Dünyada tarım üretiminde kendi ihtiyacını karşılayan nadir ülkelerden biriyiz. İlkokul yıllarından itibaren bize hep böyle öğretildi. Oysa şimdi pirinçten,buğdaya,portakaldan elmaya kadar ithal yiyoruz. Yediriyorlar. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığında 115 bin kişi çalışıyor. 70 tane üniversite,30 tane ziraat fakültesi,50 tane tarım araştırma enstitümüz ve on binin üzerinde işsiz ziraat mühendisimiz var. (umudunu kesip öğretmen,polis vesaire olanlar hariç) Buna rağmen Türkiye tohumda tamamen dışa bağımlı. Tek kelimeyle tohumun patronu ise İsrail.
Yakın zamanda GDO diye hayatımıza giren genlerle oynama konusunda İsrailli arştırmacıların genleriyle oynayarak gül ile limon kokulu domates yetiştirdiğini Şalom Gazetesi"nin internet sitesinden okuyabilirsiniz. Adamlar istenilen şekilde çekirdeksiz kokusuz kalp, salatalık şeklinde domates üretiyorlar. Yani genlerle oynama meselesi yüzde yüz doğru. Şimdi gelelim başka doğrulara. Bu tohumların bir ekimlik olduğunu bilmeyen yok. Yani İsrail"den bir defa tohum almakla kurtulamıyorsunuz. Bir gram tohumun fiyatı her dönemde bir gram altına denk oluyor. Ve üstelik İsrail tohumunu toprağa bir ektin mi isteseniz de geriye yerli tohuma dönemiyorsunuz.
Artık bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız. 50-70 yıl arasında ise toprak kanserojen maddelerle dolduğu için kullanılamaz hale geliyor. Bunun en belirgin örneği maalesef patates deposu olarak bilinen Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekimine izin verilmemekte.
İsrail tohumu tek başına satmıyor. Tohumu alana hastalığı yanında hediye Tohumların içine hastalık yerleştiren İsrail bu sayede tarım ilaçlarını satacağı müşteriyide elinde tutmuş oluyor. Türkiye"de bu gerçeklere rağmen yabancıların menfaatine çalışan bir patent sistemi işliyor.
Köylü tarlasını gönlünce ekmekten bile mahrum bırakılıyor. Bu karara uymayan köylü uluslar arası mahkemede yargılanacak. E hani dünyanın sayılı tarım ülkelerindendik.
Şu an dünyada İsrail tohumunu kullanma yasası çıkartan ilk ülke işgal altındaki Irak; umarım ikincisi biz olmayız. Ancak durum vahim. Bu iletiyi,bilgileri ülkesini seven,onurlu bir insan olan Güliz Hanım"dan aldım ve sizlere ulaştırmayı bir görev sayıyorum.
Değerli okurlar; halimiz ortada Anayasa,Balyoz,Ergenekon bilmem ne derken farkına varamadan bir çok yasa aleyhimizde kabul ediliyor,uygulanıyor. Boş durmayın bir şey yapmalı.
Bu yazıyı okudunsa lütfen boş durma; paylaş,araştır. Unutmayın bilip te susmak ortak olmaktır. Biz ülkemizi karşılıksız sevdik. Birileri taşın altına elini koyar, biz bu taşın altına yüreğimizi koyduk.