Ben de bir doktor babası olarak, ailesinde bir çok doktor olan biri olarak, bu özel günde biraz da araştırma yaparak görüşlerimi okurlarla paylaşmak istedim.
Malum bütün dünyada olduğu gibi ülkemizi saran bu “corona” virüsü nedeniyle yaşanan “pandemi” döneminde başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarının mücadelesi ön plana çıktı.
Toplumun her kesimi bu vesile ile sağlığın, sağlık hizmetiinin, sağlık çalışanlarının, hastanelerin, tedavi sürecinin önemini kavradı.
Peki sağlık çalışanlarının sorunları, ihtiyaçları ne ölçüde karşılandı, onların bu mücadelesinin hakkı verildi mi, bir çok şehit veren sağlık çalışanları hak etikleri, maddi manevi karşılığı alabildimi derseniz, sanırım bu sorunun cevabı hava da kalır gibi.
14 Mart Tıp Bayramı adından da anlaşılabildiği gibi sağlık sektörüyle iç içe olanların özellikle de doktorların bayramı olarak kabul edilmektedir.
Tıp Bayramı tüm doktorların hak ettiği özel bir kutlamadır. 14 Mart haftası kapsamında tüm tıp camiası türlü etkinliklerle bir tıp bireyi olmanın gururunu yaşayarak tıbbın gelişimini takip eder ve uygularlar.
Hekim olmanın önem arz ettiği Osmanlı zamanlarında da hekimlere oldukça önem verilir ve saygı gösterilirdi.
Geçmiş zamanlardan bu yana Hekim ya da Doktor olmak her şeyden evvel insan olmanın yanı sıra bilgi birikimiyle hastaları tedavi ederek sağlığına kavuşturmayı hedefler. İnsanlara yardımcı olmayı hedefleyen doktorluk mesleği büyük bir sorumluluk gerektirmektedir. Öyle ki birçok doktor mesleğini aşk ile yaparak bir hastanın iyileşmesiyle adeta bir iç huzur yaşamaktadır.
Herkesin kaliteli sağlık hizmetlerinden yararlanmasının nitelikli bir toplumun en önemli şartı kabul edildiği günümüzde, insanı yaşatmayı ve insanlığa daha sağlıklı bir yaşam sunmayı amaç edinen hekimlerimiz, İnsanların kaliteli ve mutlu yaşam sürmelerini sağlayarak, toplumsal refahın artmasına önemli katkı sunarlar.
Son yıllarda ülkemizde sağlık alanında yapılan yatırımların, sağlık sistemindeki reformların ve tıp alanındaki buluşların, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” diyerek kendi sağlığını emanet ettiği hekimlerimizin üstün başarılarıyla taçlanmasının neticesi olarak, Türkiye’nin sağlık hizmetleri konusundaki kalitesi, dünya çapında övgüler almaktadır. Ülkemiz artık sağlık turizmiyle de adından söz ettirir hale gelmiştir.
Müreffeh, güçlü ve kalkınmış bir ülke için olmazsa olmaz şart bedenen ve ruhen sağlıklı bireylerdir. Sağlıklı yeni nesillerin yetişmesi, ülkemizin geleceğinin teminat altına alınmasında en çok katkıyı doktoruyla, hemşiresiyle, teknik personeliyle sağlık çalışanları yapmaktadır.
İnsan ve toplum sağlığının korunması, sağlık sorunlarının tedavi edilmesi için her koşulda hizmet veren Sağlık Çalışanlarımızın sosyal ve ekonomik imkan’larının konumlarına yaraşır nispette geliştirilmesi ve toplum tarafından takdir edilmesi için çalışmak hepimiz için bir görevdir.
Her birimiz doktorlarımıza sahip çıkmalı, onlara değer vermeliyiz. Özellikle son yıllarda doktorlara karşı gerçekleştirilen şiddet eylemlerine son verilmeli, onlara güvenilmelidir. Elbette ki bir doktor tüm hastalarını hayata döndürmekte başarılı olamaz. Doktorlar ne yaparsa yapsın Allah’ın takdiri ile her insan eceli geldiğinde bu dünyadan göçecektir. Bunu bilmeli ve her şeye razı olmalıyız. Herhangi bir yakınımızı kaybettiğimizde bunun tek sebebini doktorlar olarak bilmemeli, kaderimize razı olmalıyız.
İnsanı yaşatmayı ve insanın acısını azaltmayı, insanlığa daha nitelikli bir yaşam sunmayı amaç edinen, bu kutsal, saygın ve onurlu mesleği büyük özveriyle yerine getiren tıp çalışanlarımızın insan yaşamına saygıyı ifade eden 14 Mart Tıp bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.