Tüm Demokratik Hak Mücadeleleri Orantısız Güç ile Susuturulmak İsteniyor

TEKEL işçilerinin günlerdir yedikleri orantısız gazlar ve dayaklar gündemde. Gündemde de kalmaya devam edecek. Ancak bu orantısız gücü gündemden def etmek isteyenlerin sayısı çok fazla. 4-5 gündür eylemlilik kararlarından ödün vermeyen TEKEL işçilerini yürekten kutluyorum. Yanlarında olup onların mücadelesine destek olmayı çok istiyorum. Haklarını alana kadar da mücadelelerine devam edeceklerini söyleyen TEKEL işçilerinini yedikleri biber gazının Tıbben olumsuzlukları üzerine Samsun Tabipler Odası Başkanı Uzm.Dr. Cem Şahan bir açıklamada bulundu. Biber gazına maruz kalan insanlarda ne gibi rahatsızlıkların ortaya çıkacağını anlattı bu açıklamasında:
BİBER  GAZI  KULLANMAK  İNSANLIK  SUÇUDUR!..
Son zamanlarda artan şiddeti büyük üzüntü ile izlemekteyiz. Toplumsal güvenliğin sağlanmasının ne kadar gerekli olduğunun da bilinci içindeyiz. Ancak en son Amerikan şirketine satılan TEKEL örneğinde olduğu gibi yaşam ve aile mücadelesi veren işçilere sıkılan biber gazı sağlığa zararları konusunu kamuoyu ile paylaşmak gibi ahlaki bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz.
Kapatılmasına karar verilen Adana, Adıyaman, Ankara, Amasya, Aydın, Batman, Bursa, Bitlis, Denizli, Diyarbakır, Hatay, İstanbul, İzmir, Malatya, Manisa, Muğla, Muş, Siirt, Samsun, Tokat ve Trabzon illerindeki 40'a yakın işletmede çalışan 12 bin Tekel işçisinin temsilcileri Ankara"ya geldi. 4/C kapsamına geçmemek için Ankara'da toplanan TEKEL işçileri, Abdi İpekçi Parkı"nda eylemlerini sürdürüyorlar.  Samsun Tabip Odası, sağlığın yalnızca hasta olmamak hali değil, beden, ruh ve toplumsal iyilik açısından ulaşılabilecek en üst iyilik düzeyi olduğuna, işsizliğin ciddi bir halk sorunu olduğuna, işsiz kalanlarla ailelerinde büyük fiziksel ve ruhsal sorunlar yaşanabileceğine dikkat çekerek iş ve gelecekleri için mücadele veren işçilerimize destek olmak, devletin yeniden sosyal sorumluluklarını hatırlatmak için çabalarını sürdürürken, ne yazık ki bir kez daha polis, işçilere biber gazı ile müdahalede bulundu.
Birçok kez yinelediğimiz gibi sağlık üzerine bilinen etkileri, uzun dönem olası etkileri ve kontrolsüz kullanımı gösteren çok sayıda olay birlikte değerlendirildiğinde bu kimyasal bileşiklerin “toplumun güvenliği”ni sağlamaktan çok toplum sağlığını tehdit ettiği kesindir. Üstelik kontrolsüz güç ve biber gazı toplum güvenliğinin tehdit edilmediği durumlarda,  Tekel işçilerinde olduğu gibi en temel hakları için eylem ve etkinliklerde bulunanlara karşı kullanılmaktadır. 1969"da seksen ülkenin imzaladığı Cenova Sözleşmesi ile savaşta kullanımı yasaklanan maddeler arasına alınan bu “kimyasal silahın” kullanımına karşı etkin tavır alınması gerekmektedir. Savunma amaçlı kullanılan göz yaşartıcı sprey aslında biber gazı olarak bilinir. Oleoresin Capsicum gazından oluşan bu spreyler, doğal olarak yetişen ve gıda maddesi olarak tüketilmesinin yanı sıra eczacılıkta da kullanılan Şili biberi adlı bitkinin ekstraksiyon işlemine tabi tutulması ile elde edilir. Bilindiği üzere Şili Biberi yeryüzündeki en acı biberlerden bir tanesidir. İlk olarak 1871 yılında üretilen bu göz yaşartıcı maddelerin, sprey ve bomba halinde yaygın olarak kullanılmaya başlanması 1990'lı yıllarda gerçekleşmiş olmakla birlikte, rafine edilmemiş formuyla biber, doğal bir kimyasal silah olarak yüzlerce yıldır kullanılıyor. Örneğin yüzlerce yıl önce Çinlilerin toz biberi bir karışım haline getirerek düşmanların gözüne sıktıkları, Japonların ve Hintlilerin toz biberi savunma ve saldırı amaçlı kullandıkları belirtiliyor. Tarihte bu kimyasalların kullanım biçimleri konusundaki gelişmelerin savaş dönemlerinde hız kazandığını görüyoruz. Özellikle Vietnam Savaşı sırasında Kuzey Amerika'da spreylerden patlayan bombalara kadar bu kimyasalların pek çok farklı tipi üretildi. 1969'da içlerinde ABD'nin de bulunduğu 80 ülkenin Cenova Sözleşmesi'yle, göz yaşartıcı gazları savaşta kullanımı yasak maddeler arasında kabul etmesine rağmen ABD, dünyadaki en büyük üreticilerden biri olmaya devam etti. Bugün için sadece Kuzey Amerika'da tüm dünyadaki üretimin yüzde 41'ini gerçekleştiren 108 üretici firma bulunuyor. 
Bu kimyasalların sağlığa etkileri üzerine yapılan çok az sayıda araştırmanın sonuçları ise ürkütücü görünüyor:
1. Bu maddelerin akut etkileri arasında gözlerde ağrı, yanma hissi, aşırı göz yaşarması, gözkapaklarının kapanması, görme problemleri, deride kızarıklık, dermatit, egzema, baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, pulmoner ödem, akut solunum yetmezliği, hipotansiyon, göğüs ağrısı sayılıyor.
2. Eğer maruz kalan kişilerin astım, kronik akciğer hastalığı, hipertansiyon veya kardiyovasküler hastalığı varsa bu semptomlar çok daha belirgin görülüyor, hatta ölüme neden oluyor. Askeri medikal araştırmalarda şimdiye kadar saptanmamış anevrizması bulunan 30'lu yaşlardaki insanların özellikle risk altında olduğu belirtiliyor
3. Bu maddelerin, uzun dönemde kansere ve doğum defektlerine yol açabilecek kromozomal bozukluklara neden olabileceği iddia edilmekle birlikte, bu etkilere dair yeterli kanıt bulunmuyor. Yeterli kanıt bulunmaması hem araştırmaların yetersizliğinden hem de varolan az sayıdaki yayının askeri tıbbi araştırmalar kapsamında yapılması nedeniyle gizli kalmasından kaynaklanıyor.
Ayrıca hangi toplumsal güvenlik olaylarında bu sağlığa etkisi tam olarak bilinmeyen bu maddenin kullanılması gerekmektedir? Mesela TEKEL satışına karşı olanlara veya iktidar partisi ile görüşmek isteyenlere karşı mı?
"Biber gazı hangi durumlarda, hangi ortamlarda kullanılmaktadır? Biber gazının insan sağlığına verdiği zararla ilgili herhangi bir bilginiz var mıdır? Toplumsal tepkisini dile getiren göstericilere karşı güvenlik güçlerinin nasıl davranması gerektiği, biber gazı ve şiddet kullanılmasından kaynaklanan toplum psikolojisinin ne tür tepki verdiğiyle ilgili herhangi bir araştırmanız var mıdır? AB sürecindeki Türkiye'de vatandaşların toplu tepkilerini dile getirdiği gösteri ve toplantılara karşı polis, şiddet ve biber gazı kullanmaya devam edecek midir?"
Sağlıklı insan için bu kimyasal silahların etkileri kısa süreli ve geçicidir. Fakat bazı insanlarda bu etkiler daha uzun sürebilir ve yaşamı tehdit edici boyutlara ulaşabilir. Birinci derecede risk taşıyan gruplar ise şunlar:
* Astım, amfizem, pnömoni gibi solunum sistemi hastalıkları olanlar
* Çocuk ve yaşlılar gibi vücut savunma sistemi zayıf olanlar
* Vücudun savunma mekanizmalarını zayıflatan kronik hastalıkları olan kişiler
* Gebeler, deri ve göz hastalıkları olanlar
* Kontakt lens takanlar
Tıp literatüre bakıldığında etkileri tam olarak bilinmeyen, maruz kalan kişilerde ciddi sağlık sorunları ve hatta ölümler bildirilmiş olan bu silahların kullanılmasının kesin olarak yasaklanması gerektiğini düşünüyoruz. Biber gazlarının sorumsuzca kullanımı insanlık için büyük bir tehdittir ve kullanımına karşı etkin tavır alınması gerekiyor" dedi. TEKEL işçileri haklarını alana kadar daha ne kadar biber gazı yiyecekler? Daha ne kadar cop yiyecekler? Daha ne kadar tazyikli su ile ayazda kalacaklar? Daha ne kadar aç açıkta kalacaklar? Daha ne kadar buz gibi havuzda yedikleri biber gazının acısını dindirmeye çalışacaklar? Ve sevgili okurlarım bunu meclisten AKP'Li milletvekilleri daha ne kadar zevkle oturup izleyecekler? Destek vermeye gelen milletvekillerine daha ne kadar biber gazı sıkılacak? AKP'li milletvekilleri gazetecilere çanak tutmayın diye açıklamalarda bulunacaklar? Sanıyorum biz böyle koyun gibi olduğumuz sürece bu soruların yanıtını hiç bir zaman alamayacağız. Onlar hep bildiklerini okumaya devam edeceklerdir. TEKEL işçilerine Samsun'dan selam olsun!...