Ben tohum oldum bir gün, toprağa serptiler beni, toprağa gömmek için tapanla geçtiler üzerimden, ama dedim ya tohumum ben, toprağın kalbinde yeşerip filiz verdim, ne kadar çok derine gömerlerse gömsünler beni, hiç önemli değil, hiç.
Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin ben zamanla, yağan yağmurla, açan güneşle çimlenip yeşerip filizlenirim. Sadece toprak değil kaya olsa dibine düştüğüm su ve güneş gördüm mü kayayı delip yeşerip filizlenirim ben. Az olsa da toprağa saldım köklerimi. Yok olup gitmeyeceğime, devrilip yıkılmayacağıma hiç şüphe etmeden inanıyorum.
Geçirdiğim karlı, yağışlı, soğuk mevsimlerde bile beslenip yeşermeye hazırlık yaptım.. Serpilip gür ve gümrah bir ağaç aldım bir gün. Kışın dallarım kuruyup, yapraklarım dökülse de köklerimle toprağa tutundum hep, kendimi terk etmedim hiçbir zaman. Ben torağa tutundukça toprak bana sahip çıktı.
Bütün mevsimlerde ayrı bir güzellik yaşadım, ayrı bir güzellik kattım mevsimlere. Mevsimler gelip geçtikçe gördüğüm ve söylediğim şeylerden çok daha fazlasını yaşadım. Her mevsimde farklı hisler kaplar gövdemi, yeni düşünceler tırmanır dallarıma, ben mutluluğu kovalarken mutluluk kalbime, gövdeme yerleşir.
Kendimden çıkıp kendimi seyrederim, hayretle izlerim kendimi. Sanki kendimin dışında başka bir yerdeyim. Elbet bir gün hayallerin gerçek olacak ve hiç tükenmeyecek hayallerim var, buna derin ve kesin bir inanışla inanıyorum. Yeşeren dallarımın coğrafyayı güzelleştirdiği gibi güler yüzümün de her şeyin üstesinden geleceğine derin ve kesin bir inanışla inanıyorum, inanıyorum gülümsemenin gücüne.
Her mevsimde başka bir rüzgârdan, başka bir şeyden etkilendim fakat her mevsimin şartlarında yaşamaya alıştım ben. Yağmur hep eş ve arkadaş oldu, yoldaş oldu bana, hep dost oldu bana. Azim ve mücadeleyi yoluma meşale yaptım. Toprağı yarıp yeşerip filizlenmem de bundandı.
Derin ve kesin bir inanışla biliyorum ki her mevsim bana başka bir şey, başka bir güç, başka bir özellik katar. Mevsim ne olursa olsun her gün büyüyerek köklerimi saldım toprağın derinliklerine, dallarımı uzattım göğün maviliklerine. Toprak ise köklerimi kalbinde saklayıp ısıttı, suladı damarlarımı.
Her gün şefkat ve sevgiyle sevdi beni toprak ana ısınan kalbim toprağın kucağında büyüdü, toprak çatladı ve yeşerip yeryüzüne çıktım. Yağmurdan su alan köklerim büyüyüp boy verdi, ısınıp aydınlanan dallarım yaprak açıp yeşerdi, bahçeleri, şehirleri, yolları, bulvarları, dağları güzelleştirdim. Her gün biraz daha büyüdüm, biraz daha uzadım, biraz daha yeşerdim. Söğüt ağacı oldum bir gün, ayaklarımı soğuk sulara koyup serinlerken uzun boynum eğiliyordu.
Kavak ağacı oldum bir gün, ince uzun boynum gökleri deliyordu. Çam ağacı oldum bir gün, çıplak sırtını kaplayıp yeşil örtü oldum sıra dağlara, ovalara bozkırlara. Topraktan aldığım rengim yeşil, dolunaydan aldığım rengim mavi, güneşten aldığım rengim altın sarısıydı. Sonbaharda sararıp yumurta sarısına dönüyordum.
Bahar vakti yaklaşmıştı, tutunup sarılıp kucağında büyüdüğüm toprağa karşı görev sırası bana geliyordu, köklerimle tutup sellerden koruyordum, dallarımla çıplak bölgelerini örtüp koruyordum, yeşillendirip güzelleştiriyordum bütün coğrafyaları. Çok iyi biliyorum ki güneşten ve topraktan devşirdiğim meyvelerim şimdi gönül sofralarında baş tacı olmaktadır.