Sevgili okurlarım, bugün sizlerle çok uzaklardan Avrupa'dan Fransa'dan Ayşegül HAKAN İsimli okurumun gönderdiği yazısını paylaşmak istiyorum. Ben çok beğendim. Umarım sizlerde beğenirsiniz. Sonunda bende yazıya biraz yorum katmak istiyorum:
Sevgili Yaşar Bey, yazılarınızı Denge gazetesinin İnternet'i sayfasından çok beğenerek okuyorum. Bende kendi düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim. Köşenizde yayınlarsanız memnun olurum.
Fransız yazar Balzac Gerçek sevgi başkasının hayatını yaşamaktır derken ne kadar yüce bir gönüle sahip olduğunu göstermektedir. Tüketmeyi seven bir toplumuz. Her şeyi olduğu gibi sevgileri de tüketir olduk. Günümüzde gerçek sevgiler, yerini menfaat ilişkilerine bırakmış, karşılıklı çıkar ilişkisi haline gelmiştir. İnsanlar sevgiyi chettlerde, facee book larda aramaya başladılar ve bunu yaparken acımasız ve saygısız oldular. Örf ve adetleri hiçe saydılar. Her taraf maalesef rezalet oldu. İnsanlar gerçek sevgiyi ararken gerçek girdaplara girdi. Dönülmez yollar ve çıkmaz sokaklardan medet umdular. Hayatlarındaki güzel şeylerin kıymetini anlamadılar, çirkinliklerden medet umdular.
Nerede o eski aşklar? Derler ya hep, bugün o söz için en ideal zaman. Hep dünü arar olduk. Nerede o sevdiği uğruna ömür tüketenler, nerede o mezar taşına ihanet etmeyenler? Ufak bir tartışmada en çok sevdiklerimizi satar olduk. Yanlışlık hata nerede diye çevremize bakar olduk. Bir sürü sebepler bulduk. Fakat yinede suçluyu bulamadık. HİÇ DÖNÜP GÖNLÜMÜZE BAKTIK MI? BELKİ SUÇLU O!
İnsanın ilk ve tek aşkının para olduğu bu devirlerde, sevgiyi hayvanlarda aradık. Çünkü onlar menfaatsiz sever, dedik yine olmadı. Doldurmadı hiçbiri gönülleri. Evlerimiz, ellerimiz, ceplerimiz doldu. Ama gönüllerimiz dolmadı. Gelip geçenin girip çıktığı, kimsenin baki kalmadığı yol geçen hanına döndü kalplerimiz...Herşeyde olduğu gibi sevgide de aç gözlü oldu gönüllerimiz. Yetinemedik elimizdekilerle. Şükretmeyi bilemedik. Hep sitem ettik, hep sitem hep sitem...Gözümüze hitap etmeyeni çok kolay çıkardık gönlümüzden. Hatalar üstüne hatalar yaptık. İyilikte değil,kötülükte yarışır olduk. Yaptığımız iyilikler bile menfaat kokar oldu. Yaptığımız hatalardan hiç ders almadık. Ders almaya da hiç niyetli değiliz.
Toprağın altında güneş yüzü görmeden ömür tüketen solucanlar bile boş yere yaratılmamışken ve görevini yaparken, içinde bütün alemler saklı olan ve Mevlanın Halifem (Dostum) dediği insan ne kadar küçüldü, dev aynalarda ömür tüketti. Duanın yönü değişti. Yazılanlar anlatılanlar olan biten her şey zerre kadar etki bırakmaz oldu. En sevdiğini kara toprağa veren dahi sımsıkı tuttu hataların bir ucundan. Hiç bununda bir hesabı olur mu diyemedi, demek istemedi. Gittiği yere kadar gitsin, dendi. Herşeyde olduğu gibi yine tükettik yine tüketiyoruz. Neyi mi? Her şeyi...Herkesi...Hatta KENDİMİZİ bile...
Bakalım nereye kadar gidecek? Gönüller ne zaman aydınlanacak? Evinin WC sine bile en parlak ışığı taktıran insan, gönlünün ışıklarını ne zaman tamir ettirecek!...
KENDİMİZ TÜKENMEDEN, HAKİKATİ BİLİP UYANIKLARDAN OLALIM, EYVAH DEMEDEN...
Evet sevgili okurum Ayşegül HAKAN bize çok uzaklardan Fransa'dan yazısını göndermiş. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Ne güzel anlatmış günümüz gerçeklerini...Bekliyorum bundan sonrada böyle güzel yazılarını. Köşemde kendisine her zaman yerim açıktır. Misafir etmekten şeref duyarım...
Dün bir kitapta okumuştum. Sen dost arama dost bulamazsın. Sen dost olmaya çalış, bak o zaman dostlar bulacaksın. Sevgili can dostuma buradan teşekkür ediyorum. O ne demek istediğimi anlar...Teşekkürler,teşekkürler güzel kalpli dostum...İyi ki varsın. İyi ki seninle dost olmuşum. Dünyalar iyisi can dost. Seni çok seviyorum....İnan seni çok seviyorum...