1 Aralık 2009 günü son grup toplantısında konuşan Sayın Başbakanımız; Gazeteci ve köşe yazarlarına verdi veriştirdi. Unutmamalı ki Partisini, kendisini ve icraatlarını övenler, yine gazeteci ve köşe yazarlarıdır.
2007 genel seçimlerinden sonra genelde her konuşmasında muhalefet partilerine ve liderlerine karşı, şiddet, nefret ve kin duygularıyla halkın karşısına geçen Sayın Başbakan;
Karşıt görüş ve düşüncelere tahammülsüzlük ve karşısında duranlarla atışmaktan geri kalmamış, muhalefet partileriyle sürekli atışan kavga ve şiddet ortamına sürüklenen, kutuplaşmaya varan bir politika ile kendi parti tabanını canlı ve güçlü tutma azmi, kurşun asker oluşturma gayretleri içinde olduğunun bir göstergesi olarak algılanmaktadır.
Bu durum ülke genelinde %47 oy alarak iktidar olan AKP"nin, muhalefet partilerini tercih eden insanların oy verdiği partileri sürekli çatışmacı ve kavgacı olarak halka şikâyet etmesi, Muhalefet partilerine oy veren insanlar tarafından bir hakaret olarak algılandığını ve seçmenin gözünden kaçmadığını da bilinmelidir.
Demokrasi bir hazım sistemidir.
Elbette muhalefet yerini ve konumunu bilmelidir.
Ciğere erişemeyen kedi misali erişemediğine Tu Kaka diyen bir muhalefet ne kadar tepki alıyorsa,
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan"da;
Hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm ülke insanımızı eşit mesafede kucaklaması gerekmektedir.
Türk milleti ve bu halk, onun düşmanı değildir.
Sayın Başbakanımız Tayyip ERDOĞAN;
Ne bir KRAL,
Ne bir PADİŞAH,
Ne de bir İMPARATOR hiç değildir.
Başbakanımız yetiştiği Kasım paşa"lı delikanlı tavrı, elbette kendi tabanında kabul görebilir.
Ancak ülke genelinde partisine ve kendisine oy vermeyen halk tarafından tasvip edilmediğini ona kim hatırlatacak?
Dolayısı ile TBMM"de muhalefeti temsil eden parti üyelerini tercih ederek meclise taşıyan seçmenler, doğal olarak bu çatışmacı üsluptan rahatsızdırlar.
2007 genel seçimlerden sonra mecliste yer alan ve bölücü terör örgütü PKK"nın siyasi ayağını oluşturan DTP, sürekli Kürt kimliği ve haklarını kullanarak politika yaparken, Barış, Analar ağlamasın
Kardeşlik, Kürt açılımı Demokrasi açılımı Alevi açılımı gibi söylemlerle bir AÇILIM modasına uyan hükümet;
AB üyelik şartları ve sözde stratejik müttefik ortak ABD"nin Ortadoğu projesi gereği dayatılan ve ERMENİ açılım projeleriyle hedef büyüterek ülke menfaat ve çıkarlarına uygun politika ve siyaset yaptığını savunan iktidar;
Muhalefet partileri ile uzlaşı ve hoşgörüden uzak, Milletin yüce meclisinde cereyan eden sokak kavgasına dönüşen üslup ile çatışmalarından halkımız şikâyetçidir.
Dünyayı sarmalayan ekonomik krizin etkileri ülkemizi sarmış, çığ gibi büyüyen İşsizlik ve yoksulluk altında bir de üstüne üstlük ülke genelinde irili ufaklı gruplar halinde sokakları kan gölüne çeviren PKK"lı çeteler, insanların can ve mal güvenliğini tehdit ederken yaşam mücadelesi veren halkımız;
PKK terör örgüt üyelerinin yakalanamaması ve bu cesareti nereden ve nasıl aldığını merak ve kaygı ile izlenmektedir.
İktidar partisinin İMRALI Adasında yatan 30 bin insanın katili eşkıya başı APO ile barış adına muhatap alınması, DTP"nin şantaj ve tehdidine boyun bükmüş görüntüsü veren AKP"nin hangi emellere hizmet ettiği elbette sorgulanacaktır.
Ülke Başbakanı kendisine gelen önerilere karşı hakaret ve eleştirilerle karşılık vereceğine, soğukkanlı ve sabırlı olması gerekirken, şiddet hiddet ve nefret duygularını körükleyen televizyon konuşmalarıyla yapılan siyaset ve politika, iddia edildiği gibi ülkemizi yöneten inançlı kadroların oluşturduğu iktidar partisine ve Başbakanına yakışmamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlarının, Ülkesini ve Bayrağını sevmeninTürküm demenin bir ayrımcılık olarak görüldüğü ortama doğru hızla sürüklenirken,
Sıkıştığında TEK BAYRAK-TEK MİLLET-TEK VATAN diyen AK Parti ne kadar samimidir?
Açılım, Barış, Kardeşlik ve Kürt hakları gibi değerler üzerinden, İnsan Hakları ve Demokrasi"den yararlanarak kirli politikalar eşliğinde bölücülüğe dayanak hazırlayan ve gerçekte KAN ve TERÖR" den beslenen PKK ve onun siyasi ayağı DTP, CHP ve MHP ile çatıştırmak mı istenmektedir.
Geçmişte yaşanan kardeş kavgaları karşısında el ovuşturanlar,
Geliyorum diyen ve ayak seslerini hissettiğimiz böylesi bir büyük tehlike karşısında ülke geleceğine ve güvenliğine kulak tıkayanlar,
Aynı geminin içinde olduklarını da unutmamalıdırlar