütünlüğümüz için şehit olan asker ve emniyet mensuplarımıza en içten dileklerimle sorumlu bir yurttaş olarak başsağlığı diler yaralı er ve emniyet güçlerimize acil şifalar dilerim.
Neymiş efendim, terör zirvesi toplanmış, kararlılık mesajı çıkmış...

Sanki terör ilk defa oldu. İnşallah bundan sonraki kararlılıklar geçmişte yaptığımız hataları düzeltme pahasına şehitlerimize olan borcumuzu öder. Saygı ve sevgilerimle….