Kınamak, belki de en kolay olan söylem, ‘’ Seni kınıyorum’’ kınanan büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak hayata küsüyor. Kınanmanın verdiği acıyla ne yapacağını bilemeden toplum içerisinde savrulup duruyor, öyle ya kınandı,şimdi ne yapması gerekiyor ,milletin yüzüne nasıl bakacak.
Hatta şiddetli kınamalar var ki onlar çok daha ağırdır, kınanıyorsunuz bir de başına ‘’Şiddetli’’ kelimesi konulduğu zaman iki kat daha kötü bir ruh durumuna düşüyorsunuz. Kısaca kınama, tüm sorunları çözüyor.
Terörist bir saldırı oluyor, vefat edenler, yaralananlar. Bir saat sonra başlayan kınama mesajları ülkeden, dünyaya yayılıyor. Terör kınandı bu durumda öyle sanıyorum ki terörün planlayıcıları olaydan çok alınıyor. Bir taraftan da bir yerlere not düşülüyor ,şu kadar kişi, şu kadar devlet bizi kanadı diye .
Sonra bakılıyor ki kınama sözü sadece bir söylemden ibaret,ne terörün kullanıcıları ne de suç işleyenler veya hata yapanların bundan vazgeçmediği görülüyor. O zaman kınamak anlam olarak günü kurtarmanın en kısa yoludur.
İstanbul’da bir çocuk kayboluyor, birkaç gün sonra cesedi bulunuyor, o çocuğun cenazesinde feryat figan ağlayan bir anne,’’ Seni öldüreni yaşatmam’’ diyor, çok dramatik bir an. Herkes göz yaşı döküyor, sonra katilin servis şoförü olduğu anlaşılıyor, çocuğun annesi ile aralarında gönül ilişkisi olduğu ortaya çıkıyor. Kadının göz yaşlarına üzülen komşuları duruma bozulup evi taşlıyorlar. Halk için hiçbir anlamı yoktur yaptırım olarak kınamanın onlar fiili kınamayı yaparlar ve etkisi anında görülür.
Terörü kınamak bu durum karşısında çok yavan kalıyor. Kınanarak herhangi bir sonuca ulaşılmıyor,oysa fiili eylem olaya kesin çözüm sunuyor. İnsan sorguluyor, sen terörü kını yorsun, senin ülkende terör yok, doğal olarak bunu yaşayan ülkenin acısını anlaman mümkün değil. Acıdan vazgeçtik o örgüt kullandığı silahları nereden temin ediyor ? Örgüt neden orada varda sizin memleketinizde yok ? Kimler destekliyor Müslüman coğrafya da ki terörü ? Onları kimler amaçları doğrultusunda kullanıyor ? Neden Avrupa'nın ortasında kan döken bir örgüt yok ?
Kınamanın anlamsızlığı bu noktada başlıyor, terörü var eden, destekleyen sizsiniz, eylem sonrasında ilk kınayan da sizsiniz. İşte bu nedenle palyaço elbisesi gibi duruyor üzerinizde kınama kelimesi.
Nasıl ki ‘’Kahrolsun emperyalizm ‘’ diye yıllarca bağırtılmış sak ve emperyalizm kahrolmadığı gibi kirli emellerine de en çok bağıranları alet etmiş ise bu olayları kınama ile terörün ne önüne nede arkasına geçebiliriz.
Kim terörü finanse edip onu kınayan ise, ‘’Terörün asıl destekçisi sizsiniz’’ denilemediği sürece bizim kınamalarımız devam edeceği gibi, destek kınamaları da devam edecektir. Bu kınamalar oğlunun cenazesinde ağlayan fakat katil ile gönül ilişkisi yaşayan kadının gözyaşlarında ki inandırıcılığından ileriye gitmeyecektir.
Fransa'da yaşanan terör olayı sonucunda lider seviyesinde kol kola yürünerek gövde gösterisi yapılmıştı fakat daha sonra terör yine Fransa 'yi vurdu. Yürüyüş esnasında terörü destekleyenler ile terörü yaşayanlarda yan yanaydı , komedinin bir başka türüydü bu .
Fransa'nın yaşadığı olayı Türkiye, Pakistan, Suriye, Irak sürekli yaşarken kınamadan öteye kimse gidemediği gibi ses getirecek bir duruşu da hiç kimse sergileyemedi. Pakistan’da ki patlama Müslüman ülkelerin basınında dakikalar ile ekranlarda kalırken, Belçika’da ki patlama günlerce konuşulabiliyorsa kendimizi sorgulamamız gerekir.
Ortaya çıkan görüntü, terörü, yaşayan coğrafyalardaki olayların, asıl nedeni olan devletleri , terör vurmaya başladığında olayın ciddiyeti kavranmasıdır. Terör, terörle iç içe yaşatılan insanların gündelik bir olayı gibi sunularak sorunun nedeni bu coğrafyalar gösterildikçe, bu coğrafyada yaşayan insanlar onlara acıyı yaşatanlara karşı birlik olmadığı sürece bu acı, alın yazısı olarak yıllarca devam edecektir.